40,4343$% 0.24
47,1614€% 0.49
54,2613£% 0.02
4.344,14%0,72
3.349,56%0,33
10.366,16%-0,04
31 Temmuz 2025 Perşembe
Bir zamanlar 650 milyon dolar değerinde olan San Francisco merkezli teknoloji şirketi Wag, iflas başvurusunda bulundu. Evcil hayvan hizmetlerine yoğunlaşan bu şirket, pandemi sonrası düşen gelirler ve borç yükü sebebiyle iflas koruması talep ederek yeniden yapılandırma sürecine girdi.
Uber ve DoorDash gibi talep üzerine hizmetlerin popüler hale geldiği 2010’lu yıllarda, Wag köpek gezdirme hizmetleri ile öne çıkmıştı. Hızla büyüyen şirket, yalnızca köpek gezdirme değil, evcil hayvan sigortası ve veteriner hizmetleri aracı olarak bilinen “Furscription” gibi ürünlerin yanı sıra portföyünü genişletmişti. 2017 yılında ünlülere “ömür boyu ücretsiz köpek gezdirme” kampanyaları sunarak büyük bir dikkat çekmiş, SoftBank Vision Fund’dan aldığı 300 milyon dolarlık yatırımla sektördeki yerini sağlamlaştırmıştı.
Ancak CFO Alec Davidian’ın iflas mahkemesine sunduğu belgelere göre, şirketin gelirleri Mart 2020 itibarıyla hızla azalmaya başladı. Pandemi, köpek gezdirme hizmetlerine talebi büyük ölçüde azalttı. 2022 ile 2024 yılları arasında Wag’ın toplam zararı 69,5 milyon dolara ulaştı.
Şirket, 2022 yılında halka arz olduğunda borç aldı ve belirli bir nakit rezervine sahip olma zorunluluğu altına girdi. Bu yıl, gerekli eşik seviyesinin altına düşen Wag, yeni yatırımcı bulmakta da zorluk çekti. Ağustos ayında vadesi dolacak borçlar nedeniyle ciddi bir likidite krizi ile karşı karşıya kaldı.
Wag, iflas sürecinde 2022’deki borçlarını elinde tutan Retriever isimli şirkete devredilerek yeniden yapılandırılacak. Şirketin köpek gezdirme, evcil hayvan sigortası ve veteriner hizmetleri gibi operasyonlarının devam etmesi planlanıyor.
Davidian, “Bu süreç sonunda Wag daha sürdürülebilir bir sermaye yapısıyla yeniden doğacak” şeklinde ifade etti.
Bir dönem SoftBank’ın büyük yatırımlarıyla 650 milyon dolar değerinde bulunan Wag, 2024 yılı itibarıyla yalnızca 12 cent’ten işlem gören hisseleri ile toplamda 6 milyon doların altında bir değere sahip. Bu dramatik düşüş, Silikon Vadisi’nin parlak ama temelsiz büyüyen girişimlerinin trajik örneklerinden biri olarak tarihe geçti.
Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç’e verdiği yanıtta “Devletin temsil makamında oturan bir isme, kıyafet ve görünüm üzerinden yapılan bu itham; toplumda kutuplaşmayı körükler, temsil ettiğimiz iradeye de gölge düşürür” ifadelerini kullandı.
Vali Çiçek ile Milletvekili Genç arasında yaşanan bu tartışma, Genç’in Vali Çiçek’in İsmailağa Cemaati mensuplarını ağırlamasına tepki göstermesi sonrasında gelişti.
Genç, yapmış olduğu paylaşımda “Laik bir hukuk devletinde valilik makamı; cemaatlerin meşruiyet aradığı değil, yurttaşlara eşit mesafede duran tarafsız bir yönetim merkezidir. Devletin dini yapılarla değil, hukukla, akılla ve bilimle yönetilmesi gerektiğini savunduk, savunmaya devam edeceğiz.” dedi.
Kurtuluşun ve kuruluşun partisi olarak, Cumhuriyetimizin temel ilkesi olan laikliği, çocuklarımızın geleceğini, eğitimin kamusal niteliğini ve demokrasimizi günübirlik siyasi hesaplara feda etmeyeceğiz.” şeklinde belirtti.
