40,8345$% 0,51
47,7131€% 0,57
55,5168£% 0,60
4.402,91%0,08
3.365,06%0,28
10.949,95%0,00
14 Ağustos 2025 Perşembe
2022 yılında evlenen Berk Oktay ve Yıldız Çağrı Atiksoy, geçtiğimiz yıl kızları Mira Milena’yı dünyaya getirerek ilk kez anne-baba olmanın mutluluğunu yaşadı.
Ancak son zamanlarda çiftin evliliği hakkında bazı söylentiler gündeme geldi. Berk Oktay ile Yıldız Çağrı Atiksoy’un aralarının açıldığı ve boşanma sürecine girdiği iddia edildi.
Son gelişmeler arasında, Yıldız Çağrı Atiksoy’un Berk Oktay’ı sosyal medya üzerinden takipten çıkarması dikkat çekti. Ancak bu söylentilerin ardından Berk Oktay, eşini ve kızını içeren bir fotoğrafı “Şükür sebebim ailem” notuyla paylaşarak iddialara cevap verdi. Bu paylaşımın ardından Atiksoy, Oktay’ı sosyal medyada yeniden takip etmeye başladı.
Aile içindeki huzurun sağlanmasının ardından, manken Tuğçe Aral’ın evli bir oyuncunun tacizine uğradığını açıklaması ve bu kişinin Berk Oktay olduğu yönündeki iddialar manşetlere yansıdı.
Berk Oktay, bu iddialar üzerine avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamada, kendisine yönelik asılsız suçlamalar ve sistematik karalama kampanyasına karşı hukuki süreç başlattığını duyurdu.
Tüm bu gelişmelerin ardından Berk Oktay, iddialar hakkında yeni bir açıklama yaptı. Kendisi hakkında ortaya atılan söylentilerin kasıtlı olduğunu belirten Oktay, sosyal medya hesabından; “Eşim Yıldız Çağrı Atiksoy ile olan birlikteliğimiz, önceki evliliğimin sona ermesinden sonra başlamıştır. Bu süreçte pek çok kişi bunu gözlemledi. Son günlerde, bu durumu çarpıtarak farklı bir şekilde aktaran asılsız ve çirkin iddialar tamamen gerçek dışıdır. Boşanma sürecim 3 yıl sürmüştür ve aldatmaya dayalı hiçbir suçlama bulunmamaktadır. Bu süreçte Yıldız’ın adı geçmemiştir ve geçemezdi. Yıldız ile iki yıllık ilişkimizin ardından, tam düğün arifesinde asılsız haberler ortaya atılmıştır. Bu konuyla ilgili yapılacak haberlere hukuki olarak itiraz edeceğim. Bu tür söylemlere itibar edilmemesi konusunda rica ediyorum” ifadelerini kullandı.
Pınar Deniz ve Kaan Yıldırım, oğulları Fikret Hakan ile birlikte tatil yapmanın keyfini çıkarıyor. Aile, Bodrum’da güzel havanın tadını çıkararak sahilde görüntülendi.
Gün boyunca güneşin keyfini süren çift, zaman zaman soğuk sularda serinlemeyi de ihmal etmedi. Kaan Yıldırım, ara sıra denize girerek serinleyip daha sonra telefon görüşmeleri yaparak anlarını değerlendirdi.
2025 yılının Ocak-Temmuz döneminde Türkiye genelinde konut satışları, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24,2 oranında artış gösterdi ve toplam satış sayısı 834 bin 751’e ulaştı. Bu rakam, 2020 yılında kaydedilen 854 bin 126 adetlik rekorun ardından tüm zamanların en yüksek ikinci değeri olarak kaydedildi.
Temmuz ayı itibarıyla, konut satışları geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 12,4 artarak 142 bin 858 adede ulaştı. Bu dönemde ipotekli konut satışları ise 18 bin 425 adedi buldu, böylece toplam satışlar içerisinde ipotekli konutların oranı yüzde 12,9 oldu.
Yılın ilk yedi ayında ipotekli konut satışları, önceki yıla göre yüzde 93,2 artarak 121 bin 515’e ulaştı. Yüksek faiz oranlarına rağmen, kredili satın alımların neredeyse iki katına çıkması dikkat çekiyor.
