Uluova-Yeşilyurt Fay Zonu’nda Paleosismoloji Çalışmaları: Hendek İncelemeleri ve Numune Alma Süreci
Fırat Üniversitesi öncülüğünde yürütülen “Uluova-Yeşilyurt Fay Zonu’nun Depremselliği ve Paleosismolojisi” başlıklı projede, fay zonunda geçmiş depremlerin izlerini saptamak için saha çalışmaları başlatıldı. Proje yürütücüsü liderliğindeki uzman ekip, yaklaşık 200 kilometre uzunluğundaki fay şeridinde üç aydır arazi incelemeleri yapıyor.

Saha çalışmalarında merkeze bağlı Gedikyolu köyü kırsalında fay hattı boyunca 3–4 metre derinliğinde ve yaklaşık 30–32 metre uzunluğunda hendekler açıldı. Hendek duvarlarında gözlemlenen jeolojik katmanlar, geçmişte meydana gelmiş büyük depremlerin bıraktığı izleri ortaya koyuyor. Açılan hendeklerden alınan örneklerle, fayın geçmiş davranışına ilişkin kayıtlar oluşturuluyor.

Toplanan sediman örnekleri laboratuvarda radyokarbon ve OSL (optik uyarılmış lüminesans) tarihleme yöntemleriyle analiz edilecek. Bu tarihlendirme çalışmaları sayesinde fayın büyük sarsıntılar üretme periyodu, son büyük etkinliğin zamanı ve tekrarlama aralığı gibi önemli parametreler belirlenecek.
Projenin Amaçları ve Önemi
Araştırmanın temel hedefi; fay zonunun geçmişteki büyük deprem etkinliklerini kayıt altına alarak, bölgedeki deprem tehlikesinin düzeyini ortaya koymak ve elde edilecek verilerin afet yönetimi ve deprem master planlarına kaynak oluşturmasını sağlamak. Son yıllarda bölgedeki büyük kırılmaların ardından bu tür paleosismolojik çalışmaların önemi arttı.
Çalışmalar kapsamında hedeflenen hendek sayısı altı iken, şu ana kadar ikisi açıldı. Yapılan ön incelemeler fay zonunda tarih öncesi en az üç büyük yıkıcı kırılmanın izlerine rastlandığını gösteriyor. Hendeklerden alınan örneklerin analizinin tamamlanmasıyla bu kırılmaların zamanları netleşecek ve fayın sismik davranışı hakkında daha kesin veriler elde edilecek.

Bağlantılı Depremler ve Risk Değerlendirmesi
Doğu Anadolu fay sistemi ve onun kolları üzerinde meydana gelen 2020 ve 2023 tarihli büyük kırılmaların ardından, Uluova-Yeşilyurt kolunda stres birikimi olup olmadığı araştırılıyor. Bu koldaki davranışın anlaşılması; yakın geçmişteki büyük depremlerin bölge üzerindeki etkisinin tespit edilmesi açısından kritik kabul ediliyor.
Ayrıca saha gözlemlerinde, bölgedeki küçük şiddetli sarsıntılar sonrası Keban Baraj Gölü kıyılarında su seviyesinde değişimler ve zemin yüzeyinde sıvılaşma belirtileri rapor edildi. Bu tür bulgular, bölgenin yerel zemin koşullarının ve fay hareketlerinin değerlendirilmesinde önemli ipuçları sağlıyor.
Bir Sonraki Aşama
Projede elde edilen jeolojik veriler ve laboratuvar analizleri tamamlandığında, fayın ne sıklıkla büyük sarsıntılar ürettiği, son büyük olayın ne zaman gerçekleştiği ve gelecekte benzer bir etkinliğin olasılığına dair nicel bilgiler elde edilecek. Araştırmanın çıktıları; yerel ve bölgesel düzeyde risk değerlendirmesi ve deprem yönetimi planlaması için kullanılacak.
Proje ekibi saha çalışmalarına devam ederken, alınan örneklerin tarihlendirilmesi ve sonuçların analiz edilmesiyle fay zonunun geçmişi ve geleceğine dair daha ayrıntılı bir çerçeve oluşturulacak.