Prens William ve Prenses Kate Middleton, çocuklarıyla birlikte yeni bir evde yeni bir başlangıç yapma kararı aldı. Prenses Kate’in kanser teşhisi ve tedavisiyle geçen 18 ayın ardından Windsor’da yeni bir eve taşınmak için geri sayım başladı.
Kate Middleton ve Prens William; çocukları Prens George (12), Prenses Charlotte (10) ve Prens Louis (7) ile birlikte Ağustos 2022’den beri ikamet ettikleri Adelaide Cottage’dan ayrılarak, Windsor Great Park içinde bulunan sekiz yatak odalı Forest Lodge’a taşınacaklar.
Kraliyet çifti, çocuklarının Lambrook Okulu’na yakın olmak amacıyla 2022’de şu anda yaşadıkları Adelaide Cottage adlı eve taşınmıştı.
Windsor, ailenin yuvası olsa da, Adelaide Cottage’da geçirdikleri son birkaç yıl gerçekten zorlayıcı oldu. Bu nedenle, taşınma onlara yeni bir başlangıç ve sayfa açma fırsatı sunacak; bazı üzücü anıları geride bırakabilecekler.
Adelaide Cottage’ın aksine, William ve Kate’in Forest Lodge’a taşınmayı uzun vadeli bir ev olarak gördükleri belirtiliyor.
Forest Lodge’daki tadilat masraflarının ve mülk kirasının hazine bütçesinden karşılanmayacağı bildirildi. Prens William ve Prenses Kate, taşınmanın tüm maliyetini özel olarak karşılayacak ve ev için piyasa değerinde kira ödeyecekler.
Daha önce aylık 15 bin sterline kiralanan Forest Lodge için yakın zamanda küçük çaplı iç ve dış tadilat izinleri alındığı öğrenildi. Bu hamle, çiftin çocuklarının rutinini etkilemeyecek. Çocuklar, Windsor’daki Lambrook Okulu’na devam edecekler.
Prenses Kate, geçen yıl tedavisini tamamladığını ve ocak ayında iyileşme sürecine girdiğini açıklamasına rağmen hâlâ iyileşme süreci devam ediyor.
Temmuz ayında; “Tedavi sırasında cesur, metanetli bir tavır takınıyorsunuz. Tedavi bitiyor, ardından ‘Hayata devam edebilirim, normale dönebilirim’ diyorsunuz ama aslında sonrasındaki süreç gerçekten zor” şeklinde açıklama yapan Prenses Kate, “Artık klinik ekibin gözetimi altında değilsiniz, fakat evde eskisi gibi normal bir şekilde hareket edemiyorsunuz” ifadesinde bulunmuştu.
Yıldız Tilbe, uzaylılar ve deniz kızları hakkında görüşlerini paylaştı. Sanatçı, “İnsanlara inanmıyorum desem imkansız değil neredeyse… Evrime, uzaylılara ve deniz kızlarının varlığına da inanmıyorum.” ifadelerini kullandı.
Ayrıca, yüksek tansiyon rahatsızlığıyla ilgili de düşüncelerini aktaran ünlü sanatçı, “Tansiyon hastalığı gerçekten zormuş. Bu hastalıkla mücadele eden herkese şifa diliyorum. Doktorum, bana Pilates ve yoga yapmamı tavsiye etti. 59 yaşına girdim, bu nedenle kaslarımın kısaldığını söyledi.” dedi.
Adana’nın Kozan ilçesinde semt pazarına giren vatandaşlar, artan fiyatlar yüzünden şikayetçi. Pazar esnafı, halkın alım gücünün düştüğünü ve satışların beklenildiği gibi gitmediğini aktarıyor. Bir pazar esnafı, müşterilerin kendisine sorduğu fiyatların pahalı bulunduğunu belirterek, “Tarlaya gidiyoruz, karpuzun kilosunu 11 liradan alıyoruz. Bu karpuzu halk nasıl yesin? Pazarda kilosu 45 lira, 50 lira, 60 lira, 70 lira. Ben 150 liraya üzüm alıp yiyemem. Akşamları kaldığım bu karpuzu bedava veriyorum. Alamayanlara ‘Al, çocuklarınla al, ye’ diyorum. Bu pazarcıların durumu böyle. Garibanlar ne yapacak? Akşam olunca çöpten domates, salatalık topluyor. Asıl utanması gerekenler büyükler” şeklinde konuştu.
