40,7086$% 0.17
47,4348€% -0.19
54,7910£% 0.05
4.436,09%0,26
3.397,30%0,06
10.972,63%0,15
10 Ağustos 2025 Pazar
Catherine Zeta-Jones, eşi Michael Douglas ile 25 yıl süren evliliklerinin yıldönümünü kutlamaya hazırlanıyor. Bu uzun birlikteliğin başlarda kimsenin beklemediği bir sonuç olduğunu ifade etti.
55 yaşındaki Galli oyuncu, 80 yaşındaki Hollywood yıldızı Douglas ile 2000 yılında, beş yıldızlı bir New York otelinde muhteşem bir törenle dünya evine girdi. Çiftin arasındaki 25 yaş farkı nedeniyle, uzun süre beraber kalamayacak gibi görünmeleri dikkat çekmişti.
Ancak şimdi 25 yaşına basan Dylan ve 22 yaşındaki Carys ile birlikte bir aile kuran çift, aşklarının kalıcılığını kanıtladı.
Catherine Zeta-Jones, The Sun gazetesine verdiği röportajda, “25 yıldır evliyiz. Bu bir kutlama nedeni. Bize asla bu kadar süreceğini söylemediler!” ifadelerini kullandı.
Ünlü oyuncu ayrıca, “Bu, öğrenmenin, sevmenin ve eğlenmenin dolu dolu olduğu bir yolculuk. 25. yıla ulaşmanın heyecanı gerçekten büyük.” dedi ve “Annemle babamın da kendi yıldönümlerini kutladığını hatırlıyorum.” diye ekledi.
Ancak Catherine Zeta-Jones, ‘Morticia Adams’ karakterini canlandırdığı ‘Wednesday’ dizisinin çekimlerinden dolayı, yıldönümünü kutlayamayacağını belirtti.
Çift, 2013 yılında Michael Douglas’a dil kanseri, Catherine Zeta-Jones’a ise bipolar bozukluk teşhisi konulmasının ardından kısa bir süreliğine ayrılmış, 2014 yılında ise yeniden bir araya gelmişti.
Catherine, 2023 yılında The Telegraph’a verdiği röportajda, evliliklerinde yaşadıkları zorlukları paylaşarak, “Aynı kişiyle yaşıyorsanız ve her gün onunla uyanıyorsanız, iniş çıkışların olmaması imkansız.” dedi.
Zeta-Jones, “Neredeyse 25 yıldır her sabah Mike ile uyanıyorum. Evli olmayı seviyorum, ama düşündüğümde gerçekten çılgın bir durum.” şeklinde konuştu.
Catherine Zeta-Jones, Michael Douglas ile ilişkilerinde saygı ve anlaşırlık bulunduğunu vurgulayarak, “Onun benden 25 yaş büyük olduğunu hiç hissetmedim. İnsanların ‘Sen 50 yaşına girdiğinde o 75 yaşında olacak.’ dediğini hatırlıyorum. Bu sadece matematik.” şeklinde ifade etti.
Hurun Araştırma Enstitüsü’nün yayımladığı “Global Zenginler Raporu” dünya genelindeki milyarderlerin dağılımını ortaya koydu. Rapora göre, ABD 870 milyarder ile ilk sırada yer alıyor. Çin 823 milyarder ile ikinci, Hindistan ise 284 milyarder ile üçüncü sırada bulunuyor. Türkiye ise toplamda 31 milyarder ile dünya genelinde en fazla milyardere sahip 19. ülke konumunda.
Rapor, küresel ölçekten gelir eşitsizliğinin derinleştiğini ve orta gelir grubunun giderek küçüldüğünü göstermektedir. Zenginler listesinde yer alan birey sayısı artarken, düşük gelirli kesim de büyüme göstermiştir.
ABD – 870
Çin – 823
Hindistan – 284
Birleşik Krallık – 150
Almanya – 141
İsviçre – 116
Rusya – 89
Fransa – 72
İtalya – 69
Brezilya – 64
Hurun Global Rich List’e göre Türkiye, 31 milyarder ile 19. sırada yer alıyor. Bu durum, ülkenin ekonomik zorluklarına rağmen yüksek gelir grubunda dikkate değer bir nüfusa sahip olduğunu göstermektedir.
