DOLAR

40,4343$% 0.24

EURO

47,1614% 0.49

STERLİN

54,2613£% 0.02

GRAM ALTIN

4.344,14%0,72

ONS

3.349,56%0,33

BİST100

10.366,16%-0,04

Sabah Vakti a 03:49
İstanbul AÇIK 29°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

06 Ağustos 2025 Çarşamba

DİĞER YAZARLARIMIZ

‘The Walking Dead’ yıldızı Kelley Mack hayatını kaybetti

‘The Walking Dead’ yıldızı Kelley Mack hayatını kaybetti
0

BEĞENDİM

ABONE OL

‘The Walking Dead’ dizisinde Addy karakterini canlandıran Kelley Mack, 33 yaşında vefat etti.

Kelley Mack, ‘The Walking Dead’in yanı sıra ‘Chicago Med’ ve ‘9-1-1’ gibi popüler dizilerde de yer almıştı. Ölüm haberini ailesi, “Sevgili Kelley’nin vefatını derin bir üzüntüyle duyuruyoruz. Bu kadar parlak ve neşeli bir ışık, hepimizin nihayetinde ulaşacağı öteki dünyaya göç etti.” sözleriyle paylaştı. Ailesi, “Kelley, cumartesi akşamı sevgi dolu annesi Kristen ve sadık teyzesi Karen’ın yanında huzur içinde yaşamına veda etti. Kelley, çok sayıda sevdiğine, çeşitli kelebekler şeklinde ulaştı. O, çok kişi tarafından derin bir şekilde özlenecek” ifadelerine yer verdi.

Kelley Mack, geçtiğimiz yıl nadir bir kanser türüne yakalanmıştı. Beynin merkezi sinir sisteminde tespit edilen tümör sebebiyle, eylül ayında tedavi sürecine girdiğini duyurarak sevenlerinden dua istemişti.

Devamını Oku

Francis Ford Coppola, hastaneye kaldırıldı

Francis Ford Coppola, hastaneye kaldırıldı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Üçlemesiyle hafızalarda yer eden ‘Baba’ (The Godfather) serisinin yönetmeni İtalyan kökenli ABD’li sinemacı Francis Ford Coppola, hastaneye kaldırıldı. 86 yaşındaki Coppola’nın dün, başkent Roma’da sağlık sorunları nedeniyle hastaneye yatırıldığı bildirildi. Yönetmenin bir tıbbi müdahale sonrasında hastanede dinlendiği belirtildi.

Coppola’nın yakın bir kaynağı, ünlü yönetmenin sağlık durumunun iyi olduğunu ve hastaneye yatışının önceden planlanmış bir tıbbi müdahale sonrası gerçekleştiğini ifade etti. Kaynak, “30 yılı aşkın bir süredir onun doktoru olan Dr. Andrea Natale ile planlı bir güncelleme operasyonu geçirdi ve şu an gayet iyi, dinleniyor” şeklinde bilgi verdi.

Yapılan tıbbi müdahalenin bir kalp ameliyatı olduğu, ayrıca Francis Ford Coppola’nın operasyon öncesinde hafif bir kalp ritim bozukluğu yaşadığı öğrenildi.

Yönetmenin en son yaz boyunca, başrolünde Adam Driver’ın yer aldığı ‘Megalopolis’ filminin tanıtım çalışmalarıyla meşgul olduğu bildirildi. Coppola, yaşına rağmen sinema kariyerine devam ediyor. Bu yazın başlarında İtalya’nın Calabria bölgesinde yeni film çalışmaları için mekan arayışında olduğu belirtilmişti. Proje detaylarını gizli tutmak isteyen yönetmen, yeni filminin ‘Baba’ serisiyle bir bağlantısı olmadığını, “Calabria, mafyasıyla meşhur bir bölge, ancak bu durum beni ilgilendirmiyor. Filmim tamamen bu bölgenin doğal güzelliklerine odaklanacak” ifadeleriyle duyurdu.

‘Baba’ serisi, ilk olarak 1972 yılında sinemaseverlerle buluşmuş ve o dönem Marlon Brando ile Al Pacino başrollerde yer almıştı.

Devamını Oku

Selin Demiratar’ın özçekimi

Selin Demiratar’ın özçekimi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Habertürk’ten Erdal Öztürk’ün haberine göre; Selin Demiratar, Bodrum’da objektiflere yansıdı.

