Makine İmalatının İhracatı Ocak–Ekim Döneminde Artış Gösterdi

Serbest bölgeler dahil edildiğinde makine imalat sanayinin konsolide ihracatı, yılın ilk 10 ayında geçen yılın aynı dönemine kıyasla %0,8 yükselerek 23,6 milyar dolara ulaştı.

Tonaj bazında gerileme yaşanmasına rağmen, kilogram başına ortalama ihracat fiyatının 8,1 dolara çıkması, ocak–ekim döneminde tüm zamanların en yüksek ihracat gelirinin yakalanmasını sağladı. Yıllıklandırılmış ihracat tutarı ise 28,3 milyar doları buldu.

Başlıca İhracat Pazarları

Ocak–ekim döneminde en fazla ihracat 2,6 milyar dolar ile Almanya’ya yapılırken bu ülkeye ihracat %4,7 arttı. ABD’ye ihracat %6 yükselişle 1,6 milyar dolar seviyesine geldi. İtalya’ya yönelik ihracat %16,4 artarak 1 milyar doların üzerine çıkarken, Birleşik Krallık’a satışlar %12,2 artışla 997 milyon dolara ulaştı.

Avrupa’daki Yavaşlama ve Sektörün Dönüşümü

Sektör temsilcileri, Avrupa’da açıklanan yeni sipariş ve sevkiyat verilerinin bölgedeki makine üreticilerinde yapısal bir yavaşlamaya işaret ettiğini belirtiyor. Avro Bölgesi satınalma yöneticileri endeksinin toparlanmasının Almanya tarafından desteklenmemesi, sanayi zincirindeki momentum kaybını derinleştiriyor.

Almanya’da eylül itibarıyla siparişlerde yıllık bazda %19 kayıp gözlenmesi ve kapasite kullanım oranlarının son 5 yılın en düşük düzeyine inmesi, bölgesel talep zayıflığını ortaya koyuyor. Bu durumun oluşmasında zayıf talebin yanı sıra maliyet baskıları da etkili görülüyor.

Ayrıca küresel rekabetin tek tek ürün seviyesinden ziyade üretim ekosistemleri düzeyinde şekillendiği; ölçek, standardizasyon ve modüler üretim avantajları olan oyuncuların öne çıktığı vurgulanıyor. Gelecekte makine sektöründe başarılı olmanın sadece mekanik yetkinliğe değil, yazılım ve dijital mimariye yatkınlığa bağlı olacağı ifade ediliyor. Dönüşümü başaramayan, ürün ve hizmetlerini düzenlemelere uyumlandıramayan üreticilerin büyük pazarlardan dışlanma riski bulunuyor.

Türkiye İçin Ortaya Çıkan Fırsatlar

Orta segmentte oluşan boşluk, esneklik ve hız avantajına sahip üreticilerin daha görünür hale gelmesine zemin hazırlıyor. Türkiye, coğrafi yakınlık, kalite anlayışı ve üretim kültürü sayesinde Avrupa sanayisinin doğal bir uzantısı niteliğinde görülüyor. Avrupa’da iş gücünün hizmet sektörlerine kayması ve bazı sektörlerde sanayi kimliğinin zayıflaması, Türkiye için orta segment taleplere hızlı yanıt verebilme fırsatı oluşturuyor.

Üretim yapısının çevik ve dayanıklı olması, uygun politika ve desteklerle birleştiğinde Avrupa’nın gelecekteki taleplerine cevap verebilme potansiyelini güçlendiriyor. Gelişmiş teknolojili makine üretimi alanında Türkiye’nin kabiliyetleri, özellikle ileri teknoloji talebinin arttığı dönemlerde bölge için önemli bir çözüm kaynağı olabilecek.

Finansman Desteği ve Rekabet Gücü

Yurt içindeki göstergeler, Avrupa pazarındaki fırsatların otomatik olarak avantaja dönüşmeyeceğini gösteriyor; finansman ve destek mekanizmalarının hayata geçirilmesi kritik önemde. Özellikle yatırım malı ihracatına yönelik alıcı kredilerinde sunulacak faiz desteğinin devreye girmesi, müşteri finansmanını iyileştirerek ihracatı kolaylaştırabilir ve yurt dışı projelerde yerli üretimin tercih edilmesine katkı sağlayabilir.

Bu konudaki desteklerin uygulanması halinde, makine ihracatında ölçek büyütme ve rekabet avantajı elde etme yönünde önemli adımlar atılabileceği öngörülüyor.

Sektör Zirvesi

Sektör paydaşları, bilgi ve iş birliği platformlarının önemine dikkat çekiyor. Bu kapsamda İstanbul’da düzenlenecek “Yeni gelecek: rakip-siz misiniz?” temalı 5. Makine Zirvesi, sanayi aktörlerinin bir araya gelerek dönüşüm stratejilerini ve rekabet politikalarını tartışacağı bir buluşma olacak.