Başka bir yurttaş ise “Kabağın ve patlıcanın fiyatları da çok yüksek. 35-40 lira. Böyle bir hayat olabilir mi? Kimse yok, bakan yok. Yarım kilo alıyoruz. Şeftalinin tadına bile bakmadım. Böyle gidecek, başımızda kimse yok” diyerek durumu özetledi.
FİYATLAR YÜKSEK, ALIM GÜCÜ DÜŞÜYOR
Bir başka yurttaş, “Pazardaki fiyatlar artıyor, el yakıyor. Birkaç poşet bir şey aldım, yaz meyvelerinin tadına bakamadım. Hayat bitmiş, ağlayanımız yok” şeklinde düşüncelerini dile getirdi.
Emekli bir vatandaş ise “Aylığım yetmiyor, her şeyi alamıyorum. Sadece bakıp geçiyorum. Şeftali çok pahalıydı, 70-80 lira. Başka bir şey alamıyorum” dedi.
Pazar alışverişine çıkan bir başka ilçe sakini, “Pazarın yanına bile varılmıyor. Paran olursa da olmasa da aynı, her şey pahalı” ifadelerini kullandı.
Tesla’nın tasarım dilini başarılı bir şekilde yansıtan yeni model, önemli değişikliklerle karşımıza çıkıyor. Yenilikçi batarya teknolojisiyle donatılan araç, artırılmış batarya kapasitesi sayesinde dikkat çekici bir sürüş menzili sunuyor. 78,4 kWh kapasiteli Nikel-Kobalt-Manganez (NCM) batarya paketi ile donatılan bu araç, CLTC test protokolünde tam şarjla 830 kilometreye kadar Menzi̇l sunabiliyor. Avrupa standartlarına yakın WLTP ölçümlerine göre ise menzil yaklaşık 700 kilometre olarak belirtiliyor.
YÜKSEK PERFORMANS
Yalnızca menzil değil, performans da önemli ölçüde artırıldı. 0’dan 100 km/s hıza sadece 5,2 saniyede ulaşabilen Model 3 Long Range, standart Model 3’ten yaklaşık bir saniye daha hızlı bir ivme sağlıyor. Bu durum, uzun mesafe yolculuk yapmayı tercih eden kullanıcılara hem hız hem de menzil açısından büyük bir avantaj sunuyor. Bataryanın tedarikçilerinden biri olarak Güney Kore merkezli LG Energy ile iş birliği yapıldığını belirtmekte fayda var. Bu durum, Tesla’nın tedarik zincirindeki çeşitliliği artırma çabasını gözler önüne seriyor.
ÇİN PAZARINA GİRİŞ
Yeni Model 3 Long Range, ilk olarak yalnızca Çin pazarında satışa sunulacak. Başlangıç fiyatı 37 bin 540 dolar (yaklaşık 1 milyon 532 bin Türk Lirası) olarak belirlenen aracın global pazara ne zaman açılacağı ise henüz kesinleşmedi.
Genç, yazılı açıklamasında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “ekonomiye güven vereceğim, enflasyonu tek haneli rakamlara düşüreceğim” vaadiyle göreve başladığını, fakat geçen iki yıl içinde bu hedeflerin sürekli ötelendiğini ve vatandaşların yükünün arttığını dile getirdi.
Şimşek görevi devraldığında yıllık Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yüzde 39,59 seviyesindeydi; bugün ise yüzde 33,52 seviyesine geriledi. Genç, bu durumu şu sözlerle ifade etti:
“İki yılda hedef tarihi 2026’dan 2027’ye ertelenmiş durumda. Ekonomideki gerçek durum, iktidarın sunduğu başarı hikâyesi değil, bir çöküştür. Şimşek, 26 Ekim 2024’te ‘enflasyon 2026 sonunda tek haneye iner’ dedi; 6 Ağustos 2025’te ise ‘tek hane 2027’de’ şeklinde bir yeni tarih vererek hedefi bir yıl ileri aldı. Yani zaman ilerliyor ama halkın yaşadığı ekonomik zorluk devam ediyor.
