Fransa’da Kemer Sıkma Önlemlerine Karşı Yaygın Grev ve Gösteriler
Fransa genelinde, iktidarın uygulamak istediği bütçe tasarruflarına tepki olarak çok sayıda sektörde grevler ve eylemler düzenleniyor. Başta büyük işçi sendikalarının çağrısıyla başlayan hareket, eğitim, sağlık ve ulaştırma başta olmak üzere kamu hizmetlerinde geniş çaplı aksamalara yol açıyor.
Hangi Sektörler Etkilendi? Ulaşımda Durum Neden Kritik?
Grevlere katılan sektörler arasında okullar, hastaneler ve toplu taşıma hizmetleri öne çıkıyor. Başkent Paris ve çevresinde özellikle metro, otobüs ve banliyö trenlerinde sefer iptalleri ve gecikmeler yaşanıyor. Vatandaşlar günlük ulaşımda önemli zorluklarla karşı karşıya kalırken, sendikalar hükümetin kemer sıkma paketlerine karşı yeni eylem dalgaları düzenleme kararı aldı.
Kamu Borcu ve Bütçe Açığının Boyutu
Fransa’nın kamu borcu Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) yüzde 113,9’u düzeyinde. Uluslararası Para Fonu (IMF), bu oranın önümüzdeki yıllarda artarak 2030’a kadar yüzde 128’in üzerine çıkabileceğini öngörüyor. 2024 yılı itibarıyla bütçe açığı, Avrupa Birliği’nin yüzde 3 sınırının neredeyse iki katına ulaştı.
Ülkenin toplam borcu yaklaşık 3 trilyon 345 milyar euro olarak kaydediliyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in son dönemde Fransa’nın kredi notunu AA-‘den A+’ya düşürmesi, borçlanma maliyetlerini yükselterek hükümetin bütçe dengesi üzerinde ek baskı yaratıyor.
Hükümetin Hedefleri ve Uzmanların Değerlendirmesi
Hükümet, 2029’a kadar AB mali kurallarına yeniden uyum sağlamayı amaçladığını belirtiyordu. Ancak bütçe dengesi sağlanmadan ve ilave tasarruflar yapılmadan bu hedefe ulaşmanın zor olacağı konusunda uzmanlar uyarıda bulunuyor. Yapısal reformların ve gider kısıntılarının gündeme gelmesi bekleniyor, fakat bunun sosyal ve siyasi maliyetleri tartışma konusu.
Siyasi İstikrarsızlık ve Toplumsal Tepkiler
Meclisteki parçalanmış yapı ve üçe bölünmüş siyaset sahnesi, karar alma süreçlerini zorluyor. Hiçbir partinin tek başına çoğunluğu elde edememesi, merkez sağın sosyal harcama kesintilerine karşılaşması ve aşırı sol ile aşırı sağ arasındaki kutuplaşma, siyasi belirsizliği artırıyor. Bu ortam ekonomik reformların uygulanmasını güçleştiriyor.
Cumhurbaşkanı döneminde yapılan vergi indirimlerinin de borç stokunu ağırlaştırdığına dair eleştiriler bulunuyor. Önceki hükümetlerin borç sorununu çözüme kavuşturmak yerine ertelediği yönündeki değerlendirmeler, kamu maliyesinde yapısal sorunların geçmişten süregeldiğini gösteriyor.
Sosyal Harcamalar ve İşsizlik Ödemeleri
Fransa, kamu harcamalarının GSYH içindeki payının yüksek olduğu bir ekonomi. Son veriler hükümet harcamalarının GSYH’nin yaklaşık yüzde 57,3’ünü oluşturduğunu gösteriyor; 1980’lerde bu oran yüzde 40 civarındaydı. Sosyal güvenlik harcamaları, emekli maaşları ve işsizlik ödemeleri Avrupa ortalamasının üzerinde seyrediyor.
Ülkede işsizlik maaşı hakları da geniş tutuluyor; uzun süreli işsizlik ödeneği uygulamaları sosyal korumayı güçlendiriyor fakat bütçe üzerindeki yükü artırıyor. Bu durum, büyüme hızından daha hızlı artan borç seviyeleriyle birleşince mali sürdürülebilirlik konusunda endişeleri canlı tutuyor.
Küresel Şoklar ve Ekonomik Etkileri
Kovid-19 pandemisi sürecindeki ekonomik yavaşlama ile Ukrayna-Rusya savaşının getirdiği enerji ve tedarik şokları, Fransa’nın mali dengesini daha da zorladı. Bu dışsal şoklar, borç dinamiklerini olumsuz etkileyerek hükümetin hem büyümeyi destekleme hem de bütçe disiplinini sağlama ikilemini derinleştiriyor.
Sonuç
Fransa’daki grevler ve kitlesel eylemler, halkın kemer sıkma politikasına tepkisini gösteriyor. Aynı zamanda ülkenin yüksek borç yükü, bütçe açığı ve siyasi parçalanmışlık, maliye politikalarında keskin kararlar alınmasını zorlaştırıyor. Önümüzdeki dönemde yapılacak tasarruflar, yapısal reformlar ve uluslararası piyasa tepkileri, ülkenin ekonomik ve siyasi rotasını belirleyecek ana etkenler olacak.