Beşiktaş’tan Caci’ye 6 milyon Euro!
Beşiktaş, sağ bek pozisyonu için önemli bir transfer hedefi belirledi.
Siyah-beyazlı kulüp, Almanya’nın Mainz takımında oynayan Anthony Caci ile ilgileniyor. Beşiktaş’ın 28 yaşındaki Fransız futbolcu için 6 milyon Euro’luk bir teklif yaptığı ifade ediliyor.
Fransa’nın Strasbourg altyapısında yetişen Caci, burada 4 yıl boyunca A takımda mücadele etti. 2022 yılından bu yana Mainz formasını giyen oyuncu, 102 maçta 5 gol atarken, 13 asist yapma başarısı gösterdi.
Vicdanla cüzdan arasına sıkışacaklar
Altı milyonu aşkın memur ve emeklinin geleceğini etkileyecek Kamu Görevlileri Hakem Kurulu önemli bir sınav ile karşı karşıya. Kurul, iktidar tarafından atanan üyeleriyle Sayıştay Başkanı, bakan yardımcıları, başkanlar ve üniversite hocalarından oluşuyor. Alacakları zam oranı, üyelerin maaşlarına doğrudan yansıyacak. Eğer kurul üyeleri, iktidarın belirlediği %11+4’lük zammı kabul ederse, mevcut koltuklarını koruyacaklar. Ancak memurların talebine yanıt verirlerse, maaşlar çok yükselebilir ama bu durum kendi kariyerlerini tehlikeye atabilir. Aradaki fark oldukça yüksek olduğu için üyeler ikilemde kalacaklar.
BAŞKANIN OYU ÇİFT
11 kişiden oluşan Hakem Heyeti’nin 7 üyesi iktidar tarafından, 4 üyesi sendikalar tarafından seçiliyor ve başkanın oyu iki katına çıkıyor. Bu nedenle, kurulun iktidarın istemediği bir zam oranı belirlemesi pek mümkün görünmüyor. Uzlaşmazlıkla sonuçlanan müzakerelere Memur-Sen, 2026 ve 2027 yılları için toplamda %88+46 zam talebiyle katılmışken, iktidar %11+7 (2026) ve %4+4 (2027) teklifinde bulunmuştu. Bu uzlaşı sağlanamayınca karar, hakem heyetine devredildi.
Eğer kurul, iktidarın zam oranını kabul edip açıklama yaparsa, 3 bakan yardımcısının bugün 229 bin 676 lira olan maaşı, enflasyon farkı hariç, Ocak 2026’da 254 bin 940 liraya, Temmuz 2026’da 272 bin 786 liraya yükselebilir. 2027 Temmuz ayındaki maaşları ise 295 bin 46 lira olacaktır. Öte yandan, eğer kurul, Memur-Sen’in talebini uygun görüp %88+46 zam kararı verirse, bakan yardımcılarının maaşları Temmuz 2026’da 431 bin 791 lira, Temmuz 2027’de ise 630 bin 415 lira seviyesine yükselebilir.
Koltuk mu, zam mı?
Kurul, sabit gelirli memur ve emeklilerin durumunu göz önünde bulundurarak Memur-Sen’in zam talebini kabul ederse, en düşük devlet memurunun maaşı, 2026 Temmuz’da enflasyon farkları ve 1.000 liralık seyyanen zam hariç, 47 bin 522 liradan 89 bin 341 liraya, 2027 Temmuz’unda ise 130 bin 438 liraya yükselebilir. En düşük emekli memurun maaşı da 22 bin 617 liradan başlayarak, gelecek yıl 42 bin 520 lira, 2027 Temmuz’unda ise 62 bin 79 lira olacak. Bu artış, hem bakan yardımcıları hem de sabit gelirli memurları rahatlatacak, fakat üyelerin bu zammı onaylaması durumunda büyük ihtimalle koltuklarını kaybetme riskiyle karşılaşacaklar.
