40,4343$% 0.24
47,1614€% 0.49
54,2613£% 0.02
4.344,14%0,72
3.349,56%0,33
10.366,16%-0,04
27 Temmuz 2025 Pazar
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen ‘Şehir Tanıtım Gezisi’, Akdeniz Bölgesi’nin iç kesimlerinde yer alan Burdur’da gerçekleştirildi.
6.887 m² yüzölçümüne sahip olan Burdur, 277.358 kişilik nüfusuyla tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaptı; bunlar arasında Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Romalılar, Doğu Romalılar, Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar bulunmaktadır.
Bu nedenle Burdur’un toprakları, tarihi kalıntılarla doludur.
♦ Sagalassos Antik Kenti
♦ Kibyra Antik Kenti
♦ Boubon Antik Kenti
♦ Kremna Antik Kenti
‘Göller Yöresi’nde yer alan Burdur’a geldiğimde, ilk dikkati çeken nokta, Burdur Gölü’ndeki su seviyesinin belirgin şekilde düştüğüdür. Gölün geçmişteki ve mevcut durumu, su çekilmesinin boyutunu açığa koyuyor.
Akdeniz Bölgesi’nde; Acıgöl, Akgöl, Akşehir, Beyşehir, Burdur, Eber, Eğirdir, Gavur, Ilgın (Çavuşçu), Işıklı, Karamık, Karataş, Kovada, Salda, Suğla ve Yarışlı gölleri bulunmaktadır.
1972 yılında 211.1 km² olan Burdur Gölü’nün günümüzdeki yüzölçümü 118.8 km²’ye düşmüş durumda. Son 53 yılda 92.3 km² alan kaybı yaşayan gölde, % 44 oranında su çekilmesi gerçekleşti.
1990’lı yıllarda Burdur Gölü’nün kıyısında bulunan Gölbaşı ilçesi, bugün gölden kilometrelerce uzakta konumlanmaktadır.
1989 yılında ‘Doğal SİT Alanı’ olarak koruma altına alınan 2 milyar yıllık Salda Gölü’nde su kaybı yaşanmıyor. Doğa harikası olan bu gölde yer yer su çekilmesi izleri görünse de, bu durum yaz ayları için kabul edilebilir seviyededir. 2020 yılında yapılan ölçümlerde gölün alanı 43 – 45 km² arasında ölçülmüşken, son ölçümde alan 44 km² olarak kaydedilmiştir.
Dünyada yaklaşık 4 milyar yıl önce oluşmaya başlayan, günün 24 saati oksijen üreten tek hücreli canlılar, Salda Gölü’nde yaşamaya devam etmektedir.
Su çekilmesinin sadece yüzeyde değil, yer altında da gerçekleştiğine dair belirgin bir örnek, Antalya’dan Burdur’a giderken yol üzerinde ziyaret ettiğimiz İnsuyu Mağarası’dır. İçinde bulunan karbonatlı maden suyu ile oluşan göletlerden adını alan bu mağarada, günümüzde su kalmamıştır. 1990’lı yıllarda botla gezilebilen alanlar, bugün yürüyerek gezilebilecek durumda.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, temiz su kaynaklarına erişimin hayati bir mesele haline geldiğini sıkça dile getirdi.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Aralık 2024’te Ulusal Su Kurulu’nda alınan kararla kuraklık riski altındaki 8 gölle ilgili bir eylem planı hazırlanacağını belirterek; “Su stresi altındaki bir ülke olarak böyle bir kararın çıkmış olmasını ülkemiz için çok önemli bir gelişme olarak görüyoruz” dedi.
Su tüketimini %80 oranında azaltmayı hedefleyen bu eylem planı, su tasarrufunu teşvik eden kurakçıl peyzaj uygulamalarına geçişi ve atık suların yeniden kullanımını içermektedir.
♦ Eğirdir Gölü
♦ Akşehir – Eber Gölü
♦ Manyas Gölü
♦ İznik Gölü
♦ Burdur Gölü
♦ Bafa Gölü
♦ Beyşehir Gölü
♦ Tuz Gölü
Türkiye’nin en derin ve en berrak göllerinden biri olan Salda Gölü, pek çok kuş türüne de ev sahipliği yapmaktadır. 184 metre derinliğiyle, Türkiye’nin en derin 4’üncü gölü olan Salda, stromatolit oluşumlarına uygun bir ekolojik sürece sahiptir. Bu çökeller, yeryüzünde ilk kez 3.5 milyar yıl önce oluşmuştur.