Forbes’un Nisan ayında açıkladığı milyarderler listesinde ilk 10 Türk isim şu şekildedir:
Mayıs ayında yayımlanan ikinci raporda, yıl sonu hedefini üstelik yüzde 24 ile yüzde 29 aralığında ısrarla koruyan Merkez Bankası, benzer tutumunu 14 Ağustos’ta açıklanacak 2025-III Enflasyon Raporu’nda da sürdürecek. Gerçek revizyon ise kasımdaki dördüncü raporda ve 2025’in son enflasyon raporunda yapılması muhtemel. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TÜİK’in mayıs ve haziran aylarında açıkladığı enflasyon verilerinin ardından enflasyonun düştüğünü, dezenflasyon programının başarılı bir şekilde işlediğini sürekli olarak vurguladı. Temmuz ayında yüzde 2,06 ile beklenenin biraz üzerinde bir aylık TÜFE artışı ise ‘geçici bir arıza’ olarak tanımlandı.
14 Ağustos Perşembe günü açıklanacak üçüncü raporda, yıl sonu hedeflerinin yükseltilmesi gerek iç piyasada gerekse de vatandaş arasında ‘Hani enflasyon düşüyordu?’ sorusunu gündeme getireceği için yüzde 24’lük hedefin sabit tutulması, Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi açısından mantıklı bir yaklaşım olarak değerlendirilmeli. Ancak Merkez Bankası’nın kendi beklenti anketlerinde ve farklı kurumların, üniversitelerin araştırmalarında yıl sonu enflasyon hedefinin tutma olasılığı oldukça düşük çıkarken, önümüzdeki 12 ay içindeki enflasyon beklentileri yüzde 50 seviyesini aşıyor.
Yılda dört kez enflasyon raporu açıklayan Merkez Bankası’nın hedef güncellemeleri için geniş bir manevra alanı olduğu söylenebilir. Geçen yıl benzer bir yaklaşım sergilendi. 2024 Kasım’ındaki dördüncü raporda yıl sonu hedefi yüzde 44’e yükseltildi. Böylece 2024 yılı TÜİK verilerine göre enflasyon yüzde 44,4 seviyesinde gerçekleşmiş oldu. Bu yıl aynı stratejinin izleneceği tahmin ediliyor. 14 Ağustos’taki üçüncü raporda mevcut hedef sabit tutulduktan sonra, 7 Kasım’daki dördüncü enflasyon raporuna kadar ekim ayı da dahil olmak üzere 10 aylık enflasyon verileri netleşmiş olacak. Temmuz ayında TÜİK verisiyle yıllık enflasyonun yüzde 33,5 olduğu göz önüne alındığında, ekimde bu oranın yüzde 30 veya altına düşmesi bekleniyor.
Böyle bir durumda Merkez Bankası’nın kasımdaki dördüncü raporunda yıl sonu hedefinin yüzde 29-30 aralığına revize edilmesi sürpriz olmayacaktır. TÜİK’in açıklayacağı yıllık enflasyon verisi, Merkez Bankası’nın yeni hedefleriyle örtüşeceği için Bakan Şimşek ve ekonomi yönetimi, ‘enflasyonla mücadelede hedefin tutmuş olduğu, programın başarılı bir şekilde devam ettiği’ şeklinde bir açıklama yapma fırsatına sahip olabilecektir.