2025 yılının Ocak-Temmuz döneminde konut satışları şu şekilde gerçekleşti: İstanbul’da 139 bin 635, Ankara’da 75 bin 93 ve İzmir’de 49 bin 679 konut satışı yapıldı. Satış artış oranları ise İstanbul’da yüzde 16,73, Ankara’da yüzde 9,10 ve İzmir’de yüzde 5,95 olarak belirlendi.
İstanbul, Ankara ve İzmir dışındaki en çok konut satışı gerçekleşen iller şunlardır:
Antalya: 44 bin 813 adet (%5,37)
Mersin: 29 bin 519 adet (%3,54)
Bursa: 28 bin 362 adet (%3,40)
Kocaeli: 20 bin 287 adet (%2,43)
Konya: 19 bin 686 adet (%2,36)
Gaziantep: 22 bin 330 adet (%2,68)
Tekirdağ: 20 bin 599 adet (%2,47)
Balıkesir: 19 bin 63 adet (%2,28)
Adana: 18 bin 870 adet (%2,26)
Kayseri: 18 bin 504 adet (%2,22)
Sektör temsilcileri, yüksek faiz oranlarına rağmen satışların artışını düşen konut fiyatları, yükselen kiralar ve faizlerdeki düşüş beklentilerine bağlıyor. Kiracılıktan mülk sahibi olmaya geçme isteğinin yeniden artış gösterdiği ifade ediliyor.
Uzmanlar, piyasalarda faizlerin düşmesi ve kira artışlarının sürmesi durumunda konut talebinin bir süre daha canlı kalabileceğini öngörüyor. Bu gelişmelerin, özellikle yatırımcıların ilgisini çekmeye devam etmesi bekleniyor.
Güney Koreli girişimci Do Kwon, 12 Ağustos’ta New York federal mahkemesinde, emtia, menkul kıymet ve elektronik dolandırıcılık amacıyla komplo kurmak ve elektronik dolandırıcılık suçlamalarını kabul etti. Mahkemede “Yaptığım yanlıştı” diyerek suçunu itiraf eden Kwon, 2022 yılında yaşanan ve piyasadan 40 milyar doları silen çöküşteki rolünü ilk kez resmi olarak kabul etmiş oldu.
Bu itiraf, New York Güney Bölge Savcılığı ile yapılan bir anlaşmanın parçasıydı. Anlaşma gereği Kwon, tam iş birliği yapması halinde en fazla 12 yıl hapis cezası alabilir.
TerraUSD, diğer sabit coin’lerin aksine reel varlıklarla desteklenmiyor; bunun yerine değerini “kardeş” kripto para birimi Luna ile etkileşen karmaşık bir algoritmayla koruyordu. Sistem, TerraUSD’nin değerini 1 dolara sabit tutmak için Luna’nın arzını artırıp azaltarak çalışıyordu.
Ancak sistemin beklenildiği kadar mükemmel olmadığı, Mayıs 2021’de TerraUSD’nin 1 doların altına düşmesiyle ortaya çıktı. Savcılara göre Kwon, o dönemde algoritmanın otomatik olarak devreye girip dengenin sağlandığını ifade etmişti. Ancak son itirafıyla, bu anlatımın doğru olmadığını ve yatırımcıları kasten yanılttığını belirtti.
TerraUSD’nin fiyatını yapay olarak desteklemek için gizlice anlaşma yaptığı bir ticaret şirketinin milyonlarca dolarlık alım yaptığını gizlemişti. Bu gizli müdahale, sistemin aslında kendi kendine yetmediği gerçeğini gizleyerek sahte bir güven ortamı yaratmış oldu.
Kwon’un cezai itirafından önce, Nisan 2024’te ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) tarafından açılan hukuk davasında federal jüri, Kwon ve şirketi Terraform Labs’ı dolandırıcılıktan suçlu buldu. Bu karar sonrası Kwon’a 80 milyon dolar para cezası verilirken, şirketine 4,55 milyar dolarlık rekor bir ceza kesildi.
2024 sonlarında Karadağ’dan ABD’ye iade edilen Kwon’un ceza duruşması, Federal Yargıç Paul A. Engelmayer tarafından 11 Aralık 2025’te gerçekleştirilecek.
