40,4343$% 0.24
47,1614€% 0.49
54,2613£% 0.02
4.344,14%0,72
3.349,56%0,33
10.366,16%-0,04
07 Ağustos 2025 Perşembe
Niğde’de sosyal medya üzerinden halkta korku ve panik yaratan bir kişi, jandarma ekipleri tarafından yakalanarak tutuklandı. Valilik, dijital suçlarla mücadelenin 7/24 sürdüğünü aktardı.
Niğde’de sosyal medyada paylaştığı videolarla insanları korkutmaya çalışan şahıs, Niğde İl Jandarma Komutanlığı ekiplerinin çalışmaları sonucunda yakalandı.
Halk arasında korku yaydığı belirlenen şüpheliye yönelik Siber Suçlarla Mücadele ve İstihbarat birimleri devreye girdi. Videoda, “Sizi benden koruyacak bir güvenlik unsuru yok. Polis, yargı, savcı, hakim hep bir kenarda. Bu sesi evinizde duyarsanız, Allah diye feryat edeceksiniz. Her yer karanlık olacak.” ifadelerini kullandı.
Koordineli çalışmalar sonucunda kimliği belirlenen şahıs, jandarma ekipleri tarafından gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen şüpheli, mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Niğde Valiliği, dijital ortamda işlenen suçların ciddiyetle ele alındığını belirtti ve kamu düzenine yönelik tehditlere kesinlikle tolerans gösterilmeyeceğini vurguladı. Ayrıca, vatandaşların huzurunu sağlamak ve dijital güvenliği temin etmek için güvenlik birimlerinin sanal ortamda 7/24 görevde olduğu hatırlatıldı.
Balıkesir’in Marmara Adası açıklarında parçalanmış olarak keşfedilen teknedeki iş insanı Halit Yukay’ın arama çalışmaları 3. güne girdi.
Arama çalışmaları devam ederken, Yukay’ın teknesine ağır tonajlı bir tankerin çarpmış olabileceği konusu gündeme geldi. Denizciler, tekneden elde edilen parçaların tanker trafiğine açık bir alandan bulunduğunu belirterek, yatın parçalanmasının sadece ağır tonajlı bir tankerin çarpmasıyla mümkün olabileceğini savundu.
Bu iddiaların ardından, yürütülen soruşturma kapsamında bir kuru yük gemisi kaptanı olan C.T., ‘taksirle ölüme neden olma’ suçlamasıyla Yalova’da gözaltına alındı. C.T.’nin, kaza alanından geçen yük gemisinin kaptanı olduğu öğrenildi.
43 yaşındaki Halit Yukay’ı bulmak için denizden ve havadan yürütülen arama çalışmaları devam ediyor. Özellikle Kapıdağ Yarımadası’ndaki belirli bölgelerde ve Manastır Koyu’nda arama faaliyetleri yoğunlaştırıldı. Gece geç saatlere kadar süren çalışmalarda Yukay’a ait herhangi bir izle karşılaşılmadı.
Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, arama çalışmalarına dair yaptığı açıklamada, “4 Ağustos 2025’te Marmara Adası açıklarında meydana gelen tekne kazasında kaybolan Halit Yukay’ın aranması için Sahil Güvenlik’e ait 1 uçak, 1 helikopter, 2 dalış timi ve 6 yüzer gemi görevde” ifadelerini kullandı.
Balıkesir Valiliği’nin sosyal medya hesaplarından arama çalışmalarına dair paylaşılan görüntülerde, Sahil Güvenlik ekiplerinin su altındaki arama faaliyetleri yer aldı. Dalgıçların Marmara Adası çevresinde üç farklı dalış gerçekleştirdiği belirtildi.
Bölgedeki balıkçılar da, arama faaliyetlerine destek vermek amacıyla kıyılardaki kayalıklarda arama yapıyor.
Ayrıca, Halit Yukay’ın teknesiyle Yalova’dan çıkış yaptığı anlara dair güvenlik kamera görüntüleri de gün yüzüne çıktı. Görüntülerde Yukay’ın limandan ayrılması anları yer aldı.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Türkiye’de terörle mücadelede yeni bir toplumsal bilinç oluşturmak ve dayanışma sürecini başlatmak için “Terörsüz Türkiye İçin Milli Birlik ve Dayanışma Buluşmaları” etkinlikleri düzenleyeceğini duyurdu. Bu etkinlikler, Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin liderliğinde “Asırlık Birlik, Sonsuz Kardeşlik” temasıyla gerçekleştirilecek.
MHP’nin resmi web sitesi üzerinden yapılan açıklamada, etkinliklerin “9 bölge, 81 il” kavramı çerçevesinde düzenleneceği belirtildi. Bu ifadenin sosyal medyada ilgi çekmesi, kamuoyunda çeşitli yorumlar ve tartışmalar yarattı.
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, “9 bölge” ifadesiyle ilgili detaylı bir açıklama yaparak, bu sayının Türk tarihi ve partinin yapısındaki sembolik önemini vurguladı. Büyükataman, Türk mitolojisinde bazı sayıların kutsal özellik taşıdığını belirterek, “Dokuz sayısı da bunlardan biridir. MHP için docuz sayısı çok anlamlıdır. Kurucu liderimiz Alparslan Türkeş’in tanımladığı milli doktrin 9 Işık’tır. Sayın Bahçeli, bu ilkeler doğrultusunda mücadelesini sürdürmektedir.” ifadelerine yer verdi.
