41,2950$% 0,26
48,4762€% 0,45
56,0279£% 0,32
4.854,89%0,56
3.649,04%0,43
10.335,97%-0,45
Kadın Voleybol Milli Takımımız, tarihî bir başarıya imza atarak Dünya Şampiyonası finalinde mücadele etti ve 35 maçtır yenilmeyen İtalya’yı zor durumda bıraktı. Gümüş madalya kazanmak, tarih yazmak ve zirvede yer almak, yılların emeği ve oyuncuların karakteriyle mümkün oldu. Bu başarılı jenerasyon, bu hedefe ulaşmayı başardı. Gurur duyuyoruz! Ancak, geleceği düşünmek de önemli. Zirveye ulaşan bir ülkenin en kritik sorusu, o zirvede nasıl kalacağıdır.
VNL (Milletler Ligi) sırasında yaşanan karmaşa, geniş kadronun yönetilememesi ve sakatlıkların etkisi, Daniele Santarelli’nin güven kaybına yol açtı. Sürekli tekrar ettiği “Be smart (zeki oynayın)” ifadesi, sahada rehberlik eden somut bir plan haline gelmedi. Finalde, anlık kararların gecikmesi ve rotasyona zamanında müdahale edilememesi sonuçları etkiledi. Santarelli’nin röportajlarındaki “Ah Türkler, siz bilmezsiniz” yaklaşımı da onun bu hikâyenin dışından biri gibi görünmesine neden oldu. Oysaki milli takımın koçu sadece bir teknik adam değil, aynı zamanda aidiyet oluşturan bir lider olmalıydı.
MAÇA YETERİNCESİ HAZIRLAMAZSAN…
Burada temel sorunlardan biri de oyuncu hazırlığıdır. Oyuncular maça, maç sırasında değil, antrenmanlarla hazırlanmalıdır. Kritik bir anda oyuna girecek sporcunun kaygı yaşamaması gerekir. Eğer oyuncu kenardan girip hata yapıyorsa, bu durum o oyuncunun değil, antrenörün eksikliğidir. Santarelli bu hazırlığı yapamadığı için takımın gücü zayıfladı. Hazırlanmadığı için oyuncuları sahaya sürmeye çekindi, bunu yapmadığında ise kadro daraldı.
ROLLER KARIŞTIRILDI
Derya bunun en iyi örneğidir. Vargas’ın yedeği olarak pasör çaprazı pozisyonuna çağrıldı; ancak aslen bir köşe oyuncusudur. Ebrar’ın asıl mevkisi pasör çaprazıydı ancak köşe oyuncusu olarak görev aldı. Yani oyuncular yer değiştirdi ve rolleri karıştırıldı. Kuşları yuvasından uzaklaştırınca göç yollarını kaybederler. Takımın en büyük sorunu, yerinde ve doğru rolde kullanılmayan oyuncuların verimliliğinin düşmesidir.
ROTASYON MESELESİ
Rotasyon durumu, sadece bizim değil, şampiyon olan İtalya’nın da sınavıydı. Onlar en iyi iki pasör çaprazını rotasyonlu kullanarak başarıya ulaştılar. Bizim için de Ebrar ve Vargas bu şekilde değerlendirilebilirdi. Eğer bu bir sporcu tercihi ise nedenleri sorgulanmalı; eğer antrenör tercihi ise bu da incelenmeli. Çünkü milli takım söz konusu olduğunda, kişisel tercihler değil, sisteme en uygun yol önemlidir.
ÇİFT TARAFLI FIRSAT KAYBEDİLDİ
Kadronun sürekliliği endişe verici. 2022 Dünya Şampiyonası’ndan sekiz oyuncu buradaydı. Yeni isimler Eylü, Jack ve Yaprak oldu. Ancak Simge’nin sakatlığı olmasaydı, belki Eylü de şans bulamayacaktı. Jack dışardan katılan bir değer, Yaprak ise yerli bir yetenek. Ne var ki turnuvada ihtiyaç duyulduğunda sahaya sürülmedi. Derya da öyle. Dilay Özdemir son dakikada kadrodan çıkarıldı, U23 Dünya Şampiyonası’nda oynaması engellendi. Yani genç oyuncular, “adaptasyon” söylemine rağmen, gelişim için fırsat kaybetti.
ZİRVE Mİ GELECEK Mİ?
Sorumluluk yalnızca teknik ekibe değil, gençlere de düşüyor. Önlerinde sağlam bir rekabet var, biliyoruz. Ancak gelişim döneminde yüksek ücretlerle kenarda oturmak yerine, sahada mücadele edebilecekleri takımları seçmeleri gerekiyor. Çünkü milli takımı taşıyacak olanlar, bugünden oyun yükünü omuzlayacak olanlardır. Türkiye’nin önündeki temel soru bu: zirvede kalmak mı yoksa geleceği inşa etmek mi? Aslında cevap her ikisi de. Çünkü madalyalar, genç oyuncuların aşama aşama oyuna dahil edildiği bir sistemle sürdürülebilir.
BAŞARI HER ŞEYİN ÜSTÜNÜ ÖRTMEMELİ
Bugünkü jenerasyon tarihi bir başarı elde etti; ilk kez final oynadı, ilk kez gümüş madalya kazandı. Ancak geleceğe yatırım yapılmazsa, süreklilik sağlanabilir mi? Eleştirilecek ve gururlanacak pek çok şey var; ama anlamamız gereken, bu madalyanın sadece bir sonuç olmadığı, aynı zamanda bir uyarı olduğu. Geleceği inşa etmezsek, bugünün şampiyonluğu yarının hatırasına dönüşecektir.
HEM ALKIŞ HEM UYARI
Richard Feynman’ın dediği gibi: “Bilgi, aptalca sorular sorduğunuzda büyür. Aptallık, asla soru sormadığınızda büyür.” Bu satırların ardından eleştiri gelebilir. Ancak bu ifadeler, eleştirmek için değil, anlamak ve geliştirmek içindir. Başarıyı, alkışı ve gururu takdir etmek elbette önemli; fakat başarının sorunları örtmesine izin vermemek de bir o kadar önemlidir. Sorunları görmezden gelmek, yarına bir kayıp olarak yansıacaktır. Bu spora aşığım. Bu yüzden başarıyı kutluyorum, fakat geleceği de konuşmaktan geri durmuyorum. Gerçek sevgi, hem alkışı hem de uyarıyı içerir.
Size inanıyoruz 12 Dev Adam! Hedefimiz final