Sarah Michelle Gellar efsane rolüne 22 yıl sonra döndü
1990’ların sonlarına ve 2000’lerin başlarına damgasını vuran, ülkemizde de geniş bir hayran kitlesi bulunan ‘Vampir Avcısı Buffy’ (Buffy the Vampire Slayer) dizisi, 22 yıl aradan sonra tekrar ekranlara dönme hazırlığında.
Bu heyecan verici haberle birlikte dizi çekimleri hızla başladı. Başrol oyuncusu Sarah Michelle Gellar, setteki ilk görüntüsüyle dikkat çekti.
Buffy Summers karakterine hayat veren Gellar, dünya çapında tanınmasını sağlayan rolünü yeniden canlandırıyor. Yakın arkadaşlarıyla birlikte vampir avına çıkan Buffy, geri dönüşüyle hayranlarını mutlu ediyor.
Kırmızı mini elbisesiyle kamera karşısına geçen 48 yaşındaki Gellar, yıllara meydan okuyan görünümüyle büyük bir beğeni topladı. Hayranlarının yıllar sonra bile aynı güzellikte gördükleri oyuncuya övgüler yağıyor.
Gellar, 1997’de Buffy Summers rolüyle ilk kez ekranlarda yer aldığında henüz 20 yaşındaydı ve 2003 yılına kadar süren diziyle şöhretini tüm dünyaya duyurdu.
Daha sonra ‘I Know What You Did Last Summer’ (1997), ‘Scream 2’ (1997), ‘Cruel Intentions’ (1999) ve ‘Scooby-Doo’ (2002) gibi yapımlarla Hollywood’daki kariyerini güçlendirdi. Ayrıca, sevilen dizi ‘Dexter’ın yeniden çekiminde de başrol üstlenmişti.
Ajda Pekkan ile Mahsun Kırmızıgül birlikte halay çekti
Mahsun Kırmızıgül, Çeşme’de hayranlarıyla buluştu. Bu özel etkinliğe katılanlar arasında ünlü sanatçı Ajda Pekkan da yer aldı.
Kırmızıgül, ‘Delalım’ adlı türküsünü seslendirmek için Ajda Pekkan’ı sahneye davet etti. Pekkan, elinde mendil ile keyifli bir halay çekerek Mahsun Kırmızıgül’e eşlik etti ve zılgıt çekti.
Fırat ailesinin Bodrum tatili
Habertürk’ten Onur Aydın’ın haberine göre; Mert Fırat, eşi İdil Fırat ve kızı Seyhan Mia Fırat ile birlikte tatil sezonunu Bodrum’da açtı.
Güneşin ve denizin tadını çıkaran Fırat ailesine kayınpederi Önder Fırat da katıldı.
Önder Fırat, torunu Seyhan Mia Fırat ile zaman geçirdi.
Akşam saatlerinde Mert Fırat, eşi ve kızıyla botla Bodrum’dan ayrıldı.
12 Ağustos'ta süreç başlıyor: En düşük memur maaşı için rakam verildi
Yalçın, Anadolu Yayıncılar Federasyonu’nun “Anadolu Sohbetleri” etkinliğinde, basın mensuplarıyla bir araya gelerek toplu sözleşme sürecine dair değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.
Yaklaşık 4 milyon memur ve 2 milyon emekli memuru doğrudan ilgilendiren bir süreç yürüttüklerini belirten Yalçın, 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinin 12 Ağustos’ta ilk teklifin iletilmesi ile birlikte son bir haftalık sürece gireceğini söyledi.
Kamuda benzer pozisyonda çalışanlar arasında ücret dengesizliğine dikkat çeken Yalçın, bu konuda şunları ifade etti:
“Birinin adı memur, diğerinin adı işçi. Bu dengesizlikten kaynaklanan bir tartışma sürmekte. Okumanın, memur olmanın, emek vermenin hiçbir değeri kalmadığı bir kıyaslama yaşanıyor. Şu an en düşük memur maaşının Ocak 2026 itibarıyla 67 bin liranın üzerinde olması gerekiyor.”
Bazı kişilerin, ‘Memur-Sen’in teklifleri çok yüksek.’ gibi ifadeler kullandığını dile getiren Yalçın, “Memur-Sen’in teklifleri yüksek değil, memurun maaşı düşük. Bu net bir durum. Merkez Bankası’nın enflasyon hedefleri üzerinden bir yaklaşımda bulunmuyoruz. Maliye Bakanlığı’nın bize gerekçelerle değil, piyasadaki gerçeklerle gelmesini bekliyoruz. Bu nedenle, 12’sinde gelecek teklif son derece önemlidir.” diye konuştu.
