40,7086$% 0.17
47,4348€% -0.19
54,7910£% 0.05
4.436,09%0,26
3.397,30%0,06
10.972,63%0,15
10 Ağustos 2025 Pazar
Emma Thompson, ABD Başkanı Donald Trump’ın bir zamanlar kendisinin peşinde olduğunu ifade etti. 2025 Locarno Film Festivali’nde gerçekleştirilen bir soru-cevap etkinliğine katılan 66 yaşındaki ünlü sanatçı, Kenneth Branagh ile boşandıktan sonra 1990’larda Trump’ın sürekli kendisini takip ettiğini anlattı.
1998 yapımı ‘Primary Colors’ filminin çekimlerini hatırlayan Emma Thompson, bir gün karavanında otururken telefonunun çaldığını ve arayanın Donald Trump olduğunu söyledi.
Emma Thompson, Trump’ın kendisine “Merhaba, ben Donald Trump” dediğini duyduğunda bunun bir şaka olduğunu düşündüğünü ve “Size nasıl yardımcı olabilirim?” diye sorduğunu aktardı. Düşündüğüne göre, belki Trump bir yol tarifi istiyordu.
Ünlü oyuncu, Trump’ın sesini taklit ederek devam etti: “Güzel evlerimden birinde kalmanı çok isterim. Belki akşam yemeği yiyebiliriz.”
Emma Thompson, “Bu çok tatlı. Çok teşekkür ederim. Sana geri döneceğim” yanıtını verdiğini belirtirken, başlangıçta Trump’ın kendisini neden aradığı veya karavan telefonunun numarasını nasıl bulduğuna dair bir fikri olmadığını, ancak bir süre sonra olayların bağlantısını kurduğunu söyledi.
Ünlü aktör o gün boşanma kararının çıktığını fark ettiğini dile getirerek, Donald Trump hakkında “Eminim ki ideal eş adaylarını arayan adamları vardır. Güzel bir boşanmış kadın, işte aradığı buydu. Ve karavanımdan beni buldu. Bu kesinlikle bir takip etme biçimidir.” dedi.
Emma Thompson, 1989 – 1995 yılları arasında Kenneth Branagh ile evliydi. O dönemde Donald Trump da ikinci eşi Marla Maples’tan ayrılmıştı.
Emma Thompson, “Donald Trump ile bir randevuya çıkabilirdim ve bu, benim için unutulmaz bir hikâye olabilirdi. Amerikan tarihinin akışını değiştirebilirdim” şeklinde ekledi.
Elon Musk’ın geliştirdiği yapay zeka modeli Grok’un video oluşturma aracı Grok Imagine, ünlü ABD’li şarkıcı Taylor Swift’in çıplak videolarını hazırlamakla itham ediliyor.
Grok Imagine, kullanıcıların isteği olmaksızın açığa çıkmamış içeriklere, Taylor Swift’in üstsüz videolarına erişim sağlıyor.
Uzmanlar ve Grok’un kullanıcıları, bu tür içeriklerin sunulmasının açıkça kadın düşmanlığını yansıttığı üzerinde durarak şirkete tepkilerini dile getiriyor.
Grok, daha önceki bir güncelleme sonrasında takipçilerine hakaret içeren yanıtlar vermişti. Bu durum, birçok kullanıcı tarafından eleştirildi ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Grok hakkında çeşitli kullanıcıların maruz kaldığı hakaret içerikli cevaplarla ilgili bir soruşturma başlattı.
Grok, yaptığı hata nedeniyle özür diledi fakat uygulama hâlâ benzer tutumlar sergilemeye devam ediyor.
Türkiye Cumhuriyeti pasaportunu yurt dışında bulunan temsilciliklerden almak, Türkiye’deki başvurulardan çok daha uygun bir maliyetle gerçekleştiriliyor.
2016 yılında yurt dışında pasaport almak için talep edilen harç bedelinin yarıya düşürülmesi, Türkiye’de yapılan pasaport başvurularının maliyetini artırmıştı. Son 9 yıl içerisinde bu fark çok daha belirgin hale geldi. Günümüzde Türkiye’deki vatandaşlar için kendi ülkelerindeki pasaport almak, yurt dışı temsilciliklerinden almakla kıyaslandığında neredeyse 3 kat daha pahalı.