Vali Çiçek, Genç’e verdiği yanıtında “Her bir vatandaşımızın devlete olan güvenini ve aidiyet duygusunu artırmakla sorumlu bir kamu görevlisinin, görüşüne, kılığına, sakalına, inancına veya aidiyetine göre insanları tasnif etmesi ne hukuk devleti ilkesiyle ne de kamu ahlakıyla bağdaşır.” ifadesini kullandı.
Ayrıştırmayan, kucaklayan bir devlet anlayışını benimsemiş olduklarını belirten Çiçek, “Her kesimden insanı eşit mesafede dinleyen, yalnızca kamu hizmetine odaklanan bir görev yapmaktayız.” diye ekledi.
Çiçek, “Makamlar; vatandaş arasında ayrım yapmak için değil, herkesin derdiyle hemhâl olmak, mağdurun yanında, mazlumun sığınağı olmak için vardır. Bu anlayışla, hangi dernekten olursa olsun, hangi görüşten olursa olsun, hangi kıyafetle olursa olsun tüm vatandaşlarımız bu makamın misafiridir.” şeklinde konuştu.
Son olarak, “Devletin temsil makamında oturan bir isme, kıyafet ve görünüm üzerinden yapılan bu itham; toplumda kutuplaşmayı körükler, temsil ettiğimiz iradeye de gölge düşürür.” dedi.
Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Filistin devletini tanıma sürecinin bir an önce başlaması gerektiğine dair önemli bir açıklama yaptı.
Wadephul, İsrail ve Filistin’e yapacağı ziyaret öncesinde Berlin’de basın toplantısı düzenledi.
Wadephul, Filistin devletinin tanınması yönündeki adımların, iki devletli çözüm müzakerelerinin bir sonucu olarak gerçekleşmesini beklediğini ifade etti ve sürecin acilen başlatılması gerektiğini vurguladı.
Son Birleşmiş Milletler (BM) Konferansı’nın sonuçlarının, İsrail’in giderek daha fazla azınlık durumuna düştüğünü gösterdiğini belirten Wadephul, bazı Avrupa ülkelerinin, önceden müzakere süreci olmadan Filistin Devleti’ni tanımaya yönelik hazırlıklı olduklarına dikkat çekti.
Wadephul, Gazze’deki insani krizin neden olduğu diplomatik izolasyonu dile getirerek, Berlin hükümetinin tek taraflı adımlara karşı aktif bir tutum sergileyeceğini belirtti. Bakan, “İki tarafın halkına barış, güvenlik ve onurlu bir yaşam sunacak tek çözüm, müzakere edilmiş iki devletli çözümdür” şeklinde konuştu.
Fransa, Kanada, İngiltere, Malta ve Portekiz, Filistin’i tanıma konusunda ilk adımları atmış durumda. Portekiz hükümeti, Filistin Devleti’nin tanınmasını resmi olarak görüşeceğini açıkladı.
Ayrıca, Andorra, Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, İzlanda, İrlanda, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, Norveç, Portekiz, San Marino, Slovenya ve İspanya dışişleri bakanları, “New York Çağrısı” isimli ortak bir açıklamada bulunarak, “İki devletli çözüm doğrultusunda atılması gereken temel bir adım olarak, Filistin Devleti’ni tanıyan ülkelerin, diğer devletleri de bu konuda harekete geçmeye davet etmesini öneriyoruz” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Dünya
İsrail’in Israel Hayom gazetesinde yayınlanan bir analize göre, İsrail’in Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) işgal etmeye yönelik planlar yaptığı iddiaları ortaya atıldı.
