40,4343$% 0.24
47,1614€% 0.49
54,2613£% 0.02
4.344,14%0,72
3.349,56%0,33
10.366,16%-0,04
28 Temmuz 2025 Pazartesi
22 Temmuz’da 76 yaşında hayatını kaybeden İngiliz şarkıcı Ozzy Osbourne, eşi Sharon Osbourne’un açıklamasına göre, Birmingham’daki evlerinin bahçesinde defnedilecek.
Black Sabbath grubunun üyeleri, 57 yıllık çalışma arkadaşları Ozzy Osbourne ile ilgili anılarını paylaştı. Terence Michael Joseph Butler, Ozzy’nin prova odasına iki yardımcı ve bir hemşire tarafından götürüldüğünü ifade etti. Ozzy Osbourne’nun baston kullandığını belirten Butler, bu bastonun siyah, altın rengi ve değerli taşlarla süslü olduğunu söyledi. Her zamanki selamlaşmalarının dışında fazla konuşmadığını dile getiren Butler, Ozzy’nin şarkı söylerken bir sandalyeye oturduğunu ve şarkıları tekrar ederken yorulduğunu gözlemlediğini aktardı.
Villa Park’ta gerçekleşen son veda konseri hakkında konuşan Terence Michael Joseph Butler; “Normalde birbirimize sarılır ve seyircilere selam verirdik ama Ozzy tahtındaydı, bu durumu tahmin edememiştik. Ona bir pasta verdim, bu hikâyemizi böyle bitirmek garip bir his veriyor. Keşke Ozzy ile sahne arkasında daha fazla zaman geçirebilseydim ama artık bu dilekler gereksiz.” dedi.
Butler, sözlerine şu şekilde devam etti: “Ozzy ve Black Sabbath’ın 1968’deki başlangıcından, 5 Temmuz’da Aston’daki Villa Park’taki son konserimize kadar bir daha onu göremeyeceğimi asla düşünmemiştim. Son konser için provalar bir ay öncesinden başlamıştı, sadece ben, Iommi ve Ward provadaydık ve biraz zorlandık. Eski Ozzy’ye kıyasla oldukça sessizdi. Bana göre Ozzy, ‘Karanlığın Prensi’ değildi, aksine ‘Kahkaha Prensi’ydi. Gülmek için her şeyi yapardı, doğuştan bir eğlendiriciydi. Bir şeye ihtiyacınız varsa, Ozzy her zaman yanınızdadır. Son konserden iki hafta sonra aramızdan ayrılacağını kimse tahmin edemedi ama hayranlarının önünde son bir kez birlikte çalabildiğimiz için çok minnettarım. O gece hayranların, tüm grupların, müzisyenlerin, şarkıcıların ve solo sanatçıların sevgisi inanılmazdı. Herkes Prens’e saygılarını sunmaya gelmişti. Hayatımın çoğunu onunla geçirdiğim için çok şanslıyım. Elbette aklıma yazmam gereken milyonlarca şey gelecek ama 57 yıllık inanılmaz dostluğumu birkaç paragrafta nasıl özetleyebilirim ki? Tanrı, seni korusun Oz. Harika bir yolculuktu. Seni seviyorum.”
Ozzy Osbourne’nun diğer grup arkadaşlarının duyguları ise şöyle ifade edildi:
Gitarist Tony Iommi: “Bu öyle yürek parçalayıcı bir haber ki, söyleyecek söz bulamıyorum. Onun gibi biri bir daha asla gelmeyecek.”
Baterist Bill Ward: “Seni şimdi nerede bulacağım? Anılarda, söylenmemiş kucaklaşmalarımızda, cevapsız telefon görüşmelerimizde, hayır, sen sonsuza dek kalbimdesin.”
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), mayıs ayına dair “Elektrik Piyasası Sektör Raporu”nu yayımladı. Rapora göre, lisanslı elektrik üretiminin %29,4’ü hidroelektrik santrallerinden, %17,1’i doğal gaz santrallerinden, %16,6’sı ithal kömür santrallerinden, %13’ü linyit santrallerinden, %11’i rüzgar santrallerinden, %3,8’i ise jeotermal santrallerden elde edildi.
