Cizre Çevresinde Doğal Zeytin Ağaçları Keşfi, Nuh’un Gemisi Tartışmalarına Yeni Boyut Getirdi
YYÜ Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden yürütülen etnobotanik çalışmalarında, Şırnak’ın Cizre ilçesi İnci Mezrası çevresinde doğal ortamda yetişen ve yüzyılları aşmış zeytin ağaçları tespit edildi. Bölgedeki bitkisel bulgular, Nuh’un Gemisi’nin iniş yeri tartışmalarına bilimsel bir bakış açısı kazandırıyor.
Bölgede Süregelen Etnobotanik Araştırmalar
Araştırma ekibi, son on yıl içinde Cizre ve çevresindeki köylerde halkın bitki bilgilerini ve doğal bitki örtüsünü inceleyerek, Cudi ve Gabar dağlarının eteklerinde kültüre bağlı olmayan, doğal olarak yetişen eski zeytin ağaçlarıyla karşılaştı. Bu ağaçların yaşı ve yerel ekosisteme uyumu, beklenmedik ve önemli bir jeobotanik veri oluşturdu.

Biyolojik Kanıtlar ve Kutsal Metinler Arasındaki Bağlantı
Çalışmayı yürüten bilim insanları, kutsal metinlerde geminin güvercinin ağzında getirdiği dal ile tufanın sona erdiğinin anlatıldığını; bu dalın zeytin olabileceği varsayımından yola çıkarak, zeytinin doğal yayılış alanının tespitinin geminin iniş bölgesine ilişkin ipucu verebileceğini vurguluyor. Bölgedeki zeytinlerin doğal olarak yetiştiğine dair bulgular, Nuh’un Gemisi’nin Cudi Dağı çevresinde olduğu fikrine biyolojik bir dayanak sağlıyor; zeytinin doğal yayılışının Ağrı Dağı çevresinde bulunmaması ise bu yorumu güçlendiriyor.

Ekolojik ve Bilimsel Önemi
Türkiye’de zeytin genellikle Ege ve Akdeniz iklimine bağlı bölgelerde doğal olarak yetişirken, Cizre çevresindeki sıcak ve kurak koşullarda doğal olarak var olan zeytin ağaçlarının bulunması ekolojik açıdan dikkat çekici. Bu ağaçların yerel/yerleşik popülasyonlar olup olmadığı, yaşlarının belirlenmesi ve genetik analizleri, hem bölgenin bitki coğrafyası hem de tarihi ekolojik dönüşümler hakkında bilgi sağlayacak.
Sonuç
İnci Mezrası ve Cudi Dağı eteklerinde belgelenen doğal zeytin ağaçları, Nuh’un Gemisi’nin konumuna ilişkin tartışmalarda yeni bir biyolojik veri seti sunuyor. Daha kapsamlı yaş tayini ve genetik çalışmalarının yapılmasıyla bu bulgunun tarihi ve coğrafi yorumları daha sağlam temellere oturtulabilir.