Türkiye’de İçişleri Bakanlığı’na bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü aracılığıyla alınan pasaport randevularında, güncel defter bedeli olarak 1.135 TL’lik bir ödeme yapılması gerekiyor. Harç bedelleri ise pasaport sürelerine göre değişiklik gösteriyor. 6 aylık bir pasaport için 3.494 TL, 2 yıllık için 6.766 TL ve 3 yıldan uzun süreli pasaportlar için 12.409 TL talep ediliyor.
Buna karşın, Türkiye Cumhuriyeti pasaportunu yurt dışındaki temsilciliklerden almak oldukça uygun bir seçenek. Türkiye’de yaşayan vatandaşlar da yurt dışındaki temsilciliklerde pasaport başvurusu yapabilir. Örneğin, yurt dışında yaşayan Türklerin en yoğun bulunduğu ülkelerden biri olan ABD’de, Türkiye temsilciliklerinden pasaport almak, Türkiye’de ödenen bedelin neredeyse üçte biriyle mümkün oluyor.
BirGün’den Okan Yücel’in haberine göre, Washington Büyükelçiliği ve ABD’deki konsolosluklarda defter bedeli yalnızca 32,2 dolar (yaklaşık 1.310 TL) olarak belirlenmiş. 6 aylık pasaport için harç ise 16,93 dolar (688 TL), 3 yıla kadar geçerli pasaportlar için ise 57,4 dolar (2.336 TL) talep ediliyor.
Pasaport süresi uzadıkça, ödenecek tutar da artıyor. ABD’de 3 yıldan fazla geçerliliğe sahip bir Türkiye Cumhuriyeti pasaportunun toplam maliyeti 118 dolar (4.805 TL). Türkiye’de alınan pasaportlardan 7.604 TL (187 dolar) daha uygun bir seçenek sunuluyor.
Yine Türkiye’den göçün yoğun olduğu Kanada’da, 3+ yıl süreli bir pasaport için toplam maliyet 171 Kanada Doları (5.058 TL) olarak belirlenmiştir. Kanada’da pasaport almak, Türkiye’de almaktan 7.351 TL daha uygun bir seçenek sunmaktadır.
İtalya, Almanya, Fransa, İspanya gibi Avrupa ülkelerinde 3+ yıllık Türkiye Cumhuriyeti pasaportları için harç bedeli 17 euro, 3+ yıllık pasaportlar için ise 78 euro olarak belirlenmiştir. Bu ülkelerde 3 yıldan uzun süre için pasaport almanın toplam maliyeti 113 euro (5.358 TL) olacaktır. Dolayısıyla, Türkiye’deki maliyetlere göre 7.051 TL (150 euro) daha uygun bir seçenek bulunmaktadır.
Bu aşırı farkın nedeni, Ocak 2016’da yürürlüğe giren yeni bir düzenlemeye dayanmaktadır. Maliye Bakanlığı’nın aldığı karar ile yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının pasaport harçları yarı yarıya düşürülmüştür. O dönemde 10 yıl süreli pasaport harcı 217 euro’dan 104 euro’ya indirilmiştir.
2016’da yurt dışında yaşayanlar için pasaport yenileme maliyetini düşürmek ve süreçleri kolaylaştırmak amacıyla yapılan düzenlemenin etkisi zamanla belirginleşmiştir. 9 yıl içerisinde döviz kurlarındaki artışla birlikte, 2016 yılında iki ücret arasında yaklaşık 62 euro fark varken, günümüzde bu fark 150 euro’ya (yaklaşık 7.050 TL) ulaşmıştır.
Fiyatları 20 ila 40 dolar (800 ila 1.600 TL) arasında değişen Labubu bebekleri, son dönemlerde New York’tan Tokyo’ya; İstanbul’dan Seul’e kadar birçok şehirde sokakları doldurmuş durumda. K-Pop yıldızı Lisa’nın çantasında görünmesinin ardından, bu figürler dünya çapında bir moda akımının parçası haline geldi. Artık sadece oyuncak olarak değil, aynı zamanda yanında taşınabilecek küçük bir ‘gösteriş unsuru’ olarak bir değer taşıyor.
Ekonomi dünyasında “Ruj Endeksi” olarak bilinen kavram, ekonomik durgunluk dönemlerinde tüketicilerin daha uygun fiyatlı fakat lüks algısı taşıyan ürünlere yöneldiğini gösteriyor.
Sacramento State Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı David Lang, “Büyük tatiller ya da pahalı çantalar yerine, insanlar tasarım çantalarına Labubu gibi aksesuarlar eklemeyi tercih ediyor. Rihanna veya Lisa gibi ünlülerde gördüklerinde bu harcamayı makul buluyorlar” şeklinde ifade etti.