Sırasıyla güneş, biyokütle, taş kömürü, asfaltit ve fuel-oil bu kaynaklara ek olarak üretimde yer aldı.
Sonuç olarak, Türkiye’nin lisanslı elektrik üretimi mayıs ayında geçen yılın aynı dönemine göre %0,5’lik bir artışla toplam 25 milyon 177 bin 330 megavatsaat olarak belirlendi.
Ayrıca, faturalanan elektrik tüketim miktarı ise bu süreçte %3,4 artış göstererek 22 milyon 672 bin 317 megavatsaat seviyesine ulaştı.
Tüketim dağılımında %42’si sanayi, %25,2’si mesken aboneleri, %25,1’i kamu ve özel hizmetler sektörü ile diğer abonelerden oluştu. Tarımsal faaliyetlerin payı %5,9, aydınlatmanın ise %1,8 olarak kaydedildi.
Elektrikteki tüketici sayısı mayıs ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre %2,2 artış göstererek toplam 51 milyon 124 bin 91’e ulaştı.
Bu süreçte sanayi tüketicilerinin sayısında %3,3, tarımsal faaliyetlerde %2,2, mesken tüketicilerinde %2,2, kamu ve özel hizmetler ile diğer tüketicilerde %1,8, aydınlatma tüketicilerinde ise %1,6 artış gözlemlendi.
Mayıs 2024 itibarıyla Türkiye’nin lisanslı elektrik kurulu gücü de yaklaşık %2 oranında artarak 98 bin 187 megavat seviyesine geldi.
Kurulu güç içinde %24,9 doğal gaz santralleri, %24,3 barajlı hidroelektrik santralleri, %13,5 rüzgar santralleri, %10,6 ithal kömür santralleri yer alırken, kalan kısmı diğer enerji kaynaklarından elektrik üreten tesislerden oluşmaktadır.
2025 yılı geldiğinde, otomotiv sektörü geri çağırmalar ve karmaşık elektronik sorunlarla mücadele ederken, geçmişten gelen bir model tekrar öne çıkıyor. Dokunmatik ekran ve anahtarsız giriş gibi modern özelliklerle donatılmamış olsa da, 2000’lerin ikonik Ford Focus Mk1, güvenilirlik arayan kullanıcılar ve deneyimli tamircilerin tercihi haline gelmiş durumda.
İkinci el otomobil alım satımında genellikle sürpriz masraflar, motor arızaları ve eski teknoloji gibi sorunlar göze çarparken, bazı araçlar yıllara meydan okuyarak bu olumsuz algıyı kırabiliyor. Bu araçlardan biri de, üretiminin üzerinden çeyrek asır geçmesine rağmen sadeliği ve dayanıklılığıyla dikkat çeken Ford Focus Mk1.
Bu durumun tipik bir örneği, 20 yılı aşkın süredir tamircilik yapan İngiliz Paul Lucas’ın hikayesi. Kişisel aracı olarak tam 15 yıldır bir Focus Mk1 kullandığını belirten Lucas, “Bu süre içerisinde en küçük bir mekanik sorun dahi yaşamadım” diyerek bu modelin güvenilirliğini vurguluyor.
Peki, 2000’li yılların bu özel Ford modeli, günümüzün en güvenilir ikinci el araçlarından biri olmayı nasıl başarıyor?
1998 ile 2004 yılları arasında üretilen Ford Focus Mk1, mekaniğin elektronikten daha fazla ön planda olduğu bir dönemin felsefesini yansıtıyor. Modern otomobillerde bulunan karmaşık sensörler ve hassas yerleşik sistemler yerine, basit bir yapıya sahip olan bu araç, arıza kaynaklarını azaltırken onarımları da kolaylaştırıyor.
Yedek parçalarının hem bol miktarda bulunması hem de uygun fiyatlı olması, birçok onarımın pahalı ekipmanlara ihtiyaç duymadan yapılabilmesine olanak tanıyor.
Otomobil ustaları, bu arabanın düz ve sorunsuz mekanik yapısını ve uzun mesafe kat etme potansiyelini takdir ediyorlar.
