40,4343$% 0.24
47,1614€% 0.49
54,2613£% 0.02
4.344,14%0,72
3.349,56%0,33
10.366,16%-0,04
05 Ağustos 2025 Salı
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, temmuz ayında memur maaş katsayısında yapılan düzenlemeler sayesinde, yaşlı ve engelli aylıkları için yeni ödemelerin hesaplara yatırılmaya başlandığını açıkladı.
Bakanlık tarafından yapılan resmi açıklamaya göre, ağustos ayı için toplamda 8,13 milyar TL’lik bir ödeme gerçekleşti.
Bakanlık verilerine göre, ağustos ayındaki sosyal yardım ödemeleri şu şekildedir:
Toplam ödeme: 8,13 milyar TL olarak belirlenmiştir.
Ödemelerin, hak sahiplerinin banka hesaplarına ya da PTT aracılığıyla ulaştırılacağı ifade edildi.
Bir otomobil düşünün; Almanya’nın mühendislik harikası olarak doğmuş, lüks segmentte yer alan ve “orta sınıf profesyonellere” hitap etmesi beklenen bir model. Ancak yıllar sonra bu araç, bambaşka bir kıtada, tozlu yolların, düğün alaylarının, müzik kliplerinin ve hayallerin simgesi haline geliyor. Evet, Mercedes-Benz 190E, Afrika’da yalnızca bir otomobil değil; bir statü, bir stil ve bir yaşam biçimi haline geliyor.
Mercedes 190E, 1982 yılında piyasaya sürüldü. Kompakt boyutlarına rağmen sağlamlığı, dayanıklılığı ve konforuyla dikkat çekti. Avrupa yollarında adeta bir mühendislik gösterisiydi. Ancak zamanla ikinci el pazarı büyüdükçe, bu araç Afrika’ya doğru yavaş ama emin adımlarla göç etmeye başladı.
Gana, Nijerya, Senegal ve hatta Sudan… Mercedes 190E kısa sürede Afrika’nın birçok ülkesinde “ölümsüz araba” olarak ün kazandı. Çünkü bu araç, zorlu iklim koşullarına, bozuk yollara, aşırı yüke ve hatta yıllar süren kullanıma rağmen çalışmaya devam ediyordu. Kısacası: araba değil, bir efsaneydi.
Afrika’da bir Mercedes 190 sahibi olmak, sadece bir ulaşım aracına sahip olmak anlamına gelmiyor. Bu araba; “başardım” demenin sessiz ama güçlü bir yolu. Yıllarca Almanya, Fransa, Belçika gibi ülkelerde kullanılmış olan 190’lar, Afrika’ya geldiğinde adeta ikinci bir hayata kavuşuyor. Çoğu zaman gençlerin ilk büyük yatırımı olurken, bazıları da aile yadigarı haline geliyor.
Ayrıca 190E, kültürel alanda da kök saldı. Afrobeat kliplerinde, rap videolarında, düğün kortejlerinde, hatta politikacıların gösteri sürüşlerinde… Her yerde o: mat siyaha boyanmış, jantları parlayan, bazen altın renkli aksesuarlarla süslenmiş bir Mercedes 190.
Mercedes 190E, sadece bir ulaşım aracı değil; aynı zamanda kişisel ifade aracı. Araç sahipleri, onu kendine özgü renklerle kaplıyor, etnik desenlerle süslüyor ve devasa ses sistemleriyle donatıyor. Arabaya yapılan her dokunuş, sahibinin kimliği, ruhu ve hikayesiyle ilgili bir şeyler anlatıyor.
Bazı bölgelerde, özellikle Batı Afrika’da bu araçlar festival arabası gibi hazırlanıyor. Krom aksamlar, renkli farlar, neon ışıklar… 190E artık neredeyse bir sanat eseri gibi dolaşıyor sokaklarda.
Bugün Afrika’nın birçok ülkesinde gençler hâlâ 190E hayali kuruyor. Çünkü o araba, kıtanın mücadeleci ruhunu, adaptasyon becerisini ve hayal kurma cesaretini simgeliyor. 190E’nin motor sesi, bir çağrıyı yankılıyor adeta: “Her zorluğa rağmen yol al.”
İstanbul Planlama Ajansı (İPA), Temmuz 2025 dönemine ait yaşam maliyeti verilerini açıkladı. Verilere göre, İstanbul’da yaşamanın maliyeti geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 45,15 oranında artarak dört kişilik bir ailenin ortalama 96 bin 599 TL’lik bir bütçe ayırmasına neden oldu.
Rapor , İstanbul’daki yaşam maliyetinin bir önceki aya göre yüzde 3,35 oranında arttığını gösteriyor. Haziran ayına göre temmuzda yaşam giderleri 3 bin 134 TL artış gösterdi.
İPA’nın yayınladığı veriler, İstanbul’da hane halkı bütçelerinin artan fiyatlar karşısında giderek daha fazla zorlandığını gözler önüne seriyor. Özellikle kira, gıda, ulaşım ve enerji kalemlerinde yaşanan fiyat artışları, İstanbul’da yaşamı her geçen ay daha da pahalı hale getiriyor.