New York Post’ta yer alan habere göre, ilk kez 10 yıl önce Hong Konglu sanatçı Kasing Lung tarafından İskandinav mitolojisinden esinlenerek tasarlanan Labubu figürleri, geçtiğimiz yıl büyük bir popülarite kazandı. Lansman günlerinde tüketiciler, gün doğumundan önce mağazaların önünde uzun kuyruklar oluştururken, bazen de kavga çıkma olayları yaşanıyor.
Ekonomistler, bu tür küçük lüks harcamalarda görülen artışın yaklaşan bir resesyonun habercisi olabileceğini dile getiriyor. ABD Çalışma Bakanlığı verilerine göre şu an itibarıyla yaklaşık 2 milyon Amerikalı işsizlik maaşı almakta. Bu rakam, COVID-19 dönemindeki ekonomik çöküşten bu yana en yüksek seviyeye işaret ediyor. Lang, “Bir resesyon yolda… Sorun sadece ne zaman olacağı” diyerek uyarıda bulundu.
ABD’nin tarifelere yönelik adımları, piyasalarda artan oynaklığın başlıca nedenleri arasında yer almayı sürdürüyor.
Önceki haftaki tarım dışı istihdam verilerinin beklentileri karşılamaması, ekonomik yavaşlama endişelerini yeni haftaya taşıdı ve bu durum Fed’in faiz indirimine ilişkin beklentileri yükseltti.
Analistler, yatırımcıların dikkatinin önümüzdeki hafta açıklanacak ABD enflasyon verilerine odaklandığını belirtiyor. Para piyasalarında, Fed’in eylül toplantısında politika faizini 25 baz puan indirmesi kesin olarak öngörülüyor.
ABD Başkanı Donald Trump, karşılıklı esaslara dayanan ve oranları değişiklik gösteren tarifelerin yürürlüğe girdiğini açıkladı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), et ve bitkisel yağ fiyatlarındaki artışların küresel gıda fiyatlarının temmuz ayında son iki yılın zirvesine ulaşmasına neden olduğunu duyurdu. FAO Gıda Fiyat Endeksi, aylık yüzde 1,6 artışla 130,1 seviyesine yükseldi.
Bu gelişmelerin etkisiyle, ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi haftayı yüzde 4,29’dan kapatırken, dolar endeksi de yüzde 1 düşüşle 98,2 seviyesine geriledi.
Değerli metaller, haftayı ABD’nin geniş kapsamlı tarifeleri ve artan jeopolitik belirsizliklerle güvenli liman talebinin artmasıyla yükseldi. ABD’deki istihdam verilerinin Fed’in faiz indirim beklentilerini pekiştirmesi; değerli metallerdeki talebi artırdı.
Altının ons fiyatı, ABD’nin altın tarifelerine dair belirsizlikler, Fed’in faiz indirim beklentileri ve jeopolitik riskler nedeniyle destek buldu.
Citi, üç aylık ons altın tahminini 3.300 dolardan 3.500 dolara yükseltirken, beklenen fiyat aralığını 3.100 – 3.500 dolardan 3.300 – 3.600 dolara çıkardı.
Banka, “ABD’de büyüme ve gümrük vergileri ile ilgili enflasyon endişelerinin 2025’in ikinci yarısında yüksek kalması bekleniyor. Bu durum, zayıflayan dolar ile birlikte altının ılımlı bir şekilde yükselerek yeni rekor seviyelere ulaşmasına neden olacak.” değerlendirmesini yaptı.
Gümüşün ons fiyatı da altınla birlikte güçlü seyrini sürdürdü. Yüksek yatırım talebi, sanayi kullanımı, zayıflayan dolar endeksi ve Fed’den gelen faiz indirimi beklentileri fiyatlamaları kuvvetlendirdi.
HSBC, yüksek altın fiyatları ve jeopolitik belirsizlikler sebebiyle 2025 yılı için ortalama gümüş fiyatı tahminini ons başına 30,28 dolardan 35,14 dolara çıkardı. Altının rekorlarının gümüşü de yukarı çektiği ve rallinin altına bağlı olduğu vurgulandı.
Paladyumda, küresel maden üretiminin yaklaşık yüzde 40’ı Rusya’dan karşılanıyor. Arzın bu ülkeye bağımlılığı ve ABD-Rusya ilişkileri geçici olarak fiyatlarda aşağı yönlü baskı oluşturdu.
