41,4981$% 0,23
48,4241€% 0,43
55,4041£% 0,24
5.008,05%0,16
3.750,41%0,05
11.264,37%-0,99
192 gündür tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı bugün, 27 Ocak’ta Saraçhane’de düzenlediği “Turpun Büyüğü” başlıklı basın toplantısı nedeniyle açılan davada ilk kez hakim karşısına çıktı. İmamoğlu hakkında, “bilirkişi ve tanığı etkilemeye teşebbüs” ile “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlamaları yöneltiliyor.
Duruşma salonunda CHP Genel Başkanı, il başkanı, genel başkan yardımcıları, çok sayıda belediye başkanı, avukat ve vatandaşın da aralarında olduğu destekçileri yer aldı.
Duruşma yarım saatlik gecikmenin ardından başladı; kimlik tespiti sonrası İmamoğlu savunmasına geçti. Konuşmasına Gazze’deki insani duruma dikkat çekerek başlayan İmamoğlu, kendi davasını savunurken gönlünün oradaki masumlarla olduğunu söyledi ve insani dayanışmanın altını çizdi.
İBB’nin son dönemdeki faaliyetlerine atıfta bulunan İmamoğlu, Elazığ’da belediyenin katkısıyla açılan lise gibi hizmetlerin hem kendisi hem de ekibi için önemli olduğunu belirtti; bu çalışmaların halka destek amacı taşıdığını vurguladı.
İddianameyi eleştiren İmamoğlu, hazırlık sürecinde acele ve hatalar olduğunu savunarak, dosyaya başka bir iddianamenin eklenmesine ve başsavcıya yapılan atıflara dikkat çekti. Bilirkişiyi parti lehine etkileme suçlamasını kabul edilemez bulduğunu söyleyerek, Türk Ceza Kanunu’nda bilirkişiyi eleştirmeyi yasaklayan bir madde olmadığını ifade etti.
Adalet Bakanı’nın siyasi eleştirilerine de cevap veren İmamoğlu, yargının siyasi gündemle yönetilmesine karşı çıktı ve bir parti ilçe binasında yapılan açıklamalar üzerinden yargının nasıl etkilendiğini sorguladı. Kendisine yöneltilen eleştirileri adalet arayışına müdahale olarak nitelendirdi ve haksızlıkları ifşa etmeye devam edeceğini belirtti.
İmamoğlu, kamuoyunda çeşitli davalarla hedef gösterildiğini ve yargı sürecinin Ankara merkezli algılarla şekillendirildiğini savundu. Ayrıca uluslararası ilişkiler bağlamında gündeme gelen bir vakaya değinerek, hukuka müdahalenin farklı biçimlerinin tartışılması gerektiğini söyledi.
“Ahmak davası” ve “diploma davası” gibi daha önce açılan dosyaları hatırlatan İmamoğlu, bu davaların kamuoyunda anlaşılmasının güç olduğunu belirtti. Kendisinin korkulacak biri olmadığını, aksine adalet ve toplum adına mücadele ettiğini, zulümle kurulan düzenlerin tarih içinde çöktüğünü ifade etti.
Savunmasında bazı hakimlerin görev yerlerinin mevzuata aykırı şekilde değiştirildiği iddiasına yer veren İmamoğlu, örnekler vererek yargı mensuplarına yönelik baskı ve görev değişikliklerinin adil yargılama ilkesini zedelediğini öne sürdü. Hakime dönerek, tüm bu iddialar ışığında adil yargılama yapılabileceği sorusunu yöneltti.
Konuşmasının sonunda İmamoğlu, siyasetin yargı üzerinde kurduğu baskıyı eleştirdiklerini, hiçbir yargı mensubunu etkileme niyeti taşımadıklarını; aksine, hem hakimin hem de halkın hakkını korumaya çalıştıklarını yineledi.
Değişimi gözlerden kaçmadı: İşte Ekrem İmamoğlu’nun son hali