İstanbul’daki yaşam maliyetinin yıllık artışı, yani Temmuz 2024’e göre, yüzde 45,15 seviyesinde gerçekleşti.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecine dair önemli açıklamalarda bulundu.
Yalçın, “11 hizmet koluna yönelik ön müzakereler tamamlandı ve tam müzakereye geçmek üzereyiz. Mevzuat gereği sürecin 19 Ağustos’ta sonlanması gerekiyor. Yani müzakerelere henüz başlanmadı fakat sonuna 12 gün kaldı” şeklinde konuştu.
Yalçın’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şunlardır:
* Takvim sıkışık; görüşmeler bu nedenle aksatılmadan sürdürülmelidir.
* İlk oturumdan bu yana neredeyse 10 gün geçti ve müzakerelerin bitmesine 12 gün kaldı.
* Kamu işvereninin müzakereye mutlaka bir teklifle gelmesi gerekiyor; 12’sini beklememeli.
* İlan edilen takvime göre 12’si teklif günü, bu tarihe kadar beklenmemeli; 6 Ağustos’ta bir teklif sunulmalı.
* Enflasyondan kaynaklı olarak gelir kayıplarımız var ve alım gücümüz son dönemlerin en düşük seviyesine geriledi.
* Orta vadeli planlara değil, piyasa gerçeklerine dayanarak hareket edilmeli. Merkez Bankası’nın enflasyon hedefleri asla tutmadı.
Memur-Sen Konfederasyonu, 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecine ilişkin taleplerini kamuoyuyla paylaştı.
Böylece, yaklaşık 4 milyon kamu çalışanı ve 2 milyondan fazla emekliyi ilgilendiren süreçte 2026 ve 2027 yıllarına yönelik maaş artışı ve sosyal hak talepleri netleşti.
Memur-Sen, 2026 yılı için 10 bin lira taban aylığa zam yapılmasını, yüzde 10 refah payı verilmesini ve ilk 6 ay için yüzde 25 oranında zam talep etti. İkinci 6 ay için ise yüzde 20 zam beklentisi mevcut.
2027 yılı için 7 bin 500 lira taban aylığa zam yapılması ve ilk 6 ayda yüzde 20, ikinci 6 ayda yüzde 15 zam talep edilmektedir.
Bu taleplerle birlikte, 2026 için yüzde 88, 2027 için ise yüzde 47 oranında bir zam isteği ortaya konulmuş oldu.
İsrail’in Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun, orduya Gazze Şeridi’nin tamamını işgal etme yönünde hazırlık yapmasını istediği bildirildi. Planın, hâlâ esirlerin tutulduğu alanları da kapsayacağı ifade ediliyor.
İsrail medyasında yer alan haberlere göre Netanyahu, Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir’e “Bu plana karşı çıkıyorsanız istifa edin” mesajını iletti. Netanyahu’nun kısa süre içinde üst düzey yetkililerle bir araya gelerek Gazze’deki yeni stratejileri ve esirlerin durumunu görüşeceği belirtiliyor.
Öte yandan, Hamas’dan yapılan açıklamada, İsrail’in tehditlerinin ciddiye alınmadığı belirtildi. Hamas, “Bu tür tehditler kararlarımızı etkilemez” ifadelerini kullandı. Bir İsrailli yetkili ise, “Hamas esirleri teslim olmadan bırakmayacak, biz de teslim olmayacağız. Eğer şimdi harekete geçmezsek esirler açlıktan ölecek ve Gazze Hamas’ın yönetiminde kalmaya devam edecek” şeklinde konuştu.
Netanyahu’nun kapalı toplantılarda “Gazze’nin işgali” ifadesini kullandığı ve eğer plan yürürlüğe girerse, İsrail ordusunun şu an kontrolünde olan bölgeyi tamamen ele geçireceği kaydedildi. Ancak, bazı askeri kaynaklar bu plana karşı çıkmakta, Hamas’ın altyapısının tamamen yok edilmesinin uzun zaman alacağını vurgulamaktadır.
Diğer taraftan, Hamas ile İsrail arasında süregelen ateşkes müzakereleri tüm çabalara rağmen sonuçsuz kalmış durumda. Hamas, yeniden müzakere sağlanabilmesi için yüzlerce yardım tırının Gazze’ye girişine izin verilmesini talep ediyor. Ancak uluslararası yardım kuruluşları, gönderilen yardımların Hamas’a ulaşmadan bölgeye ulaştırılması için çaba sarf ediyor.
Geçtiğimiz hafta, Hamas, Gazze’deki açlık krizini sergilemek amacıyla zayıf düşmüş esirlerin görüntülerini yayımladı. Kızılhaç, bu esirlere doğrudan yardım gönderme kararı aldı fakat Hamas, yardımların ancak İsrail’in geçiş koridorlarını tamamen açması ve hava saldırılarını durdurması halinde kabul edileceğini açıkladı.
Birleşmiş Milletler, Temmuz ayında yaptığı duyuruda Gazze’deki nüfusun yarısından fazlasının açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu bildirmişti.