Birçok araştırmacı, bu stromatolitlerin oluşum mekanizmalarının, yaşamın başlangıcı konusunda değerli bilgiler sağlayabileceğini düşünmektedir.
Salda Gölü Havzası, 81 familyaya ait 301 sucul ve karasal bitki türü barındırmakta; sonbahar ve kış dönemlerinde su kuşları için önemli bir duraklama alanı olma özelliğini sürdürmektedir. Salda Gölü, 38 farklı su kuşuna ev sahipliği yapmaktadır.
Burdurlular, ‘Göller Yöresi’ndeki bütün göllerin korunması gerektiğine inanıyor.
Salda Gölü’nün sıcak hava balonları ve triatlon etkinlikleriyle turizmin yeni merkezi olması planlanıyor.
Burdur’daki antik kentler, Anadolu’nun köklü tarihini yansıtan önemli miraslar olarak, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürüttüğü restorasyon çalışmalarıyla gelecek nesillere ulaşmayı hedeflemektedir.
Burdur’un Ağlasun ilçesindeki Sagalassos Antik Kenti, Roma döneminde Pisidia bölgesinin en önemli yerleşimlerinden biriydi ve denizden 1500 – 1700 metre yükseklikte bulunmaktadır.
Antik kentin yerleşim izleri, günümüzden 12 bin yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Kente girişi sağlayan büyük bir yapının avlusu ve salonları dikkat çekiyor. Kentin alt bölümünde büyük bir Roma İmparatorluk hamamı mevcuttur. Aşağı agora etrafındaki kalıntılar arasında agora çeşmesi, Apollo Klarios Tapınağı ve Hadrian Çeşmesi bulunuyor. Yukarı agora bölgesinde ise çeşitli anıtlar restore edilerek gün yüzüne çıkarılmıştır.
* Agora, antik Yunan kentlerinde politik, dini ve ticari faaliyetlerin gerçekleştirildiği alanlardır.
Kentin en ilgi çekici yapısı ise Antoninler Çeşmesi’ndir. Kent meydanına açılan iki anıtsal kemer ve agoranın dört köşesinde yükselen onursal sütunlar, belediye ve meclis binaları, kilise ve dans eden kızlar kabartmaları ile öne çıkan heroon bu alanda görülmektedir. Kentin kütüphanesi ve tiyatrosunun kalıntıları da günümüze ulaşmıştır.
* Heroon, antik dünyada kahramanlar için yapılan anıtsal türbelerdir.
Sagalassos’taki kazılarda çıkarılan birçok eser, Burdur Müzesi’nde sergilenmektedir.
Sagalassos Antik Kent, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer almaktadır.
Burdur’un Gölhisar ilçesindeki Kibyra Antik Kenti, derin yarlarla ayrılan üç tepe üzerinde yer almaktadır. Bugün görülebilen kalıntılara ait yapılar, Roma İmparatorluğu dönemine aittir.
Kibyra Antik Kenti, simetrik olarak düzenlenmiş büyük bir alana sahip olup, hem göl hem de ova manzarasına hapsolmuş bir konumda bulunmaktadır.
Antik kente girildiğinde muhteşem bir anıtsal kapıyla karşılaşılmakta ve burada antik dönemin stadyumu görülmektedir. Bu stadyum, 12 – 13 bin kişi kapasiteli olup, gladyatör dövüşleri ve at arabası yarışları için kullanılmıştır.
Kibyra Antik Kent’in kazı başkanı Prof. Dr. Şükrü Özüdoğru, arkeolojik kazı çalışmalarının sürekli tutulması gerektiğini açıklamıştır.
Kentte ilerledikçe bazilika, yukarı ve aşağı agora, hamam, gymnasion, tiyatro ve meclis binası yer almaktadır. Meclis binası, 3.600 kişi kapasitesi ile antik dönemin en dikkat çekici yapılarını oluşturur.
