41,0494$% 0,52
48,0463€% 0,57
55,5254£% 0,61
4.442,77%-0,38
3.369,87%-0,05
11.495,03%1,08
İş Bankası’nın Genel Müdürü, kuruluş yıl dönümü sebebiyle yaptığı açıklamalarda Türkiye’nin ekonomik durumu hakkında değerlendirmelerde bulundu. 2024’te küresel enflasyonun düşüş göstereceği, özellikle 2025’te %4,2’ye ineceği öngörülüyor. Küresel büyümenin ise %3 seviyesinde yatay bir seyir izleyeceği beklentisi mevcut.
Artan faiz indirim baskısının, küresel enflasyonu etkileyerek %5,6 seviyelerinde kalmasına neden olabileceği değerlendiriliyor. Bu durum, Türkiye’nin ihracat performansını da dolaylı olarak etkileyecektir.
Çin’in ABD’ye mal satamaması durumunda, ticaret dengelerinde nasıl bir değişim yaşanacağı da merak konusu. Değişen ticaret dinamiklerinin, Türkiye gibi maliyet artışlarıyla karşılaşan ve küresel talebin düştüğü ülkeleri zorlayabileceği belirtiliyor.
Gelecek iki yılın Türkiye için kritik olduğunu vurguladı. Bu süreçte verimliliğe daha fazla ağırlık verilmesi gerektiği ifade edildi. Çin’in ticaretteki rekabet değişimlerinin, bazı yatırımların gözden geçirilmesine yol açabileceği belirtildi.
Özellikle Avrupa Birliği ile yapılan ticarette, ABD’nin Çin’le olan ilişkilerinin Türkiye için fırsatlar yaratabileceği ve bu durumun AB pazarındaki müşterileri etkileyebileceği dile getirildi.
Merkez Bankası’nın (TCMB) yıl içinde faiz indirimleri gerçekleştirebileceği, bu durumun global ekonomik dalgalanmalara karşı temkinli olunmasını zorunlu kıldığı belirtildi. Yıl sonunda enflasyonun %28,5-29,5 aralığında olabileceği öngörülüyor.
Türkiye’nin Merkez Bankası’nın politikalarının yıl sonu enflasyon hedefleriyle uyumlu bir şekilde hareket etmesinin önemine değinildi. Bankanın faiz indirimi potansiyelinin olduğu ve bu durumun piyasa dinamiklerini etkileyeceği ifade edildi.
Enerji ve gıda fiyatlarındaki olası artışların Türkiye’nin enflasyon hedeflerini tehdit edebileceği, iklim değişikliği ve jeopolitik risklerin bu süreçte önemli rol oynayabileceği belirtiliyor.
Türk bankacılık sektörünün, mevcut olumsuz şartlara karşı dirençli olduğunu ifade edildi. Ekonomik zorluklarla başa çıkabilecek bir yapıya sahip olduğuna ve büyüme stratejilerini esnek bir şekilde uygulayabildiğine dikkat çekildi.
Bankacılık sektörünün finansman gücünün, ekonomik dalgalanmalara karşı etkili bir savunma mekanizması sağladığı vurgulandı. Herhangi bir kısımda yaşanan sorunların, sektör içinde çözüm oluşturulabileceği belirtildi.
2025 yılındaki faiz indirim döngüsü ile birlikte bankaların karlılık oranlarının belirli bir seviyede tutulabileceği ifade edildi. Ekonomik koşulların, bankacılık sektöründe sürdürülebilir bir karlılık sağlama potansiyelini artırdığına dikkat çekildi.
Bankacılıkta risk yönetiminin önemi ve buna yönelik hazırlıkların daima düşünülmesi gerektiği ifade edildi. Türkiye’nin bankacılık sektörü, global koşullar karşısında esneklik gösterme kapasitesine sahip olduğu belirtildi.
Bankaların, herhangi bir olumsuz durum karşısında planlı şekilde hareket edecek stratejilere sahip olduğu, bu sayede riskleri yönetme becerilerinin yüksek olduğu vurgulandı.
Sonuç olarak, bankaların dinamik yapıları ve güçlü sermaye yapıları ile birlikte, değişen ekonomik koşullara başarıyla uyum sağlayıp sağlamadığı dikkat çekti.
2025'in en konforlu otomobil koltukları belli oldu! Zirvedeki marka diğerlerine fark attı