FAİZ POLİTİKASININ BEDELİ ÜRETİCİYE, ESNAFA, ÇİFTÇİYE VE İŞÇİYE YANSIDILAR
Faiz oranlarındaki tablo oldukça dikkat çekici. Şimşek görevine başladığında politika faizi yüzde 8,5’ti, TCMB bu oranı 22 Haziran 2023’te ilk adım olarak yüzde 15’e yükseltti, ve Mart 2024’te yüzde 50 tavanına ulaştı. Bugün ise bu oran yüzde 43 olarak karşımıza çıkıyor. Bu kadar kısa sürede meydana gelen ani artış ve ardından gelen indirim, yönetimsel öngörü eksikliğinin en açık göstergesi. İktidarın yüksek faiz, yüksek döviz kuru ve yüksek enflasyon sarmalından kurtulamadığını görüyoruz. Bunun bedelini ise üreticiler, esnaf, çiftçiler ve işçiler ödüyor.
DOLAR, EURO VE ALTINDAKİ ARTIŞ ALIM GÜCÜNÜ AZALTIYOR
Dolar/TL, Şimşek döneminde 5 Haziran 2023 sabahı 21,13 seviyesindeydi; mevcut durumda ise 40,89 seviyesine kadar çıktı, yani yaklaşık yüzde 93 artış yaşandı. Euro/TL aynı gün 22,60 iken bugün 47,79; bu da yüzde 111 artış demek. Gram altın 5 Haziran 2023’te bin 031-37 lira arasında işlem görmekteyken, günümüzde 4 bin 392 lira seviyesine yükseldi, bu artış ise yüzde 232. Bu durum yalnızca yatırımcıları değil, ithalata dayalı üretim yapan sanayicilerden tüketicilere kadar herkesin alışveriş gücünü etkiliyor. Türkiye’de artık insanların düğünlerde bir çeyrek altın takabilmesi dahi zorlaşmış durumda. Bu durum, ekonomi yönetiminin sunduğu başarı hikâyesinin bir yansıması değil, tam tersine bir başarısızlık belgesidir.
MİLLETİN SOFRASINDAKİ EKMEK AZALIYOR
TÜİK verilerine göre Temmuz 2025’te yıllık enflasyon yüzde 33,52 seviyesinde. Ancak halkın hissettiği gerçek enflasyon, kiralardan gıdaya, ulaşımdan hizmetlere kadar çok daha yüksektir. İki yılda tek haneli enflasyon vaadi ertelenmiş, hedefe ulaşma konusunda güven sağlanamamıştır. İktidar rakamlarla oynamakla kalırken, milletin sofrasındaki ekmek giderek küçülmekte. Çocuklar eğitimlerine aç gidiyor, emekliler temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekiyor, esnaflar dükkan kapatmak durumunda kalıyor. Bu durumu skorlara dönüştürmeye çalışmak gerçeği değiştirmiyor.
Geldiğimiz nokta şu; Şimşek’in programı, vatandaşın sofrasındaki ekmeği artırmadı. Dolar iki katına çıkarken, euro iki katı aşan artışlar kaydetti, altın ise üç katına kadar yükseldi. Faiz oranı yüzde 8,5’tan yüzde 50’ye çıkarılıp sonra yeniden yüzde 43’e indirilerek ‘yüksek maliyet–yüksek belirsizlik’ politikası dayatıldı. Ekonomik istikrar, kurallı ekonomi ve bağımsız kurumlar olmadan sağlanamaz. Ekonomide kalıcı iyileşme, günü kurtaran pansumanlarla değil; şeffaflık, adil gelir dağılımı ve bağımsız kurumlarla mümkündür. Önemli olan, hukukun üstünlüğü ilkesine ve Anayasa’nın gereklerine riayet etmektir. Kuralları yok sayan bir yönetim, ne enflasyonu düşürebilir ne de topluma güven verebilir. Türkiye’nin ihtiyacı, vatandaşın haklarını ve hukukunu savunan bir ekonomi yönetimidir.
17:01
News