* Bazilika, eski Roma kentlerinde resmi hizmetlerin görüldüğü büyük çatılı kamu binalarıdır.
* Gymnasion, Antik Yunanistan’da beden eğitimi için inşa edilmiş büyük yapılardır.
Meclis binasında bulunan Medusa Mozaiği, Anadolu’daki tek örnektir ve çeşitli renklerde mermerden yapılmıştır.
Aksu Vadisi’nde, uçurumlarla çevrili yüksek bir tepede kurulu olan Kremna Antik Kenti, M.Ö. 6. yüzyılda Lidyalılar tarafından kurulmuş, daha sonra çeşitli medeniyetler tarafından ele geçirilmiştir.
Kent en parlak dönemini M.S. 2. yüzyılda yaşamış olup, Roma İmparatorluğu’nun parçalanmasıyla Doğu Roma’nın ve ardından 11. yüzyılda Türklerin hâkimiyetine geçmiştir. Roma dönemine ait eserlerin çoğu günümüzde ayakta durmaktadır.
Kent, 2 metre genişliğinde ve 7 – 8 metre yüksekliğinde surlarla çevrilidir. Ayrıca bazilika, Elsodra Kilisesi ve kütüphane yapılarından oluşmaktadır. Anıtsal giriş kapısı Propolion ve anıt çeşme Nympheum gibi önemli yapılar da bulunmaktadır.
İlk bilimsel incelemeler 1880’lerde Avusturyalı araştırmacı Graf von Lackoronski tarafından yapılmış, 1971 – 1973 yıllarında ise Prof. Jale İnan tarafından bilimsel kazılar gerçekleştirilmiştir. Bu kazılar sonucunda bulunan 9 adet mermer tanrı heykeli ve diğer eserler günümüzde Burdur Müzesi’nde sergilenmektedir.
Boudon Antik Kenti, tarihi oldukça sınırlı bilgilere sahip olmakla birlikte, Helenistik dönem ve Roma Çağı kalıntıları ile dikkat çekmektedir. Tiyatrosu, tapınağı, agorası ve şehir surları ile önemli bir antik kent niteliğindedir. Kentteki bronz heykel ise Burdur Müzesi’nde sergilenmektedir.
Burdur Müzesi Müdürü Halil Arça ve Arkeolog Damla Su Çiçek eşliğinde müze gezisi sırasında, 2.500 yıl öncesine kadar uzanan objelerin insanoğlunun yeteneklerini ne denli geliştirdiğini görmek oldukça heyecan vericiydi.
Burdur Müzesi, geniş bir alana ve hediyelik eşya satışına ihtiyaç duymaktadır.
Arkeolog Damla Su Çiçek – Burdur Müzesi Müdürü Halil Arça
İnsuyu Mağarası, Burdur – Antalya karayolu üzerinde, Burdur’a 13 kilometre mesafede yer almaktadır ve Türkiye’de turizme açılan ilk mağaralardandır.
İnsuyu Mağarası, 597 metre uzunluğundadır ve 1965’te turizme açılmıştır. Karstik yapının erimesi ve aşınması sonucu oluşan sarkıtlar ve dikitler ile dikkat çeken mağara, 1976’da Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından I. derece Doğal Sit Alanı olarak tescillenmiştir.
Burdur’un florasında lavanta önemli bir yer tutmaktadır. Lavanta bahçeleri, Burdur Gölü çevresinde ve şehir merkezinde sıklıkla karşınıza çıkmaktadır. Bu durum, Burdur’un lavanta ihracatında komşu şehir Isparta ile tatlı bir rekabete girmesine yol açmıştır, böylece lavanta üretimi artmıştır.
Burdurluların en popüler eğlencelerinden biri ‘Yaren Geceleri’dir. Eğlence, katılımcılara acı hissettiren ‘Günah Kantarı’ adlı oyunla başlamaktadır ve yöresel türkülerin seslendirilmesi ile devam etmektedir. Yaren Geceleri’nde ikram edilen içecek ise lavanta kahvesidir.
Katıldığımız ‘Yaren Gecesi’ etkinliğinde, yöresel türküler öğretmen Arzu Gök tarafından seslendirilmiştir.