TÜİK'in rakamları pazara uğramıyor
Resmi enflasyon verileri, semt pazarlarına ve marketlere yansımıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerinden, kurumun merkezine yalnızca 4 kilometre uzaklıkta bulunan Cebeci Semt Pazarı’nda herhangi bir değişiklik gözlemlenemiyor. Fiyatların yükselmesi nedeniyle pazardan elleri boş dönenlerin sayısı her geçen gün artış gösteriyor. Esnaf, satış yapamamaktan, vatandaş ise yüksek fiyatlardan şikayetçi. Kilogramla alışveriş yapmayı unutan alıcılar, gramla alışveriş yapmak zorunda kalıyor ve “TÜİK yetkilileri buraya gelsin, gerçek hayatı görsün, pembe tablolar yerine gerçek enflasyonu açıklasın.” diyerek tepki gösteriyor.
Kredi kartıyla alışveriş yapanların sayısı gittikçe artıyor. Ay sonunu getiremeyenler, bir dal maydanozu bile kredi kartıyla almak zorunda kalıyor. Pazarda çubuk fasulyesinin kilogram fiyatı 100 lirayı buluyor; vatandaşlar kabak ve patlıcan gibi sebzeleri dahi tane ile almak zorunda kalıyor. Yaz sezonunda meyve fiyatlarının düşmesi bekleniyordu ama tezgahlarda 100-120 liradan ucuz meyve bulmak mümkün olmadı. Ankara Cebeci Semt Pazarı’nda tek bir şeftali 37 liraya satılıyor. İthal muzun kilogramı ise 200 liraya yaklaşmış durumda. Armudun kilogram fiyatı 100 lira, nektarinin fiyatı 120-150 lira, elmanın ise 100 lira.
Düşen alım gücü ve durdurulamayan mutfak enflasyonu nedeniyle, dar gelirli vatandaşlar, şeftali, elma ve üzüm gibi meyvelerin 300-500 gramını almakla yetiniyor. Kirazın kilogram fiyatı ise 400 liraya kadar çıkmış durumda.
Pazarcılar, “Artık kiraz getirmiyoruz, bu fiyatlarla kimse alamadı; elimizde kaldı.” derken, vatandaşlar da “Kirazın tadını unuttuk.” diyerek yüksek gıda fiyatlarını özetliyor.
‘Yakında kuru ekmek ve soğana talim edeceğiz’
Satışların geldiği noktadan esnaf şikayetçi. Bir pazarcı “Meyveyi, sebzeyi 250-300 gram alan var. Çiftçiyi bitirdiler, üretim azalıyor, fiyatlar artıyor. Yakında kuru ekmek ve soğana talim edeceğiz.” diyor.
Bir diğer esnaf ise “Eskiden ürünümüzü 1 lira kârla satarken yine kazanırdık. Dar gelirli de poşetini doldurabiliyordu. Şimdi pazara adım atamıyorlar.” şeklinde konuştu.
Bir başka pazarcı, “Etiketleri gören geri gidiyor. Pos cihazı koyduk; kredi kartı ile 10 liralık yeşillik alan var, peşin parası olan yok.” dedi. Esnaf Enis Geçgel de “Her şey 300-500 gram alınıyor. Günde 50 kilogram şeftali satıyorksak, şimdi bu hayal oldu.” diyerek durumu özetledi.
Gıda enflasyonunun geldiği nokta, sebze fiyatlarını da etkiliyor. Yerli çubuk fasulyesinin kilogram fiyatı 100 lira, bamya ise 200 liraya satılıyor. Kredi kartı ile alışveriş yapanların sayısı arttı.
Şeftalinin kilogram fiyatı pazarda 120-150 liradan satılmakta. Bir kilogramda en fazla 4 adet şeftali bulunuyor; bu nedenle tek bir adet şeftalinin fiyatı 37 lira civarında. Vatandaş şeftaliyi de gramla satın alıyor.
Ankara Cebeci Semt Pazarı’nın en pahalı meyveleri arasında incir de bulunuyor. İncirin kilogramı 200 lira, bazı tezgahlarda ise 300 liraya kadar çıkıyor. Yarım kiloda 5 adet incir var.