Mayosunun üzerine şort giyen ve şapka takarak şıklığını tamamlayan oyuncu, denize girmek yerine kıyıda kalmayı tercih etti.

1999 Miss Globe Türkiye birincisi olan Selin Demiratar, arkadaşlarıyla birlikte keyifli anlarını ölümsüzleştirmek için özçekim yaptı.

Devamını Oku

Naturelgaz'ın, yılın ilk yarısında satış hacmi arttı

Naturelgaz'ın, yılın ilk yarısında satış hacmi arttı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Naturelgaz, 2025 yılının ilk yarısındaki finansal sonuçlarında sağlam bir performans sergilediğini açıkladı.

Şirket, bu dönemde geçen yılın aynı dönemine göre satış hacmini yüzde 25 oranında artırarak 195 milyon standart metreküpe (Sm3) yükseltti. Maliyet optimizasyonu ve operasyonel süreçlerdeki etkinlik artışı sayesinde FAVÖK, yüzde 40 artışla 871,7 milyon liraya ulaştı. Net kar ise yüzde 311 artış göstererek 428,9 milyon liraya çıkarken, vergi öncesi kar da yüzde 303 artışla 735,4 milyon lira seviyesine ulaştı. Gelirler, yüzde 16 artışla 3.662 milyon liraya yükseldi.

Şehir gazı iş kolunda, 2024 yılı sonu itibarıyla 132 ilçe ve beldeye hizmet verilmektedir. Bu sayı, boru hattına geçen ilçeler ve yeni kazanılan ihaleler ile 2025’in ilk yarısı sonunda 126 ilçe ve beldeye ulaşmıştır. Buna rağmen, şirketin şehir gazı iş kolu satış hacmi, abone artışı etkisiyle büyümeye devam etti.

Naturelgaz Genel Müdürü Hasan Tahsin Turan, taşımalı doğal gaz pazarındaki güçlü konumlarını yılın ilk yarısında pekiştirdiklerini belirtti. Turan, şunları kaydetti:

“Satış hacmimizi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 artırarak 195 milyon Sm3 seviyesine taşıdık. Bu büyümeyi, verimlilik odaklı yatırımlarımız ve etkin maliyet yönetimimizle destekledik. Operasyonel verimlilikteki iyileşmeler sayesinde FAVÖK’ümüzü yüzde 40 artışla 871,7 milyon liraya, net karımızı ise yüzde 311 artışla 428,9 milyon liraya yükselttik. Elde ettiğimiz bu güçlü finansal performans, sürdürülebilir büyüme hedeflerimize kararlılıkla ilerlediğimizin bir göstergesidir. Ayrıca Temmuz ayında Muş’taki güneş enerjisi santrali projemizi tamamladık ve devreye aldık. Bu yatırım, önemli ölçüde enerji maliyetlerinde tasarruf sağlamamızı ve operasyonel verimliliğimize katkıda bulunmamızı sağlayacak. Yatırımımızın etkilerini gelecek dönemdeki finansal sonuçlarda göreceğiz.”

Devamını Oku

Şimşek'ten Türkiye ekonomisi değerlendirmesi

Şimşek'ten Türkiye ekonomisi değerlendirmesi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Reuters ile gerçekleştirdiği röportajda Türkiye ekonomisi hakkında detaylı bir değerlendirme yaptı.

Şimşek, uyguladıkları program sayesinde dış kırılganlıkları önemli ölçüde azalttıklarını, şoklara karşı dayanıklılığı artırdıklarını ve makro-finansal istikrarı güçlendirdiklerini belirtti. Bu programın bir stres testinden geçtiğini ve başarılı sonuçlar verdiğini vurguladı. Türkiye ekonomisinin artık sürdürülebilir yüksek büyüme için sağlam bir temele sahip olduğunu ifade etti.

2025’in ilk çeyreğinde ekonomik büyüme %2 oranında gerçekleşti. Özel tüketimde bir yavaşlama görülürken, toplam yatırımlar büyümeye katkı sağladı. Hizmetler ve inşaat sektörleri ise güçlü bir performans sergiledi. Sanayi üretimindeki daralma, büyük ölçüde çalışma günlerindeki azalmadan kaynaklandı. Çeyrek bazında, sıkı finansal koşullar iç talepte bir zayıflama yaratırken, dış denge tarafında ise bir iyileşme gözlemlendi.