Burdur’un simgelerinden biri de Ağlasun ilçesindeki ‘Anıt Ağaç’tır. 1201 yaşındaki Doğu çınarı, dünyada yaşayan en yaşlı 10 ağaç arasında yer almaktadır.
Taslak düzenlemeye göre, turizm amaçlı kısa süreli kiralamalarda bağımsız bölüm sayısı beşi aşıyorsa, iş yeri ruhsatı alınması gerekecek. Ancak bu tür konutlarda itfaiye raporu zorunluluğu kaldırılacak. Yangına karşı alınan tedbirlerin yeterli görülmesiyle ruhsat süreci kolaylaştırılacak. Öte yandan, bu konutların işletilebilmesi için kat maliklerinin oybirliğiyle onay vermesi şartı getirilecek.
Ekonomim’de yer alan habere göre, butik oteller için 10 ila 60 oda kapasitesi şartı aranacak. Her tesisin bünyesinde mutlaka alakart bir restoran bulunacak ve bu alan, yatak kapasitesinin en az yüzde 25’i kadar oturma düzenine sahip olacak. Lobi, resepsiyon, bagaj odası, bavul emaneti ve otopark hizmeti de zorunlu tutulacak.
Dekorasyonda özel tasarım seri üretim ürünler, sanatçı imzalı parçalar veya antika eşyalar kullanılacak. Böylece butik otellerin konaklamanın ötesinde estetik ve deneyim sunan alanlara dönüşmesi amaçlanıyor.
En az 60 oda kapasitesine sahip tatil köylerinde, oda sayısının yüzde 10’u oranında otopark alanı oluşturulması zorunlu hale gelecek. Ayrıca konaklama birimlerinin ses ve gürültüden uzak alanlarda konumlandırılması gerekecek.
Yeni taslağa göre apart otellerde en az 10 oda bulunacak ve lobi ile resepsiyon alanı zorunlu hale gelecek. Üç kattan fazla kata sahip otellerde müşteri asansörü bulundurulması şartı getirilecek. Pansiyonlar için ise oda sayısı 3 ile 25 arasında sınırlandırılacak.
Yapılacak düzenleme ile “konaklama yeri” tanımı da yeniden şekillenecek. Bu tanıma otel, butik otel, tatil köyü, motel, pansiyon, apart otel, kamp alanı, orman parkı, mesire yeri ve mobil ev gibi çeşitli seçenekler dahil edilecek.
Yeni düzenlemeyle birlikte, turizm tesislerinin fiziksel şartları ve hizmet kalitesine yönelik standartlar yükseltilirken, daha güvenli ve düzenli bir turizm altyapısı oluşturulması hedefleniyor.
Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitmesiyle birlikte milyonlarca vatandaş rahatlama beklerken, sonuç pek de beklenildiği gibi olmadı. Borçlu kesim üzerindeki faiz yükü değişmeden kalırken, bankalarda yüksek miktarda birikimi olanlar faiz gelirleriyle her ay neredeyse maaş alıyor.
PARASI OLAN KAZANIYOR, FAKİR YİNE FAKİR
Politika faizinin 300 baz puan düşürülmesi, ne halkı sevindirdi ne de zenginleri üzdü. Çünkü %43 seviyesindeki faiz, nakit birikimi olanlar için hâlâ kazanç sağlıyor.
Merkez Bankası’nın (MB) yaptığı %3’lük faiz indirimi halkın yararına olmadı. Kredi ve kart borcu olan vatandaşlar, oran ancak %43’e inmesi nedeniyle hâlâ faiz yükü altında ezilmeye devam ediyor. Bankada birikimi bulunanlar ise paralarını değerlendirerek kazanmaya devam ediyor.
Hesabında 1 milyon lira birikimi olan zenginler, farklı bankalardan her ay 31 bin 101 liradan başlamak üzere 37 bin 611 liraya kadar faiz geliri elde edebiliyor. Yani hiç çalışmadan ayda 2 emekli maaşı kadar para, zenginin hesabına yatıyor.
1980 yılında Merkez Bankası’nda göreve başlayan Süreyya Serdengeçti, 2001-2006 yılları arasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığı görevini yürütmüştü. 2001 krizi sonrası enflasyonu üç yıl içinde tek haneli rakamlara düşüren ekibin lideri olarak tarihe adını yazdırdı.