Ekonomi ve siyaset kulislerinde dile getirilenlere göre, Şimşek ve ekonomi yönetiminin Merkez Bankası ile birlikte hedefi, olağanüstü bir durum ya da 19 Mart İBB operasyonuna benzer bir siyasi kaos yaşanmadığı takdirde, enflasyon ile politika faizi arasındaki geniş makası 5-7 puana daraltarak yönetmek. Nihai hedef, 2025’i yüzde 29-30 civarında bir enflasyon ve yüzde 35 oranında politika faizi ile kapatma çabası. Temmuz’da Para Politikası Kurulu tarafından politika faizi yüzde 42,5’a çekilirken, yıllık enflasyon da yüzde 33,52 olmuştur. Bu durumda makas 9 puan olarak karşımıza çıkıyor. Ağustos ve kasımda faiz toplantılarına ara veren Para Politikası Kurulu, 11 Eylül, 23 Ekim ve 11 Aralık tarihlerinde üç toplantı daha gerçekleştirecek. Beklentiler, bu toplantılarda 250 baz puanlık indirimlerle politika faizinin aralık ayında yüzde 35 seviyesine çekilmesi yönünde. İş dünyasının, özellikle MÜSİAD gibi kuruluşların Cumhurbaşkanı’ndan talebi, yıl sonunda faizin yüzde 30’a kadar indirilmesidir. Ancak, Şimşek ve Merkez Bankası, aniden bu ölçekte ve hızda bir parasal gevşemenin tüm planları, programları ve kazanımları tersine çevirebileceği uyarısını yapıyor.
Tüm Üretici Köylüler Sendikası (Tüm Köy Sen) Ordu Şubesi, fındık bahçesinden yaptığı açıklamayla belirlenen fındık fiyatlarına tepki gösterdi. Ordu’nun Perşembe ilçesindeki Şenyurt Mahallesi’nde fındık üreticileriyle bir araya gelen Tüm Köy Sen Ordu Şube Başkanı Zekayi Sağra, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) açıkladığı fındık alım fiyatlarını eleştirdi.
Sağra, rekolte hakkında yanlış bir algı oluşturulmak istendiğini belirtti ve şöyle devam etti: “Fındık fiyatları açıklandı, iktidar yine bizi şaşırtmadı; levant kalite fındık 195 TL, Giresun fındığı ise 200 TL olarak belirlendi. Oysa geçen sezon aynı fındık bu fiyatlardan işlem gördü. Enflasyon ve artan maliyetler göz önünde bulundurulduğunda, TMO’nun bu açıklaması, yıllardır dile getirdiğimiz gibi yerli ve yabancı tarım ve gıda tekellerinin yanında olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Bu kararın arkasında, AKP hükümetinin etkisi bulunmaktadır. 300 metre rakımın üzerinde zirai don etkili oldu; 400 metre rakımdan sonra ise fındık dallarda bulunmamaktadır. Gerçek rekoltenin 250-300 bin ton arasında olacağını düşünüyoruz. Gerçeğin çarpıtılmasına izin vermeyeceğiz.”
Üreticilere örgütlenme çağrısında bulunan Sağra, “Fındık fiyatı 300 TL olmalıdır, TMO alımda kısıtlama yapmamalıdır. Üreticiler fındığını emanete vermemelidir. Zirai don zararlarının 15 Eylül’e kadar ödenmesi ve bu zararların 300 TL üzerinden hesaplanması gerekmektedir.” ifadelerini kullandı.
Toplama işçileri ise devlet tarafından belirlenen günlük toplama ücretlerinin düşük olduğunu vurguladı. 11 saat çalıştıklarını söyleyen bir işçi, “Eğer iyi bir fiyat açıklanırsa, hem üreticiler hem de biz memnun oluruz.” dedi. Başka bir işçi ise, “Hastayım, devletten yardım talep ediyorum. Ordulular deniz kenarında idare ediyor ama bizim durumumuz oldukça zor.” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
Düşük rekolteye dikkat çeken başka bir işçi ise, “İç kesimlerde fındık yok, sahil bölgelerinde var. Fındık, işçi ve işverenin hakları verilmelidir. Alın terimiz göz ardı edilmemelidir.” şeklinde konuştu.
2025 yılı ikinci geçici vergi döneminde uygulanacak yeniden değerleme oranı yüzde 9,23 olarak belirlendi.
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından yayımlanan sirkülerde, “213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesinin (B) fıkrasına dayanarak 2025 yılı ikinci geçici vergi döneminde uygulanacak yeniden değerleme oranı yüzde 9,23 (yüzde dokuz virgül yirmi üç) olarak belirlenmiştir.” ifadelerine yer verilmiştir.
Aşağıda, 2025 ve önceki yıllara ait bazı yeniden değerleme oranları yer almaktadır: