Mesai Dışı IBAN Transferlerinde Risk: EFT mi FAST mı?

Bankacılık işlemlerinde son dönemde artan şikayetler, mesai saatleri dışında IBAN üzerinden yapılan para transferlerinin sorunlara yol açabildiğini gösteriyor. Özellikle acil ödeme gereken durumlarda yöntem seçimi yanlış yapıldığında transferin ertesi güne devredilmesi veya dolandırıcılık riski ortaya çıkabiliyor.

EFT ile FAST arasındaki farklar

FAST sistemi, banka ve hesaplar arası anlık para gönderimini 7/24 sağlayan bir altyapıdır. Buna karşılık EFT işlemleri bankaların çalışma saatleriyle sınırlıdır ve mesai dışında yapılan EFT talepleri genellikle sonraki iş gününde işleme alınır. Bu temel fark, para transferindeki gecikmelerin ana nedenidir.

Mesai dışı transferlerin getirdiği riskler

Mesai dışında yapılan transferlerde karşılaşılan başlıca sorunlar şunlardır:

• İşlemin anında alıcıya ulaşmaması nedeniyle ticari ve bireysel mağduriyetler
• İşlem gecikmesi nedeniyle sözleşme ve ödeme yükümlülüklerinin aksaması
• Saat sınırlaması göz ardı edildiğinde dolandırıcılık ve hatalı gönderim riskinin artması

İşlem yapmadan önce dikkat edilmesi gerekenler

Mağduriyet yaşamamak için uygulamada işlem yapmadan önce şu adımları izleyin:

• Transferin aciliyetine göre FAST veya EFT seçeneğini belirleyin; acil ödemelerde FAST tercih edin.
• Bankanızın mobil uygulamasında hangi yöntemin seçili olduğunu kontrol edin; bazı bankalar seçenekleri açıkça ayırır.
• Gönderilen IBAN ve alıcı bilgilerini iki kez doğrulayın; hatalı IBAN geri dönüşü olmayan kayıplara neden olabilir.
• Mesai saatleri dışında transfer gerekiyorsa alıcıyla önceden mutabakata vararak alternatif yöntemler değerlendirin.
• Tanımadığınız veya şüpheli talepler için ek doğrulama yapın; şüpheli isteklerde işlemi durdurun.

Sonuç

Acil ödemelerde ve mesai dışı işlemlerde doğru yöntemi seçmek, hem zaman hem de güvenlik açısından önem taşır. FAST ile EFT arasındaki farkı bilmek ve bankacılık uygulamalarında seçili yöntemi kontrol etmek, olası gecikme ve dolandırıcılık risklerini azaltır.

Nisan’daki zirai don tarım üretimini vurdu: Meyve ve kuruyemiş fiyatlarında sert yükseliş

Nisan ayında yaşanan yoğun zirai don, meyve ve kuruyemiş üretiminde ciddi kayıplara yol açtı. Yaz mevsiminin en çok tüketilen ürünleri tezgâhlarda ya çok kısıtlı miktarda yer aldı ya da fiyat artışları nedeniyle tüketicinin erişimini zorlaştırdı.

Kayısı fiyatlarında ani yükseliş

Donun en ağır vurduğu ürünlerin başında kayısı geliyor. Özellikle Malatya kayısısında arz daralması sonucu taze kayısı neredeyse pazarlarda bulunmazken, kuru kayısı fiyatlarında dikkat çeken artışlar görülüyor. İstanbul’da kuru kayısının kilosu bazı yerlerde 1.500 TL’ye ulaşırken, tanesi 24 TL civarında satışa sunuluyor. Geçen sezon 600–700 TL bandında olan fiyatların bu yıl neredeyse iki katına çıktığı, Malatya’da ise kuru kayısı fiyatlarının 600–900 TL aralığında seyrettiği bildiriliyor (bir önceki yıl 300–350 TL seviyeleri hatırlanıyor).

Kiraz arzı daraldı, fiyatlar yükseldi

Yazın sevilen meyvelerinden kiraz da bu yıl piyasada çok az görüldü. Market ve manav raflarında sınırlı miktarda bulunan kirazın kilosu bazı dönemlerde 700 TL’ye kadar çıktı. Bu durum, hane halklarının yaz döneminde taze meyve tüketimini azaltmasına yol açtı.

Kuruyemiş piyasasında geniş etkiler

Zirai dona bağlı üretim kayıpları yalnızca taze meyveleri değil kuruyemiş sektörünü de etkiledi. Fıstık, fındık ve üzüm gibi ürünlerde arz daralması ve buna bağlı fiyat artışı gözleniyor. Pazarcı ve esnaf söz konusu sezon kayıplarının piyasaya yansıdığını belirtiyor.

Tüketiciye yansımalar ve beklentiler

Arzın azalması ve maliyetlerdeki artış, tüketicilerin meyve ve kuruyemiş tüketiminde kısıntıya gitmesine neden oluyor. Önümüzdeki aylarda hava koşullarına bağlı üretim toparlanmazsa fiyatların yüksek seyretmesi ve alternatif ürünlere yönelim devam edebilir. Uzun vadede üretimi destekleyici önlemler ve iklim risklerine karşı alınacak tedbirler, fiyat istikrarı açısından belirleyici olacak.

HBS Anketi: CHP Önde, AKP 6,1 Puana Geride Kaldı

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlayan süreç, muhalefet partilerinden erken seçim çağrılarını gündemde tutuyor. CHP lideri Özgür Özel, erken seçim için 2 Kasım tarihine işaret etti.

Bu gelişmelerin ardından araştırma şirketleri sahada gerçekleştirdikleri anket sonuçlarını paylaşmaya devam ediyor. HBS Araştırma’nın 32 ilde, 3 bin 200 seçmenle yüz yüze yapılan son çalışması, partilerin güncel oy dağılımına ilişkin çarpıcı veriler ortaya koydu.

Anketin öne çıkan sonuçları

HBS Araştırma’nın saha çalışmasına göre partilerin oy oranları şu şekilde ölçüldü:

• CHP: %33,9
• AKP: %27,8
• DEM Parti: %8,1
• MHP: %7,0
• İYİ Parti: %5,8
• Zafer Partisi: %5,0
• Yeniden Refah Partisi: %4,3
• TİP: %1,7
• Anahtar Parti: %1,6
• Diğer: %4,8

Ankette CHP, %33,9 ile birinci sırada yer alırken AKP %27,8 ile ikinci sırada kaldı. Çalışma, iki büyük partinin arasındaki farkın 6,1 puan olduğunu gösterdi.

Seçmen eğilimleri ve olası erken seçim tarihine ilişkin tartışmalar devam ederken, farklı araştırma sonuçlarının önümüzdeki dönemde siyasi tartışmaları şekillendirebileceği değerlendiriliyor.

CHP’li 10 belediye yöneticisinin duruşmasında tutukluluk kararı sürdü

“Kent uzlaşısı” iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan 10 CHP’li belediye yöneticisi, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde ikinci kez hakim karşısına çıktı. Şüpheliler hakkında “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor; sanıklar 13 Şubat’tan bu yana tutuklu bulunuyor.

Duruşmayı çok sayıda avukat, aile yakınları ile Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, görevden uzaklaştırılan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve DEM Parti yetkilileri ve milletvekilleri izledi. Mahkeme salonunun kapasitesinin yetersiz olması nedeniyle bazı yakınlar ve basın mensupları içeri alınmadı; duruşma öncesinde geniş güvenlik önlemleri uygulandı.

Savcılık, daha önce sunduğu mütalaayı yineleyerek tutuklulukların devamını talep etti. Sanıklar suçlamaları reddederken tahliyelerini istedi; söz alan müdafiiler de müvekkillerinin savunmasını yaptı.

Avukatların ve savunmanın değerlendirmeleri

İnsan Hakları Derneği Eşbaşkanı avukat Eren Keskin, savunmasında, silah kullanımıyla ilgisi olmayan kişilere yönelik bu tür iddiaların örgütlenme özgürlüğü üzerinde olumsuz etkisi olacağını belirtti ve Anayasa Mahkemesi kararlarına dikkat çekti. Savunma avukatlarından Sinan Zincir ise sürecin barışa yönelik güveni yeniden tesis etmek açısından kritik olduğunu, mahkemeden tutuklulukların sonlandırılması gerektiğini vurguladı.

Avukatların taleplerinin ardından mahkeme, Beyoğlu Belediye Başkan Danışmanı İkbal Polat’ın tahliyesine karar verdi; diğer dokuz sanığın tutukluluk hallerinin devamına hükmedildi. Duruşma 27 Kasım tarihine ertelendi. Mahkeme heyeti ayrıca bir sonraki duruşma için dijital materyallerin sanıklara ilişkin bölümlerinin dosyaya sunulmasını istedi.

Adliye önünde açıklamalar

Duruşma öncesinde adliye önünde konuşan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İstanbul’un farklı kökenlerden milyonlarca insanı barındıran bir metropol olduğunu hatırlatarak; yerel yönetimlerde bazı kesimlerin sesinin kesilmesine yönelik uygulamaların son bulması gerektiğini söyledi. DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki ise yürütülen işlemleri Kürt karşıtlığı ve halk iradesinin yok sayılması olarak nitelendirdi.

Mahkeme kararı ve ertelenen duruşma tarihi, ilerleyen süreçteki gelişmeler açısından takip edilecek önemli bir adım olarak kayda geçti.