Yılın ikinci çeyreğinde sanayi ve hizmet üretiminde yatay bir seyir izlenirken, perakende satış hacmi ve kartla yapılan harcamalar beklenenin altında performans gösterdi. Bu kapsamda, çıktı açığının olumsuz bir seyir izlemeye devam etmesini bekliyoruz.

2025 yılı genelinde büyümenin Orta Vadeli Program hedeflerinin altında kalacağını öngörüyoruz. Bu durum, ekonomide ani bir düşüş yerine geçici bir yavaşlama sinyali veriyor.

Kısa vadede yaşanan yavaşlamanın yanı sıra, orta ve uzun vadede büyüme ve enflasyon arasında bir denge olduğunu özellikle vurgulamak isterim. Fiyat istikrarı, sürdürülebilir yüksek büyümenin temel şartıdır.

Geçmiş dönem performansları da bu durumu açıkça göstermektedir. Örneğin, 1993-2002 yıllarında ortalama enflasyon %71.8 iken büyüme oranı sadece %3.1 seviyesindeydi. 2003-2012 döneminde enflasyon %9.3’e gerileyerek büyüme oranı %5.7’ye yükseldi. 2013-2024 döneminde ise enflasyon %25.1’e çıkarak büyüme oranı %5.1 seviyesine düştü.

ENFLASYON TEK HANELİ RAKAMLARA DÜŞECEK

Yıl sonu enflasyon tahminimizi koruyoruz; dezenflasyon süreci için gerekli koşullar büyük ölçüde sağlandı. Temmuz ayında yıllık enflasyon %33.5’le 44 ayın en düşük seviyesine geriledi. Gıda enflasyonu %28, temel mal enflasyonu %20.7 seviyesine düştü. Hizmet enflasyonu ise ilk kez üç yılın ardından %50’nin altına indi. Çekirdek enflasyon göstergeleri, tüm alt kalemlerde gerileme gösterdi. Aylık üretici fiyatlarındaki artış ise yılın en düşük seviyesinde kaydedildi. Bu gelişmeler, dezenflasyon sürecinin kalıcı ve kapsamlı bir şekilde ilerlediğini doğruluyor.

Hizmet enflasyonundaki azalmalar, enflasyon beklentilerinin iyileşmesi ve maliye politikalarının artan eşgüdümü dezenflasyon sürecine katkı sağlıyor.

Dışsal riskler bakımından mevcut durum, daha temkinli bir iyimserlik ortaya koyuyor. Küresel ticaret kaynaklı risklerin son dönemde azaldığı görülüyor. ABD’nin uyguladığı tarifeler çerçevesinde, ticaret ortaklarımızla olan ikili anlaşmalar hem fırsatlar hem de bazı zorluklar sunabilir. Türkiye, ABD’nin 31 Temmuz 2025 tarihli kararında en düşük tarifeyi uygulayan ülkeler arasında yer alıyor. Bu durum, Asya ve Latin Amerika ülkelerine kıyasla önemli bir avantaj sağlamaktadır.

Jeopolitik gelişmelerin emtia fiyatları üzerinden enflasyona etkilerini de dikkatle izliyoruz. Özellikle petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar önemli bir faktör. Haziran ayında petrol fiyatlarındaki artış, yurt içindeki akaryakıt ve ulaşım hizmetleri üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturdu. Temmuz ayında fiyatların kısmen gerilemesi bu baskıyı sınırlı hale getirdi. Ancak, petrolün yeni denge seviyesinin yaklaşık 70 dolardan işlem görmesi, jeopolitik gerginlikler öncesindekilere göre daha yüksek bir seviyeyi ifade ediyor; bu, hala enflasyonda yukarı yönlü riskler olduğunu gösteriyor.

Yine de mevcut göstergeler ve görünüm, yıl sonu enflasyonunun Merkez Bankası’nın tahmin aralığında kalacağını göstermektedir.

DEZENFLASYON SÜRECİ VE HIZI

Dezenflasyon süreci, öngördüğümüz doğrultuda ilerliyor. Önemli olan, bu iyileşmenin kalıcı ve istikrarlı olmasıdır.