Haberde, İsrail’in şu anda KKTC’ye doğrudan bir askeri müdahale planının bulunmadığı, ancak bölgedeki tehditlerin artması durumunda Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile ortak bir acil durum planı üzerinde çalıştığı belirtildi. “Poseidon” adı verilen bu plan, Türkiye’den KKTC’ye yapılacak olası askeri takviyeleri engellemeyi, KKTC’deki hava savunma sistemlerini etkisiz hale getirmeyi ve istihbarat ile komuta merkezlerini hedef almayı amaçlıyor. Planın isminin, deniz hakimi ve yıkıcı gücü temsil eden Yunan mitolojisindeki deniz tanrısı Poseidon’dan esinlendiği ifade edildi. Bu iddiaların ardından KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, konuyla ilgili olarak CNN Türk yayınına açıklamada bulundu.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum tarafının İsrail ile olan ilişkilerine dikkat çekerek, “Türk Silahlı Kuvvetleri burada istikrarın teminatıdır. Biz sadece Kıbrıs Türk halkının değil, dünyanın da kabul ettiği iki ayrı halk ve iki ayrı demokrasinin varlığını savunuyoruz. Burası İsrail’e 100 km mesafede, çok yakındır. Rum tarafı, İsrail ile birçok ilişki ve anlaşmalar aracılığıyla buradaki askeri varlıklarına destek sağlıyor. Ayrıca, güneyde iki İngiliz üssü ve limanları mevcut. İngiltere’nin ABD ile iş birlikleri vardır ve bu ilişkilerin amacı, Ortadoğu’daki karışıklıkları sürdürebilmek için burayı kullanmaktır. Özellikle son yıllarda, İsrail-Gazze çatışmaları bu durumu daha da görünür hale getirmiştir.” ifadelerini kullandı.
KKTC’nin Mavi Vatan’ın kalbi olduğunu vurgulayan Tatar, “Türkiye Cumhuriyeti, dış politikasını etkin bir şekilde yönetmektedir. Tüm bu dengeler çerçevesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğiyle bu denge korunmaktadır. Teröre karşı Türkiye politikası, Suriye politikası ve 51 yıllık istikrara bakıldığında, burası Mavi Vatan’ın kalbi olan KKTC’dir.” dedi.
Tatar, “Türkiye bizim devletimizdir.” diyerek, “Türkiye ile çok yakın ilişkiler içerisindeyiz. Cumhurbaşkanlığım döneminde her türlü iş birliğini sürdürüyoruz. Türkiye, bizim garantör devletimizdir. Türkiye’den sürekli lojistik destek alıyoruz. Ayrıca, Türkiye’nin Sahil Güvenlik ve Deniz Kuvvetleri’nden atanmış bir komutanımız bulunmaktadır. KKTC, Ankara ile sürekli iletişim halindedir ve tüm konularda Türkiye Cumhuriyeti ile istişare halindeyim.” şeklinde konuştu.
Yeniden Refah Partisi, İstanbul Milletvekili Doğan Bekin’i, EMEP ise İstanbul Milletvekili İskender Bayhan’ı Terörsüz Türkiye Komisyonu’na göndermeye karar verdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin öncülüğünde Ekim ayında başlayan ve terör örgütü PKK’nın silah yakmasıyla devam eden Terörsüz Türkiye süreci sona yaklaşmakta.
Sürecin yeni aşamasında, TBMM’de bir komisyon kurulması için çalışmalara devam ediliyor. Meclis’te temsil edilen partilerle oluşturulacak komisyon için partiler, üyelerini belirlemeye başladı.
51 kişiden oluşacak komisyon için AK Parti 21, CHP 10, DEM Parti ve MHP 4’er, İYİ Parti ve Yeni Yol Grubu 3’er milletvekili seçecek. TBMM’de grubu bulunmayan HÜDA Par, TİP, EMEP, YRP, DP ve DSP’ye ise 1’er üyelik verildi. İYİ Parti, 3 kişilik kontenjan verilmesine rağmen komisyonda yer almayacağını duyurdu.
Terörsüz Türkiye Komisyonu’na ilişkin çalışmalar devam ederken; Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, partisinin komisyonda temsil edilecek ismini açıkladı. Erbakan, İstanbul Milletvekili Doğan Bekin’in komisyonda yer alacağını belirtti.
EMEP ise İstanbul Milletvekili İskender Bayhan’ı komisyon üyesi olarak belirledi.