“Görev Aylığı ile Emekli Aylığı Arasındaki Fark Açıldı”
Yalçın, kamu emeklilerinin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, “Emekli olan kamu görevlilerinde büyük bir stres var. Çünkü görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki makas açıldı. Kişi emekli olduğunda, görevdeyken aldığı ücretin yüzde 70-80’ini alıyordu. Şimdi ise bu oran yüzde 50’nin altına düştü. Yani 30 yıl çalışmış bir memur 25 bin lira emekli aylığı alıyor. Asgari ücret ne kadar? 22 bin. Asgari ücret kadar emekli aylığı ile hayatını sürdürme şansı yok.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2025’in “Aile Yılı” olarak ilan edilmesinin önemine vurgu yapan Yalçın, çocuk ve eş yardımının artırılması gerektiğini belirtti.
Devletin en büyük sosyal politika aracının devam eden toplu sözleşme süreci olduğuna işaret eden Yalçın, bu toplu sözleşmede gelir dağılımında adaleti sağlamanın, gelirleri artırmanın ve alım gücünü yukarı çekmenin en önemli konular olduğunu kaydetti.
“Biz Gerçeklerle Yaklaşıyoruz”
Yalçın, bir gazetecinin toplu sözleşmedeki zam önerisine dair sorusunu yanıtlarken, “Bizim teklifimizin çeşitliliği göz önüne alındığında, taban aylığa 10 bin lira dediğimiz zaman, bu herkes için eşit şekilde yansıdığı için üstte fazla, altta daha az olma tartışmasını geride bırakıyor. Masaya en düşük devlet memuru maaşının 74 bin lira olması için geldik. Bu rakam çok yüksek değil.” dedi.
Hükümetin 2026-2027 enflasyon hedefleri ile Memur-Sen’in önerisi arasındaki farka dair Yalçın, “Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ‘Enflasyonu 2026’da yüzde 20, 2027’de 10’lu rakamlarda düşüneceğiz.’ demesi onun için bir hedeftir. Ancak bizim için bir gerekçe değildir. Çünkü biz gerekçelerle değil, gerçeklerle yaklaşıyoruz. Geçen dönem masadayken 2024 için hedef yüzde 33’tü. Ertesi hafta bu yüzde 36’lı rakamlara çekildi. Dolayısıyla o rakam üzerinden hareket edemeyiz.” şeklinde konuştu.
Yalçın, diğer konfederasyonlarca çeşitli zam tekliflerinin açıklandığına dikkat çekerek, “Çok fazla rakam dolaşıyor. Bu karışıklığı ortadan kaldırmak için masada bulunan üç konfederasyon başkanıyla bir görüşme yaptık. Kafa karışıklığı olmaması adına aynı teklifi söyleyelim dedik. Fakat zaman darlığı nedeniyle fırsat olmadı. Süreç içinde eğer ortaklaşmak gerekiyorsa, bir araya gelip teklifi birleştirerek tek bir öneri halinde dönüşüm sağlayabiliriz.” dedi.
Üretim ABD'ye çekince iflas etmişti! Efsane telefon markası neden battığını açıkladı
Bir dönemin öncü akıllı telefon üreticisi olan Motorola, 2013 yılında “Amerikan üretimi” sloganıyla ABD’de yeni bir fabrika açmayı hedefleyerek Samsung ve Apple’a meydan okudu. Texas’ta kurulan bu tesis, en yoğun dönemlerinde 4 binden fazla işçi istihdam etti ve Moto X modelini piyasaya sundu. Ancak, beklenilen satış rakamlarına ulaşılamayınca fabrika sadece bir yıl içinde kapandı.
Eski CEO Dennis Woodside, yıllar sonra yaptığı açıklamada başarısızlığın ardındaki en önemli sebeplerden birinin tedarik zinciri sorunları olduğunu belirtti. Batarya, anakart ve ekran üretimlerinin ABD’de yapılmaması, parçaların Asya’dan getirilip burada montaj edilmesine yol açtı ve bu durum maliyetlerin artmasına sebep oldu.
ABD’DE FABRİKA İŞİ KAZANÇ SUNMUYOR
Woodside, ana problemin iş gücünün alışkanlıkları olduğunu savunuyor. Yüzlerce küçük parçadan oluşan telefonların montajı yüksek bir hassasiyet gerektirirken, birçok Amerikalı bu tür bir üretime hazırlıklı değildi. Eğitim alan işçilerin bile başka iş fırsatları nedeniyle uzun süre fabrikanın kapısında kalmamaları, verimliliği olumsuz etkiledi.
Uzmanlar, ABD’deki fabrika işlerinin birçok kişi için “iyi bir yaşam” standardı sunmadığını ve bu algının Motorola’nın girişiminin başarısızlığında önemli bir rol oynadığına dikkat çekiyor. Rakiplerinin gerisinde kalan marka, üretim maliyetleri ve iş gücü sorunları yüzünden iflasın eşiğine geldi.
02:00
News