Focus Mk1’in motoru, 100 beygir gücündeki 1.6 16V Zetec-SE benzinli ünite, sağlamlığı ve uzun ömrü ile adeta efsanelemiş durumda.
Modern emisyon sistemlerinin getirmiş olduğu karmaşık teknolojilerden uzak olan bu motor, iyi bakıldığında 300.000 kilometreyi rahatlıkla aşarak uzun yıllar sorunsuz bir şekilde kullanılabiliyor.
Üstelik ortalama 6,7 L/100 km yakıt tüketimi ile sahiplerinin cüzdanını korumaya da devam ediyor. Artan otomobil fiyatları içinde, Ford Focus Mk1, mekanik güvenilirlik ve ekonomik kullanım sunan nadir seçeneklerden biri olarak kalmaya devam ediyor.
2025 yılında, iyi bakımlı örnekler, kilometre ve genel durumuna bağlı olarak uygun fiyat aralığında bulunabiliyor. Düşük bakım maliyetleri ile tanınan bu modelin rutin kontrolleri de oldukça maliyet etmeden gerçekleştirilebilirken, tüm yedek parçaları kolayca temin edilebiliyor.
Bütün bu özellikler, karmaşık elektronik sistemlerin yokluğu sayesinde, aracın onarım maliyetlerini azaltarak sürücüsüne sürekli bir huzur sunuyor. Kolay yol tutuşu, kullanıcı dostu kontrolleri ve güven veren yapısıyla Focus Mk1, özellikle yeni sürücüler için mükemmel bir “ilk otomobil” alternatifi olarak öne çıkıyor.
Sıfırdan araba kullanmaya başlayan sürücüler için öngörülebilir ve rahat bir sürüş deneyimi sunan bu model, ilk kilometreleri düşük maliyetler ile atlatmalarını sağlıyor.
2025 yılında, otomobiller giderek daha fazla teknolojiyle donatılırken, Ford Focus Mk1, bize otomotiv endüstrisinde basitliğin, güvenilirliğin ve dayanıklılığın hala en önemli değerler olduğunu hatırlatıyor.
Türkiye’de gayrimenkul yatırımlarında önemli bir değişim söz konusu. Deprem riski ve yüksek katlı binalara dair artan kaygılar, yatırımcıları geniş arazilere yönlendirmeye başladı. Özellikle tek katlı yapıların inşa edilebileceği arsalar ile prefabrik evler için uygun alanlar dikkat çekici bir talep görüyor.
Betonarme yapılar yerine daha güvenli alternatiflere yönelen yatırımcılar, kırsal alanlarda yer alan arsalara ilgi göstermeye başladı. Bu yeni yönelim, sağladığı güvenli yaşam alanları ve uygun maliyet avantajı ile dikkat çekiyor. Yerli yatırımcıların yanı sıra, arsa piyasası yabancı alıcıların da ilgisini çekmeyi başardı.
Ukrayna, Rusya, Almanya, İngiltere, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi ülkelerden gelen yatırımcılar, Türkiye’de arazi edinimine yönelerek yerli yatırımcılarla güçlü bir rekabet ortamı oluşturdu.
Yabancı yatırımcıların arsa ve tarla alımında en çok ilgi gösterdiği şehirler belirlendi. Doğal güzellikleri, ulaşım kolaylıkları ve ekonomik potansiyelleriyle dikkat çeken 10 şehir şu şekildedir:
10. İzmir: Ege Bölgesi’nin incisi olan bu şehir, hem ticaret hem de turizm açısından önemli bir yere sahiptir.
9. Ankara: Siyasi ve bürokratik merkez olmasının yanı sıra artan konut projeleri ile dikkat çeken bir yatırım merkezi haline geldi.
8. Mersin: Akdeniz’e açılan stratejik bir liman kenti olarak lojistik ve ticaret alanında avantajlar sunuyor.
7. Muğla: Bodrum, Marmaris ve Fethiye gibi popüler turizm merkezlerine ev sahipliği yapan bu bölge, yazlık ve yatırım amaçlı arsa taleplerinin artmasına sebep oldu.
6. İstanbul: Her dönemin gözdesi olarak bilinen bu mega şehir, arsa yatırımı bakımından da sürekli bir talep görmektedir.
