Küresel Enerji Dönüşümü Yavaşlıyor: 2050’de Tam Karbonsuzlaşma Uzakta
Küresel enerji talebinin artması, tedarik zinciri sıkıntıları ve ekonomik belirsizlikler nedeniyle uluslararası hedeflerle uyumlu bir enerji dönüşümü hızlı bir şekilde gerçekleşmiyor. Bu koşullar 2050’ye kadar küresel enerji sisteminin tamamen karbonsuz hale gelmesini zorlaştırıyor.
İklim Senaryoları ve Sıcaklık Beklentileri
Modellemelere göre gelecekteki sıcaklık artışları farklı senaryolara göre değişiyor. “Sürdürülebilir Dönüşüm” senaryosunda 2100’e kadar ortalama sıcaklık artışı yaklaşık 1,9°C, “Devam Eden Momentum” senaryosunda 2,3°C, “Yavaş Evrim” senaryosunda ise 2,7°C civarında öngörülüyor. Bu tahminler, önceki projeksiyonlara göre hafif bir artış gösteriyor.
Küresel Enerji Talebi Hangi Bölgelerden Gelecek?
Enerji talebindeki büyüme öncelikle Hindistan, Güneydoğu Asya ve Afrika gibi bölgelerden kaynaklanacak. Bazı senaryolara göre küresel birincil enerji talebi 2050’ye kadar yaklaşık %10 oranında artabilir; bunun aksine OECD ülkelerinin talebi genel olarak yatay seyredebilir.
Elektrifikasyon ivme kazanırken, veri merkezleri, sanayi tesisleri ve binalar elektrik talebinin başlıca sürükleyicileri olarak öne çıkıyor. Elektrik tüketiminin 2050’de 2023 seviyesinin yaklaşık iki katına çıkması bekleniyor.
Örnek olarak, yalnızca bir ülkedeki veri merkezi elektrik tüketiminin 2030’a kadar yılda ortalama yüksek oranlarda artarak ulusal elektrik talebinin önemli bir kısmını oluşturması olası görülüyor.
Fosil Yakıtlar Uzun Süre Etkinliğini Koruyacak
Fosil yakıtlar küresel enerji karışımında önümüzdeki onlarca yıl boyunca önemli bir paya sahip olmaya devam edecek. Farklı senaryolarda 2050’de enerji tüketiminin %41 ile %55 arasında bir bölümünün halen fosil yakıtlardan sağlanacağı öngörülüyor.
Doğal gaz, emisyon yoğun yakıtların yerini kısmen alarak büyümeye devam ederken, kömür kullanımı bazı büyük ekonomilerde yüksek kalmaya devam edecek. Petrol talebinin 2030 civarında günlük yaklaşık 103–109 milyon varil aralığında zirve yapıp sonra yataylaşması bekleniyor.
Düşük Karbonlu Teknolojiler ve Yatırım Eğilimleri
Düşük karbonlu teknolojilere yönelik yayılma, hedeflenen seviyelerin gerisinde kalıyor. Elektrikli araçlar, nükleer enerji ve güneş enerjisi gibi alanlarda bölgesel ilerlemeler görülse de rüzgâr enerjisi ve bazı diğer projelerde maliyet artışları yatırım kararlarını olumsuz etkiledi; bunun sonucunda bazı projeler iptal edildi veya ertelendi.
Enerji dönüşümünün sadece karbon azaltımı değil, aynı zamanda enerji güvenliği ve ekonomik sürdürülebilirlik unsurlarını da içerecek şekilde planlanması gerektiği vurgulanıyor. Uygun fiyatlı, güvenilir ve düşük karbonlu çözümler bir arada sunulmadığında dönüşüm hızlanamıyor.
Mevcut Eğilimler ve Kısa Vadeli Veriler
Geçen yıl küresel birincil enerji talebi yaklaşık %2 civarında büyüdü ve bu artışın büyük bir kısmı Asya-Pasifik bölgesinden gerçekleşti. Genel enerji karışımında fosil yakıtların payı halen yüksek seviyelerde bulunuyor.
Ayrıca son veriler petrolün küresel enerji talebindeki payının belirli bir dönemde %30’un altına gerilediğini, kömür talebinin ise hafifçe arttığını gösteriyor. Bu veriler geçiş sürecinde ilerleme olduğunu ancak fosil kaynaklara bağımlılığın devam ettiğini ortaya koyuyor.
Sonuç
Küresel enerji dönüşümünün hızlanması için maliyetlerin düşürülmesi, arz güvenliğinin sağlanması ve düşük karbonlu çözümlerin bir arada uygulanması gerekiyor. Aksi takdirde, mevcut eğilimler Paris benzeri uzun vadeli iklim hedeflerine ulaşılmasını zorlaştırıyor.