Savcılık, cezasının yarısını çektikten sonra Kwon’un başka bir ülkeye nakil talebine itiraz etmeyeceklerini açıkladı. Ancak Güney Kore’nin de Kwon hakkında devam eden suçlamaları bulunuyor ve bu suçlamaların ABD’deki dava sonuçlandıktan sonra gündeme gelmesi bekleniyor.
Bu süreçte, çöküşten etkilenen binlerce küçük ve kurumsal yatırımcının durumu hala belirsizliğini koruyor.
İflas başvurusunda bulunan Terraform Labs’in tasfiye planı devam ederken, mağdurlara yapılacak geri ödemelerin 184,5 milyon ila 442,2 milyon dolar arasında olacağı öngörülüyor. Ancak bu miktar, kaybedilen 40 milyar dolarlık servetin yanında oldukça küçük bir paya tekabül ediyor.
Yatırımcıların geri alacağı tutarların, gerçekleşirse, kısmi ve gecikmeli olması bekleniyor.
ABD Gümrük ve Sınır Koruma’nın altın külçelerini sınıflandırması, Başkan Donald Trump’ın altına düşük vergi uygulanacağı yönündeki açıklamasının ardından piyasada belirsizlik yarattı.
Uzmanlar, altın fiyatları üzerinde kalıcı bir etki yaratmayacağını ve geçici dalgalanmalara neden olabileceğini belirtiyor. Yaz aylarında ons altının 3.300 ila 3.400 dolar arasında yatay seyrettiği, Ağustos ortasından itibaren yukarı yönlü bir hareket gözlenebileceği ifade ediliyor.
Yatırımcıların yaz boyunca genellikle tatilde olduğu ve fon yöneticilerinin işlem yapma oranlarının düştüğü bu dönemde, altın piyasasının sakin kalmasını sağladığı bildirilmektedir. Eylül ve ekim aylarında ise yatırımcıların portföylerini gözden geçirerek altına yeniden yer vereceği bekleniyor.
Uzmanlar, Başkan Trump’ın zayıf dolar politikası, tarife krizleri ve jeopolitik gerilimlerin altına olan talebi artırdığını belirtiyor. Özellikle ABD’nin Çin ile ticaret anlaşmasının hala belirsizliği, yatırımcıların güvenli liman olarak altını tercih etmesine yol açmakta.
Bankalardan gelen yıl sonu tahminlerinde ons altın fiyatlarının 4.000 dolara kadar yükselebileceği öngörülüyor. Ancak, alym uzmanları, altının ekim sonuna kadar 3.650 ile 3.750 dolar bandında kalabileceğini, 4.000 dolara ulaşmanın ise yılbaşından sonra mümkün olabileceğini aktarıyor.
Türkiye’de ve ABD’de yıl sonuna kadar faiz indirimi beklentileri yatırımcı davranışlarını değiştirebilir. Düşük faiz oranlarının altının cazibesini artırmasıyla birlikte, daha fazla yatırımcının altına yönelmesi bekleniyor.
Uzmanlar, fizi altının bazı durumlarda bankalarda açılan altın hesaplarına göre daha avantajlı olabileceğini vurguladı. Bankalarda işleme göre alınan farkların daha yüksek olduğu, fiziki altın yatırımının daha karlı olabileceği belirtildi.
Altın ve diğer değerli metallerin yıl sonuna kadar yükselmeye devam edeceği öngörülüyor. Eylül ayında faiz indirimi ile desteklenen değerlerin, ons altının 3.500 dolar seviyesine yaklaşmasını sağlayabileceği ifade ediliyor. Ayrıca, 2026 yılına kadar altının yükseliş trendine devam etmesi bekleniyor.
Kuyumcu altın emanet hizmetlerinin riskleri konusunda dikkatli olunması gerektiği, kayıtdışı işlemler nedeniyle dolandırıcılık riskinin bulunduğu belirtiliyor. Altınların ya güvenli bir şekilde saklanması ya da bankalarda kiralık kasalarda tutulması öneriliyor.
Yılbaşında yaklaşık 2.984 lira olan gram altın fiyatları, bugün 4.400 lira civarına yükselerek son 8 ayda %47.5 değer kazandı.