Para politikası, talep, döviz kuru ve beklenti kanalları aracılığıyla dezenflasyona büyük destek sağlarken; maliye politikasının artan eşgüdümü bu çabaları tamamlıyor. Gelir politikalarının enflasyon hedefleriyle uyumlu yürütülmesi ve gıda, enerji gibi alanlardaki arz odaklı politikalar sayesinde 2026’da enflasyonun %20’nin altına düşeceğini öngörüyoruz.

Beklentilerin iyileşmesi ve enflasyondaki sertliklerin azalması, kararlı duruşumuzun sonuçlarını yansıtıyor. Örneğin, piyasa katılımcılarının 12 ay sonrası enflasyon beklentisi Ekim 2023 itibarıyla %45 iken, Temmuz 2025’te %23’e gerilemiştir. 2026 sonuna ilişkin piyasa beklentisi ise %20 seviyesindedir. Bu rakam bir ortalama olmasıyla birlikte, %20’nin altındaki beklentilerin sayısının da arttığı gözlemleniyor.

Petrol fiyatları, dış ticaret vergileri ve işlenmemiş gıda gibi unsurlar sınırlı yukarı yönlü riskler yaratıyor. Ancak bizim amacımız, mümkün olan en kısa sürede dezenflasyonu sağlamaktır.

2027 yılında tek haneli enflasyona ulaşmayı hedefliyoruz. Para politikası, maliye politikası, gelirler ve arz yönlü politikaların birlikte hareketi ile bu hedefe ulaşacağız.

PİYASALARDAKİ GÜNCEL GELİŞMELER

Uyguladığımız program, zorluklar karşısında başarısını kanıtladı. Son beş ayda yurtiçindeki ve yurtdışındaki dalgalanmalara rağmen, Türkiye ekonomisi güçlü bir sınav verdi. Bahar aylarında finansal piyasalarda yaşanan hareketlilik sürecinde, ilgili tüm kurumlarımızla koordineli ve etkili adımlar attık ve süreci başarılı bir şekilde yönettik.

Bu süreçte temel önceliğimiz, programı sürdürmekti. Piyasa dostu ve kural odaklı politikalar ile güveni pekiştirerek, finansal piyasalarda istikrarı sağladık ve dengeleri yeniden tesis ettik.

Devletimizin brüt uluslararası rezervleri, Mayıs başından bu yana 33 milyar doların üzerinde artarak 171.8 milyar dolara ulaştı. Göreve başladığımızdan bu yana brüt rezervlerde toplamda 73.4 milyar dolarlık ve swap hariç net rezervlerde 107.2 milyar dolarlık bir artış kaydedildi.

Kur korumalı mevduatın (KKM) sağladığı avantajları kademeli olarak sonlandırdık. KKM’den çıkış stratejisi ve sıkı para politikası sayesinde KKM bakiyesi dengeli bir şekilde azaldı. Ağustos 2023’te 3.4 trilyon TL olan KKM stoku, şu an 489.2 milyar TL’ye gerilemiştir. KKM’nin toplam mevduatlar içindeki payı da %26.2’den %2.1’e düştü.

Finansal göstergelerde dikkate değer iyileşmeler sağladık. Mart ayında %24.4 seviyesine yükselen bir aylık opsiyonların ima ettiği döviz kuru oynaklığı, Temmuz sonunda %8.9’a gerileyerek gelişmekte olan ülkelerin ortalamasına ulaştı.

Aynı şekilde, Nisan ayında 380 baz puana kadar yükselen CDS primimiz, 280 baz puana kadar düştü. Nisan ayında %49’a kadar yükselen 2 yıllık gösterge tahvil faizi ise %40 seviyesine geriledi. 25 Temmuz’da Moody’s tarafından kredi notumuzun artırılması, programı başarıyla uyguladığımızın ve ekonomimizin uluslararası düzeyde sağlamlığının teyit edilmesinin bir göstergesi olarak değerlendirildi.

CARİ DENGE VE YAPISAL REFORMLAR

Cari açıkta, geçici etkilere oranla yapısal bir iyileşme sağlanmaktadır.

2003-2022 döneminde cari açığın milli gelire oranı ortalama %3.7 olarak kaydedildi. Bu dönemde, altın hariç cari açık %3.1, net altın ithalatı ise %0.6 seviyesinde gerçekleşti. 2023 yılında cari açık %3.5 oldu; ancak net altın ithalatı %2.3’e yükseldi. 2024 yılında uyguladığımız politikalar sayesinde cari açığın milli gelire oranı %0.8’e düştü ve altın hariç cari fazla kaydedildi. 2025’ta ise Orta Vadeli Program hedeflerinin altında bir cari açık ile yılı tamamlamayı planlıyoruz.

