Su Yönetimi ve Kuraklıkla Mücadelede Yerel Yönetimlerin Rolü Öne Çıktı
Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’nin düzenlediği panelin açılışında, suyun artık tüketilecek bir kaynak değil; geri kazanılması ve sürdürülebilir şekilde yönetilmesi gereken bir değer olduğuna dikkat çekildi. Yerel yönetimlerin su yönetimi ve iklim değişikliğine uyum konusunda öncü adımlar atması gerektiği vurgulandı.
Su: Artık Kaybolan Bir Değer
Konuşmada, su, toprak, enerji ve gıda gibi kaynakların geçmişte sürekli varmış gibi planlandığı; ancak bu anlayışın sürdürülemez olduğu belirtildi. Gerçeklerle yüzleşilmesi gerektiği, suyun “varlık” olarak değil, kayıpları telafi edilip geri kazanılması gereken bir değer olarak ele alınmasının şart olduğu ifade edildi.
21. Yüzyılda Su Stratejik Kaynak Haline Geldi
İklim krizi ve hızla ilerleyen kentleşme sürecinin iç içe geçtiğine dikkat çekilerek, önümüzdeki yıllarda aşırı sıcaklıklar ve sel-kuraklık risklerinin önemli ölçüde artacağı öngörülerine vurgu yapıldı. Bu tablo, suyun 21. yüzyılın en stratejik kaynaklarından biri olduğunu gösteriyor.
Planlamada Yaklaşım Değişmeli
Artık mevcut su kaynaklarına göre değil, eksilen değerlere göre planlama yapılması gerektiği belirtildi. Su politikalarının sadece altyapı projeleriyle sınırlı kalmaması; kentlerin dayanıklılığını artıracak bütüncül yaklaşımlar, toplama-tutma ve yeniden kullanım sistemlerini içine alması gerektiği ifade edildi.
Kuraklık ve Çölleşme Riski
Uluslararası raporlar ve iklim verileri ışığında, ülkenin birçok bölgesinin yarı kurak sınıflandırmasına dahil olduğu; topraklarının büyük bir kısmının çölleşme riski taşıdığı hatırlatıldı. Yağış düşüşleri ve sıcaklık artışlarının tarım, şehir yaşamı ve ekosistemler üzerinde ciddi etkiler yaratacağı uyarısı yapıldı.
Su Fakirliliği Tehlikesi
Mevcut eğilimler devam ederse kişi başına düşen yıllık su miktarının azalacağı, bunun da “su fakirliği” riskini artıracağı belirtildi. Bu durumun tarımsal üretimden kent yaşamına kadar geniş bir alanda doğrudan etkileri olacağı vurgulandı.
Su Yönetiminin Tarihsel Değişimi
Su yönetimi uygulamalarının geçmişten günümüze geçtiği evreler özetlenerek, kurumsallaşma, büyük altyapı yatırımları, düzenleyici uyum süreçleri ve dijitalleşme gibi gelişim adımları ele alındı. Günümüzde su verimliliği, döngüsel kullanım ve iklim değişikliğine uyumun öncelikli başlıklar haline geldiği belirtildi.
Yerel Yönetimlerin Sorumluluğu
İçme suyu temini, dağıtımı, atıksu arıtımı ve yağmur suyu yönetimi gibi alanların yerel yönetimlerin asli sorumluluğu olduğu ifade edildi. Bu sorumluluğun yalnızca altyapı yatırımı olarak değil; kaynak yönetimi, suyun yeniden kullanımı ve yağmur suyu toplama stratejilerinin planlanması olarak görülmesi gerektiği söylendi.
Uluslararası Destekler ve Yerel Dönüşüm
Uluslararası finansman ve desteklerin önemli olduğu, ancak tek başına yeterli olmadığı vurgulandı. Asıl etkin değişimin yerelde farkındalık, yönetim kültürü ve uygulamaya geçirilecek projelerle sağlanacağı belirtildi.
Hazırlıklı Olma Çağrısı
Su krizinin sadece çevresel bir sorun olmadığını; sağlık, ekonomi, eşitlik ve ekosistemler üzerinde doğrudan etkileri bulunduğunu hatırlatarak, yerel düzeyde hazırlık yapılmasının önemi vurgulandı. Alınacak bugünkü tedbirlerin, gelecek nesillerin yaşam kalitesini belirleyeceği söylendi.
Öne Çıkan Eylem Alanları
- Geri kazanım ve su döngüsünü destekleyen altyapı yatırımları
- Yağmur suyu toplama ve yerel depolama sistemlerinin yaygınlaştırılması
- Atıksu arıtımı ve yeniden kullanım projelerinin hızlandırılması
- Su verimliliğini artıracak politika ve tarifelendirme modelleri
- Toplumsal farkındalık ve davranış değişikliğini hedefleyen eğitim çalışmaları
Panel, yerel yönetimlerin su yönetiminde etkin rol almasının gerekliliğini bir kez daha ortaya koydu; su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımına yönelik somut adımların hızlandırılması çağrısı yapıldı.