5. Bursa: Güçlü sanayi yapısı ve tarihi mirasıyla yatırımcıların ilgisini çekmeye devam ediyor.
4. Kocaeli: Marmara Bölgesi’nin bir üretim merkezi olan bu şehir, sanayi yatırımlarının yanı sıra doğal yaşam alanlarıyla da öne çıkıyor.
3. Sakarya: Uygun fiyatlı arsa seçenekleri ve doğal yaşam fırsatlarıyla dikkat çekiyor. Özellikle orta gelir grubuna yönelik tercih edilen bir bölge.
2. Yalova: İstanbul’a olan yakınlığı ve doğayla iç içe konumu ile hem yaşamak hem de yatırım yapmak isteyenler için cazip hale geldi.
1. Antalya: Listelerin zirvesinde yer alan Antalya, iklimi, yaşam kalitesi ve turizm potansiyeli sayesinde hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için en popüler seçenek olarak öne çıkıyor.
Türkiye genelinde yatırım eğilimlerinin arsa ve tarla yönünde değişmesi, önümüzdeki dönemde bu şehirlerdeki arazilerin değer kazanacağına işaret ediyor. Uzmanlar, imara açık bölgelerde uygun zamanda yapılan yatırımların yüksek kazanç sağlama potansiyeline dikkat çekiyor.
Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), 2014 yılında Adana ve Hatay’da durdurulan MİT TIR’larıyla Suriye’deki silahlı gruplara göderilen mühimmatla ilgili dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında “savaş suçu” işledikleri iddiasıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) başvuruda bulundu. Bu başvurunun akabinde, HKP Lideri Nurullah Efe hakkında Erdoğan ve diğer yetkililere hakaret ettiği gerekçesiyle dava açıldı. Efe, bu davada 1 yıl 2 ay 22 gün hapis cezasına çarptırıldı.
Ancak Yargıtay, Erdoğan’ın o sırada Cumhurbaşkanı olması nedeniyle yargılamanın Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesi çerçevesinde “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla gerçekleştirilmesi gerektiğine karar vererek, mevcut hükmü bozdu. Bu karar sonrasında dava yeniden ele alındı. Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 18 Ekim 2023 tarihinde verdiği karar ile Nurullah Efe’yi “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan 1 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırdı. Yargıtay ise cezayı 1 yıl 5 ay 15 güne indirdi ve hükmü kesinleştirdi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HKP Genel Merkezi’ne ilettiği yazıda, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 11. maddesine dayanarak bu mahkumiyetin siyasi parti üyeliğine engel olduğu belirtildi. Ayrıca, Efe’nin parti kurucu üyeliği, üyeliği ve buna bağlı genel başkanlık görevlerinin sona erdiği ifade edildi. Yazıda şu ifadelere yer verildi:
“15 Haziran 2025 tarihinde yapılan 6. Olağan Kongre’de Genel Başkan olarak seçilen Nurullah Efe’nin güncel adli sicil kaydının incelenmesi neticesinde, Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 18 Ekim 2023 tarihli ve 2021/776 Esas, 2023/1192 Karar sayılı ilamı ile mahkûm olduğu anlaşılmakta; bu mahkûmiyet kararının 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca siyasi parti üyeliğine engel teşkil ettiği görülmüştür. Böylelikle ilgilinin parti kurucu üyeliği, üyeliği ve buna bağlı parti organlarındaki görevleri sonlandırılarak partiniz sicil kaydına işlendi.”
Alınan bilgilere göre, Başsavcılık, 15 Haziran’da yapılan kongrede MYK üyesi olarak seçilen Erdal Kopal’ın da, kesinleşen 11 ay 20 günlük hapis cezası nedeniyle üyeliğini ve yöneticiliğini düşürdü.
Nurullah Efe, daha önce benzer suçlamalarla yargılanmış ve bu yargılamalar sonucunda toplamda 14 yıl 7 ay 5 gün hapis cezası ve siyasi yasak almıştı. Bu cezalar hâlen istinaf aşamasında değerlendirilmektedir. Ayrıca, Efe hakkında devam eden diğer davalarda ise toplamda 51 yıl 4 ay hapis cezası talep edilmektedir.