Reform ajandamızın merkezinde verimlilik ilkesi bulunmaktadır. Sanayi dönüşümü, yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm alanlarında somut adımlar atıyoruz. Önümüzdeki dönemde bu reformların etkileri daha fazla görünür hale gelecektir. Amacımız; küresel değer zincirlerinde daha üst sıralarda yer alan, orta vadede cari fazla veren ve sürdürülebilirliği esas alan güçlü bir ekonomik yapı oluşturmaktır.

Sanayi politikamızda stratejik ve yüksek katma değerli üretimi öne çıkararak, Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) programı ile Türkiye’yi ileri taşıyacak ve dış açık verdiğimiz 284 stratejik ürünü belirlemiş bulunuyoruz. Bu alanlarda üretim yapacak firmalara toplamda 500 milyar TL’lik düşük maliyetli uzun vadeli kredi sağlıyoruz. Yeni düzenleme ile 17 şirket toplamda 120 milyar TL’lik yatırım sürecine başlamıştır.

Hit-30 Programı ile yüksek teknoloji yatırımlarına destek sağlıyoruz ve 2030 yılına kadar sekiz öncelikli alanda toplam 30 milyar dolarlık kaynak ayırdık. İlk çağrı, yeşil teknolojiler alanında açıldı ve beş şirketin toplamda 2.6 milyar dolarlık yatırım taahhüdü verdi. Elektrikli araçlar, pil ve çip alanında iki şirket toplamda 2 milyar dolarlık taahhütte bulunmuştur. Program çerçevesinde veri merkezleri, biyoteknoloji, endüstriyel robotlar ve yeşil hidrojen gibi stratejik alanlarda da yeni çağrılar planlanmaktadır.

Yeni Yatırım Teşvik Sistemi’ni bu yıl devreye aldık. Seçici ve odaklı bir yaklaşım ile, üretken sektörlerde yatırımları artırmayı, bölgesel kalkınmayı hızlandırmayı ve stratejik önceliklerimize uygun yatırım yapmayı hedefliyoruz.

Yeşil dönüşümü sadece bir çevresel gereklilik olarak değil, ekonomik bir gereklilik olarak görüyoruz. Bu çerçevede; yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırarak, enerji verimliliğini artırıyor ve düşük karbonlu üretimi teşvik ediyoruz. Haziran itibarıyla yenilenebilir enerjinin kurulu kapasitedeki payı %61, elektrik üretimindeki payı ise %52 olarak gerçekleşti. Bu alandaki ivmeyi güçlendirecek olan reform paketi kısa süre önce Meclis’ten geçti. Bu adımlarla hem enerji ithalatını azaltacak, hem de Türkiye’nin küresel rekabet gücünü artırmayı hedefliyoruz.

Dijital altyapının güçlendirilmesi, veri odaklı ekonominin genişletilmesi ve teknolojik bağımsızlığın sağlanması da önceliklerimiz arasında. Bu doğrultuda; fiber altyapının genişletilmesi ve 5G+ yatırımlarının hızlandırılması, Türk Telekom imtiyaz sözleşmesinin tamamlanması, büyük veri merkezlerinin kurulması, ulusal GPS sisteminin geliştirilmesi, nükleer enerji yatırımlarının artırılması ve büyük dil modeli tabanlı uygulamaların desteklenmesi gibi konular üzerine yoğunlaşılmaktadır.

KAYITDIŞI EKONOMİ VE VERGİ

Vergide adaleti güçlendirmek amacıyla son iki yılda kapsamlı ve etkili düzenlemeler gerçekleştirdik.

Bu doğrultuda; kurumlar vergisi genel oranını %5 artırdık, finansal kuruluşlar ve Kamu-Özel İşbirliği projeleri için kurumlar vergisi oranını %30’a yükselttik.

Çok uluslu şirketler için %15 oranında küresel asgari kurumlar vergisini uygulamaya koyarken; yurt içi şirketler için de %10 asgari kurumlar vergisi uygulamasına geçtik.