2001 yılında Türkiye, tarihinin en derin ekonomik krizlerinden birine tanıklık ederken, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit tarafından Merkez Bankası Başkanlığı’na atanmıştır.
Serdengeçti’nin göreve geldiği dönem, Merkez Bankası’nın bağımsızlık kazandığı yasal düzenlemelerin de yürürlüğe girdiği bir dönüm noktası olmuştur.
Görev süresi boyunca enflasyonla mücadeleye öncelik veren Serdengeçti, Türk lirasından altı sıfır atılması gibi sembolik ve yapısal reformların öncüsü olmuştur.
Merkez Bankası’nın piyasalardaki güvenilirliğini artıran politikaları sayesinde Türkiye, uzun yıllar sonra fiyat istikrarı konusunda önemli başarılar elde etmiştir.
Serdengeçti’nin vefat haberi, Merkez Bankası’nın sosyal medya hesabından şu ifadelerle duyurulmuştur:
“2001-2006 yıllarında Merkez Bankası Başkanı olarak görev yapan Sayın Süreyya Serdengeçti’nin vefatını derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve tüm yakınlarına başsağlığı dileriz.”
Bursa’nın Kestel ilçesinde başlayan ve Gürsu ilçesine yayılan yangın sebebiyle yollar trafiğe kapatıldı, yerleşim alanları boşaltıldı. Yangından belediye başkanı ve kaymakamın makam araçları da son anda kurtarıldı. Alevlerin etkisi altındaki bölgede, İğdir Mahallesi’nde yer alan Gürsu Belediyesi Hayvan Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi de tedbir amacıyla boşaltıldı.
HAYTAP gönüllüleri ve yerel belediye ekipleri, barınaktaki hayvanların tahliyesi için yoğun çaba gösterdi. Görüntülerde, bir HAYTAP gönüllüsünün kucağında bir köpekle birlikte araca sığındığı ve gözyaşları içinde arkadaşlarıyla iletişim kurduğu görüldü. Diğer gönüllülerin de kurtardıkları köpeklerle araca bindiği anlar dikkat çekti. Gönüllülerin, hem hayvanları kurtarma başlangıçları hem de alevlerden kaçma çabası gözler önüne serildi.
Gürsu’daki mesire alanında gümüş, hatuni elmas, kırmızı altuni, mavi tavus kuşları ve muhabbet kuşları gibi farklı türde kuşlar güvenli bir alana tahliye edildi. Ayrıca, kanaryalar, keklikler, ispinozlar, orman tavuğu civcivleri ve çeşitli diğer kuş türleri de tahliye sürecine dahil edildi.
Yangından 200’den fazla hayvan kurtarılırken, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, hayvanların HAYTAP gönüllüleri ve ilçe belediye ekipleri tarafından başarılı bir şekilde tahliye edildiği bilgisinin paylaşıldığına yer verildi.
Yapılan paylaşımda, “Yangın bölgesindeki söndürme çalışmaları kesintisiz devam ediyor. Risk altındaki köylerden tahliye edilen vatandaşlarımız gibi, yangından etkilenme ihtimali bulunan hayvanlarımızın tahliyesini de sürdürüyoruz. Gürsu ilçesinde barınaktaki can dostlarımızın tahliyesi güvenle tamamlanmıştır” denildi.
Yangının enerjisi, sabah saatlerinde rüzgarın etkisinin azalmasıyla büyük ölçüde düştü. Ancak, bölgede zaman zaman yeniden alevlenmeler görüldü. Rüzgarın alevleri yeniden tetiklemesi ihtimaline karşı, orman, itfaiye ve belediye ekiplerinin hazırlıkları sürüyor.
Yangınla ilgili açıklama yapan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, “Yangının enerjisi düşürüldü. Tam kontrol altına alındı diyemeyiz. Yangını söndürmek için sahada toplam 1800 kişi görev yapıyor. Ankara-Bursa otoyolu trafikte açıldı. Umuyorum ki bugün yangını kontrol altına almayı başaracağız” ifadelerini kullandı.