SP lideri Arıkan: ‘Türkiye Yüzyılı’, iki yılda ‘Çeteler Yüzyılına’ dönüştü
Batman’da gerçekleştirilen 8. Olağan İl Kongresi’nde konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, TBMM’de kurulan ‘Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ ile ilgili olarak partisinin duruşunu şu ifadelerle izah etti: Saadet Partisi, akan kanı durdurmanın yanı sıra, hak ve özgürlükler üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasına katkıda bulunacak adımlara her zamankinden daha fazla destek vermektedir. Bu süreçte iktidarın tanımladığı ‘Terörsüz Türkiye’ ifadesinin belirsizliğine dikkat çeken Arıkan, ihtiyaç duyulanın ‘Yaşanabilir bir Türkiye’ olduğunu vurguladı. ‘Yaşanabilir bir Türkiye’ terör, kayyım uygulamaları ve şiddet içermeyen bir yapı olacaktır.
Yaşanabilir bir Türkiye’de ne Diyarbakır Anneleri ne de Cumartesi Anneleri ağlayacak; faili meçhul cinayetler yaşanmayacak ve işkenceler gerçekleşmeyecektir. Acıların yaşanmadığı bir ortamda beyaz toroslar ve siyah transporterlar da olmayacaktır. Partisi, örgütün silah bırakmasını ve faaliyetlerini sonlandırmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirmektedir.
“MUHALEFETE DEĞİL, HALKA CEZA VERİYORLAR”
İktidarın ‘kayyum siyaseti’ni eleştiren Arıkan, “Batmanlı halk, kayyum siyasetinin olumsuz etkilerini derinden hissediyor. Siz, ‘teröre karşı çözüm üretiyoruz’ derken, muhalefete karşı yargı mücadelesi başlatırsanız başarılı olamazsınız. Bir yandan silahları yakarken diğer yandan halk oyları ile seçilmiş belediye başkanlarını görevden alırsanız bu tutumdan bir sonuç alamazsınız. Bu şekilde muhalefeti değil, halkı cezalandırıyorsunuz” açıklamasında bulundu.
“İKİ YILDA ÇETELER YÜZYILINA DÖNÜŞTÜ”
Arıkan, Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin Belediye Başkanının AK Parti’ye geçişinin hemen ardından 860 milyon TL’lik finansman aldığını belirterek, “Cezalandırılan CHP miydi, yoksa hizmet alamayan Aydın halkı mıydı?” diye sordu. İktidarın duyurduğu ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonuna yönelik eleştirilerini sıralayan Arıkan, yaşanan olayları hatırlatarak, “İki yıl geçtikten sonra etrafımıza bir bakalım; yaşadıklarımızdan çıkardığımız sonuçlar var. Yenidoğan çeteleri, sahte diploma çeteleri ve adliyelerde parayla iş gören çetelerle karşı karşıya kaldık. ‘Türkiye Yüzyılı’ iki yılda ‘Çeteler Yüzyılı’na dönüşmüştür. Cezasızlık durumu her geçen gün artıyor; suç geçmişi olan şahıslar sokaklarda serbestçe dolaşırken, masum insanların tutuklandığını görmekteyiz.”
Markus Gisdol: ‘Galatasaray seviyesinde değiliz!’
Gisdol, müsabakanın ardından gerçekleştirilen basın toplantısında 4-0’lık sonucun ağır gelebileceğini, ancak Galatasaray’ın maçtaki üstünlüğünü kabul ettiğini belirtti.
Üst düzey takımlara karşı her an dikkatli olunması gerektiğinin altını çizen Gisdol, “İlk golü yemeden önce önemli bir gol fırsatı elde etmiştik. Galatasaray gibi yüksek seviyedeki takımlar, konsantrasyon eksikliği yaşandığında tek bir fırsatı değerlendirebilir.” ifadelerini kullandı.
Maçın ikinci yarısına da hızlı bir golle başladıklarını kaydeden Gisdol, buna rağmen maçı çevirmek için fırsatlar yakaladıklarını dile getirdi ve şunları ekledi:
“İkinci yarıda geri dönmeye çalıştık, mücadele ettik fakat yine de yüksek seviyede bir takıma karşı konsantrasyon eksikliği yaşadık ve ikinci yarının başlamasının üzerinden bir dakika geçmeden golü yedik. Ardından 2-1’i yakalamak için şanslarımız oldu ama ne yazık ki istediğimiz golü bulamadık. Gerçekleri kabullenmemiz gerekiyor; biz Galatasaray’ın seviyesinde değiliz. Elbette bu mağlubiyetten dersler çıkaracağız ve takımımızı geliştirmek için daha fazla zamanımız olduğunu düşünüyorum.”
13:11
News