Mayıs 2024 itibarıyla, daha önce sıfır olan mevduat faizleri ve yatırım fonu gelirleri üzerindeki vergi oranlarını kademeli olarak artırdık. Ayrıca, kur korumalı mevduat kazançlarına vergi uygulaması getirdik. Doğal kişilerde 2024’ten itibaren kademeli artış öngörürken, kurumlar vergisi istisnasını kaldırdık.

İştirak hissesi satış kazancı istisnasını %75’ten %50’ye, kâr payı stopaj oranını %10’dan %15’e yükselttik. Yatırım fonları ve ortaklarının gayrimenkul kazanç istisnasına %50 kâr dağıtım şartı ekledik.

Kayıt dışı ekonomiyle mücadele, önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu durum, hem vergi kaybına hem de haksız rekabete yol açabilmektedir. Bu sebeple denetimleri artırıyor ve daha etkin hale getiriyoruz. Gelir beyanında bulunmayan mükellefleri tespit edip, gerekli incelemeleri gerçekleştiriyoruz.

Elimizde büyük ve dinamik bir veri tabanı mevcut. Bu veriler, mükellef beyanlarından ve kamu kurumları ile finans kuruluşlarından elde ediliyor. Yapay zeka destekli analizlerle çapraz kontroller yaparak, riskli mükellefleri belirliyoruz. Ekiplerimiz bu analizlere dayanarak, ülke genelinde yoğun saha denetimleri gerçekleştiriyor. Bu denetimlerden önemli sonuçlar elde ediyoruz.

2024 yılında yalnızca Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 2 milyon 319 bin yoklama ve 1.125 milyon denetim yapıldı. Bu denetimlerde 32,255 kayıt dışı mükellef tespit edildi. 2025’in ilk altı ayında ise; 1.211 milyon yoklama ve 777,000 denetim yapılmış ve yaklaşık 13,000 kayıt dışı mükellef belirlenmiştir.

Amacımız daha çok ceza uygulamak değil; vergi bilincini oluşturmaktır. Bu ülkede herkesin kazancını beyan etmesini ve vergisini ödemesini sağlamayı hedefliyoruz. Tüm çabalarımızın etkisi, rakamlarla belirginleşiyor. Beyanname sayılarında ve beyan edilen gelirlerde bir artış gözlemleniyor.

2025 yılında kira, ücret, menkul sermaye iradı ve diğer gelirler için verilen beyanname sayısı 2 milyon 248 bine ulaşarak, 473 bin kişinin ilk kez beyanname vermesine olanak sağladı. Bu sayede beyanname sayısı %24; matrah %115; hesaplanan vergi ise %111 arttı. Toplamda 857.6 milyar TL matrah ve 267.3 milyar TL vergi beyan edildi.

Ticari, zirai ve serbest meslek kazançları içinse 2 milyon 747 bin beyanname verildi. Bu beyannameler ile yıllık %90 artışla 512.9 milyar TL matrah ve %90 artışla 143.7 milyar TL vergi beyan edildi. Sonuç olarak, toplam beyanname sayısı 5 milyonu geçmiştir.

Bu veriler, kayıt dışı ekonomiyle mücadelede yürütülen çalışmaların etkili sonuçlar verdiğini ve vergide adaletin güçlendiğini açıkça göstermektedir.

VERGİ GELİRLERİ

Enflasyon muhasebesi ve büyümedeki yavaşlama nedeniyle, bütçenin gelir tarafında Orta Vadeli Program’a göre aşağı yönlü bir sapma öngörüyoruz. Ancak harcama tarafında bir sapma beklemiyoruz ve harcama disiplinine sıkı sıkıya bağlı kalıyoruz.

2025 yılı Ocak-Haziran döneminde bütçe gelirleri, geçen yılın aynı dönemine göre %46.1 artarak 5.6 trilyon TL’ye ulaştı. Böylece yılın ilk yarısında, yıl sonu bütçe hedefinin %43.7’si gerçekleşmiş oldu.

Vergi gelirleri ise aynı dönemde %48.5 artarak yaklaşık 4.8 trilyon TL seviyesine ulaşmış ve yıl sonu vergi geliri hedefinin %42.8’i karşılanmıştır.

İthalattaki artış varsayımlarımızın altında kaldığı için dış ticaret kaynaklı vergi gelirleri, yılın ilk yarısında %17.2 seviyesinde sınırlı bir artışla 757.1 milyar TL olarak gerçekleşti. Bununla birlikte, dış ticaret hariç vergi gelirleri %55 artış göstererek 3.86 trilyon TL oldu.