Büyükataman, geçmişte partinin pek çok bölge toplantısını “9 bölge” sistemine göre düzenlediğini hatırlattı. Sosyal medyada bazı çevrelerin “bölgesel ayrıştırma” suçlamalarıyla yönelttiği eleştirileri reddeden Büyükataman, “Dokuz sayısı üzerinden partimizin hedef gösterilmesi ahlaksız bir karalama kampanyasıdır. Emperyalizmin bir aracı haline gelen sosyal medya yazarlarının iddiaları ruh hastalığıdır. Bu kişilerin yazıları cehalet ve hainlikle doludur.” şeklinde konuştu.
MHP lideri Devlet Bahçeli, Ekim 2024’te “Terörsüz Türkiye” süreci için yeni bir siyasi ve toplumsal seferberlik çağrısında bulundu. PKK’nın silah bırakmasıyla ilgili atılan adımlar ve devlet-millet bütünlüğü çerçevesindeki çağrılar, MHP’nin bu yeni girişimiyle sahaya taşınacak. Türkiye’nin çeşitli illerinde görülen “9 bölge, 81 il” sloganı, partinin milli birlik amacını sahaya yansıtma çabasının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
9 Işık Doktrini, 1965 yılında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin (CKMP) ardından 1969 yılından itibaren Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) programının temelini oluşturur. Türkeş, bu tezini başta kapitalizm, liberalizm ve komünizm olmak üzere yabancı doktrinlere karşı, bağımsız Türk devletini korumak için millî bir görüş etrafında birleşme amacıyla ortaya koymuştur.
Olgun Kızıltepe – Haberler.com – Politika
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze Şeridi’ni ilhak etmeyeceklerini ve Hamas’ın yok edilmesi hedefiyle saldırıların sürdüğünü ifade etti. Netanyahu, saldırıların son bulması için Hamas’ın silah bırakmasını ve esirlerin serbest bırakılmasını şart koştu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze Şeridi’ni “ilhak etmeyeceklerini” vurguladı. Yerel medya kaynaklarına göre, Netanyahu, Batı Kudüs’teki Başbakanlık Ofisi’nde Hindistanlı gazetecilerle bir araya geldi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Netanyahu, Gazze’ye gerçekleştirdikleri saldırıların amacının “Hamas’ın yok edilmesi ve bütün İsrailli esirlerin geri getirilmesi” olduğunu belirtti.
Netanyahu, İsrail’in Gazze’yi ilhak etmeyeceğini savunarak, “Hedeflerimize ulaştıktan sonra bölgenin kontrolünü geçici bir yönetim organına devretmeyi planlıyoruz.” şeklinde konuştu.
İsrail Başbakanı, “Hamas silahlarını bırakır ve tüm İsrailli esirleri koşulsuz olarak serbest bırakırsa, Gazze’ye yönelik saldırılar yarın bile son bulabilir.” dedi. Netanyahu’nun kabinesindeki bazı aşırı sağcı bakanlar, Gazze’deki Filistinlilerin “gönüllü göç” adı altında başka ülkelere gönderilmesini istemekte. Ayrıca, 2005 yılındaki boşaltmalardan sonra inşa edilen yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin de yeniden inşa edilmesi talep ediliyor.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), “sahte diplomalı 400 akademisyen” iddiasında bulunan kişi ve kuruluşlar hakkında suç duyurusunda bulundu.
Son günlerde Türkiye’de gündemi sarsan sahte diploma skandalıyla ilgili Yükseköğretim Kurulu (YÖK) harekete geçti. YÖK, 400 akademisyenin diplomalarının sahte olduğunu öne süren kişi ve kurumlar hakkında adli işlem başlattı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), konuya ilişkin yaptığı açıklamada söz konusu iddiaları reddetti. DMM, bazı medya organları ve sosyal medya platformlarında yer alan “400 akademisyenin usulsüz bir şekilde atandığı” iddialarının kamuoyunu yanıltmaya yönelik açık bir dezenformasyon olduğunu belirtti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kaynaklarına göre, soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla işlem yapılan 220 kişi arasında Türkiye’de bulunan akademisyenler yer almıyor. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumlarda çalışan öğretmenlerin de bu listeye dahil olmadığı vurgulandı.
Soruşturmada adı geçen kişilerin sadece bir sürücü kursu eğitmeni ve bir beden eğitimi hocası olduğu, bu kişilerin öğretmen statüsünde olmadığı bildirildi. Açıklamada, “Soruşturma kapsamında 57 sahte üniversite diploması, 4 lise diploması ve 108 sahte sürücü belgesi tespit edilmiştir. İki kişi dışında, düzenlenen diplomaların herhangi bir meslektaşı tarafından kullanıldığına dair bir veri bulunmamaktadır. ‘400 akademisyenin usulsüz atandığı’ iddiası, yalnızca bir şüphelinin soyut beyanına dayanmaktadır. Bunun haricinde somut bilgi, belge veya tespit yoktur. Türk akademisine ve eğitim topluluğuna karşı yapılan bu tür yayınlar, sistematik bir karalama kampanyasının ürünüdür. Bu soruşturma, dışarıdan bir ihbarla değil, doğrudan bir üniversitenin iç denetimi sonucunda adli makamlara yapılan bildirimle başlatılmıştır. Kamuoyunun, manipülatif içeriklere itibar etmemesi ve yalnızca resmi ve doğrulanmış kaynaklardan gelen açıklamaları dikkate alması büyük önem taşımaktadır.”