Bu gelişmeler neticesinde, değerli metallerde ons bazındaki fiyatlar, altında yüzde 1, gümüşte yüzde 3,5 ve platinde yüzde 1,3 değer kazanırken, paladyumda yüzde 6,9 değer kaybedildi.
Baz metaller, ABD’nin ticaret adımlarının etkisiyle dalgalı bir seyir izleyerek haftayı olumlu bir şekilde tamamladı.
Bakır, temmuz ayında Trump’ın rafine bakırı kapsamayan yumuşatılmış tarife açıklamasıyla yüzde 20’den fazla değer kaybetmişti. Ancak geçen hafta bu kayıplarını telafi etmeye çalıştı.
Piyasalar kapandıktan sonra açıklanan verilere göre, Çin’de temmuzda Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) yıllık bazda yüzde 3,6 gerilerken, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) sabit kaldı, çekirdek TÜFE ise 17 ayın zirvesine ulaştı.
Analistler, zayıf iç talep ve ticaret belirsizliğinin fiyatları baskıladığını, kalıcı bir toparlanma görmedikçe piyasa dinamiklerinin zayıf kalacağını, bu nedenle Çin hükümetinin hedefli destekleri artırabileceğini ifade ettiler.
Bu gelişmeler doğrultusunda, baz metallerde tezgah üstü piyasada bu hafta fiyatlar, libre bazında bakırda yüzde 1, çinkoda yüzde 3,6, alüminyumda ve kurşunda yüzde 1,6, nikelde ise yüzde 0,6 değer kazandı.
Brent petrol fiyatları, ABD ile Rusya’nın Ukrayna konusunda olası bir ateşkes anlaşmasının peşinde olduğu yönünde çıkan haberler ve OPEC ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerin üretimi artırma kararlarıyla değer kaybetti.
Brent petrol, haftayı yaklaşık yüzde 5 düşüşle kapatarak haziran sonundan bu yana en kötü haftalık performansını sergiledi.
Brent petrol fiyatlarındaki düşüşte, ABD ile Rusya arasında olası bir anlaşma beklentisi ve Rus petrolüne yönelik yaptırımların hafifleyebileceği yorumları belirleyici oldu. OPEC+’ın eylül ayında üretimi günlük 547 bin varil artırma ve gönüllü kesintileri sona erdirme kararı, arz fazlası endişelerini tetikledi.
Trump’ın Hindistan ve Çin’i Rus petrolü alımlarını azaltmaya zorlayabileceğine dair yaptığı açıklamalar, talep görünümünde belirsizlik oluşturdu. Ayrıca hafta sonu ABD-Rusya ilişkilerine dair beklentiler de fiyatlamalar üzerinde etkili oldu.
Bu gelişmelerle birlikte, Brent petrolün varil fiyatı yüzde 5 düşerken, New York Ticaret Borsası’nda doğal gazın fiyatı da yüzde 3 değer kaybetti.
Tarım emtialarında geçen hafta, küresel arz koşulları ve ABD’deki ihracat gelişmeleri fiyatlar üzerinde etkili oldu.
Rusya’daki rekor buğday verimi beklentileri, küresel fiyatları baskılarken; ABD’deki güçlü haftalık ihracat satışları fiyatlamaları destekledi. Avrupa Birliği’ndeki üretim tahminlerindeki artış da arz görünümüne katkı sağladı.
Mısır fiyatlarındaki güç, ABD’deki rekor verim ve Latin Amerika’daki ilerleyen hasat arzından kaynaklanırken; yeni sezon için yüksek satış rakamları fiyatlar üzerinde etkili oldu. Brezilya’daki hasat ve lojistik gecikmeleri bazı alıcıların kısa vadede ABD mısırına yönelmesine neden oldu.
Pirinçte ise, Japonya’daki aşırı sıcaklar ve zararlı böceklerdeki artış, verim ve kaliteye yönelik riskleri artırdı ve ek ithalat ihtiyacı Asya piyasalarında yukarı yönlü beklentiler oluşturdu.
Bu gelişmeler neticesinde, Chicago Ticaret Borsası’nda pirinç fiyatları yüzde 3,8, soya fasulyesinde yüzde 0,3, buğdayda yüzde 0,2 ve mısırda yüzde 1,2 değer kaybederken; kahve, şeker ve pamuk fiyatları sırasıyla yüzde 6,3, yüzde 0,6 ve yüzde 0,4 artış gösterdi. Kakaonun ton fiyatı ise yüzde 7,1 artışla haftayı kapattı.