Vergi gelirlerini artırmak için kayıt dışılıkla etkili bir mücadele yürütüyor, gönüllü uyumu teşvik ediyor ve tahsilat performansını güçlendiriyoruz.

BÜTÇE AÇIĞI VE MALİ DİSİPLİN

Orta Vadeli Program’da 2025 yılı için bütçe açığının milli gelire oranının %3.1 olacağını öngörmüştük.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yayımlanan 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri ve Beklentiler Raporu’na göre, yıl sonunda bu oranın %3.9 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Bu sapmanın temel nedeni, vergi gelirlerindeki düşük performanslardan kaynaklanmaktadır. Ayrıca, nominal milli gelirin seyrine göre bütçe açığında bu oranın bir miktar üzerine çıkması da olasıdır.

Ancak, bütçenin harcama tarafında mali disiplinden en küçük bir sapmaya bile izin vermediğimizi özellikle vurgulamak isterim. 2025 Bütçe Kanunu’nda belirlenen nominal harcama tavanı bizim için kesin bir sınırdır ve bu sınırın aşılmasına müsaade etmeyeceğiz. Hatta faiz dışı bütçe harcamalarının, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bütçe tavanının altında kalacağını öngörüyoruz.

YABANCI YATIRIMCI DİBS PAYI

Yabancı yatırımcıların Devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) içindeki payı 2003-2025 ortalaması itibarıyla yaklaşık %11.9 olarak kaydedilmiştir. Göreve başladığımız 2023 yılı Mayıs ayında bu oran %0.55 ile tarihsel olarak en düşük seviyedeydi.

Uyguladığımız politikaların etkisi ve Türkiye’ye olan güvenin artmasıyla birlikte yabancı yatırımcılar, Devlet tahvillerine yeniden ilgi göstermeye başladı. Yabancı yatırımcı payı temmuz sonunda yaklaşık %7 seviyesine ulaştı. Risk algısındaki iyileşmeyle birlikte yabancı yatırımcı payının orta ve uzun vadede yeniden artış göstermesi beklenmektedir.

DIŞ FİNANSMAN

Kalkınmayı destekleyen projeler için uluslararası finans kuruluşlarından uygun şartlarda dış finansman sağlıyoruz. 2023 ve 2024 yıllarında toplamda 17.4 milyar dolar, 2025 yılı için ise şimdiye dek yaklaşık 7 milyar dolar kaynak temin edilmiştir.

Önceliğimiz, kamu ve özel sektör için uzun vadeli, düşük maliyetli kaynaklara erişimi artırmaktır. Uluslararası kuruluşların programımıza olan güveni her geçen gün artmaktadır. Bunun somut bir göstergesi olarak, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nda en büyük portföye sahip ülke olduğumuzu söyleyebiliriz. Ayrıca, Dünya Bankası ve Asya Altyapı Yatırım Bankası’nda da ilk üçte yer alıyoruz.

Dünya Bankası, İslam Kalkınma Bankası ve AIIB ile orta vadeli iş birliği çerçevemizi oluşturmuş durumdayız. Diğer kuruluşların katkılarıyla birlikte önümüzdeki üç yılda toplamda 40 milyar dolardan fazla dış finansman sağlamayı hedefliyoruz.

Bu güçlü kaynak girişi üretimi, ihracatı, istihdamı ve yeşil ile dijital dönüşümü destekliyor. Tarım, sulama ve enerji altyapıları modernize ediliyor; raylı sistem yatırımları ve liman bağlantı projeleri öncelik kazanıyor. Sanayide karbon ayak izinin azaltılması, sağlık hizmetlerinin kapasitesinin artırılması ve dijitalleşme ile afet dayanıklılığı konularında çalışmalar sürdürülmektedir.

Afet yönetimi ile ilgili de bir hususu belirtmek isterim. 2023 depremlerinin ardından afet bölgesine toplamda 6.7 milyar dolarlık dış finansman sağlanmıştır. Bu kaynaklar; sağlık ve eğitim altyapısı, su ve kanalizasyon sistemlerinin yenilenmesi ve reel sektörün desteklenmesi için kullanılmaktadır.

Devamını Oku