40,6874$% 0.18
47,4873€% -0.02
54,7466£% 0.03
4.447,89%0,31
3.402,14%0,19
10.960,32%0,04
08 Ağustos 2025 Cuma
Türkiye İstatistik Kurumu, temmuz ayının en fazla kazandıran yatırım aracını açıkladı. Aylık en yüksek reel getiri, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile hesaplandığında %8,75, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile hesaplandığında ise %8,40 oranlarıyla BIST 100 endeksinde gerçekleşti.
Yİ-ÜFE ile hesaplandığında; Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) %3,68, mevduat faizi (brüt) %1,79, Euro %1,47 ve Amerikan Doları %0,17 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağladı. Ancak külçe altın %0,47 oranında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile hesaplandığında ise DİBS %3,34, mevduat faizi (brüt) %1,46 ve Euro %1,15 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağladı; Amerikan Doları %0,16 ve külçe altın %0,79 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
DİBS, üç aylık değerlendirmede Yİ-ÜFE ile hesaplandığında %6,12, TÜFE ile hesaplandığında ise %7,92 oranlarıyla yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Bu süreçte Amerikan Doları, Yİ-ÜFE ile hesaplandığında %1,25 oranında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı olarak öne çıktı. TÜFE ile hesaplandığında ise %0,43 oranında en az reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu.
Altı aylık değerlendirmeye göre külçe altın; Yİ-ÜFE ile hesaplandığında %21,98, TÜFE ile hesaplandığında ise %22,87 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Aynı dönemde BIST 100 endeksi, Yİ-ÜFE ile hesaplandığında %8,92, TÜFE ile hesaplandığında ise %8,26 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı olarak kaydedildi.
Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde külçe altın; Yİ-ÜFE ile hesaplandığında %37,17, TÜFE ile hesaplandığında ise %27,58 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan araç oldu. Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile hesaplandığında mevduat faizi (brüt) %15,46, Euro %6,06 ve DİBS %2,26 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; Amerikan Doları %1,59 ve BIST 100 endeksi %23,17 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile hesaplandığında ise mevduat faizi (brüt) %7,39 oranında yatırımcısına reel getiri sağlarken; Euro %1,35, DİBS %4,88, Amerikan Doları %8,47 ve BIST 100 endeksi %28,54 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
Çin’in Guangxi bölgesinde bulunan Beihai kentinde, 5 Ağustos tarihinde gerçekleşen şiddetli bir fırtına sırasında, hareket halindeki bir elektrikli SUV araca yıldırım düştü. Olay, başka bir sürücünün cep telefonuyla kaydettiği görüntüler sayesinde sosyal medyada hızla yayıldı. Bu görüntüler, elektrikli araçların yıldırım çekme olasılığıyla ilgili tartışmaları tekrar gündeme getirdi.
Görgü tanığı Bay Zhang, yerel medyaya olay anını şu şekilde anlattı: “Araç yıldırım çarptıktan sonra durdu. Yaklaşık 5 dakika bekledik, içinden kimse inmedi. Araç stop etmişti ve orada öylece duruyordu. Biz de daha fazla beklemeyip oradan ayrıldık.”
Videolarda, gökyüzünden düşen büyük bir şimşeğin araca çarptığı ve sonrasında etrafa kıvılcımlar saçtığı net bir şekilde görülüyor.
Sosyal medyada geniş yankı uyandıran video, “Elektrikli araçlar yıldırımı daha mı fazla çeker?” sorusunu yeniden gündeme getirdi. Uzmanlara göre bu tür olaylar nadir gerçekleşse de, modern elektrikli araçlar içten yanmalı motorlu araçlar gibi Faraday kafesi prensibi ile yıldırıma karşı korunmaktadır.
Uzmanlar, yıldırım çarpması durumunda sürücülerin ve yolcuların araç içerisinde kalmayı sürdürmeleri gerektiğini, dışarı çıkmanın çok daha fazla risk taşıdığını vurguluyor. Bu nedenle, yıldırım düşen bir araçtan çıkılmaması ve fırtına geçene kadar beklenmesi önerilmektedir.
Türkiye’de nüfus artarken, buğday ekili tarım arazileri azalma gösterdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2010 yılında 73 milyon 722 bin olan Türkiye nüfusu, son 15 yılda yüzde 16,2 artarak 2024 yılı itibarıyla 85 milyon 664 bine ulaştı.
Buğday ekili alanlar ise 2010 ile 2024 yılları arasında yüzde 13,3 oranında azalmıştır. 2010 yılında 8 milyon 103 bin hektar olan buğday ekim alanları, 2024’e gelindiğinde yaklaşık olarak 1 milyon hektar azalarak 7 milyon 23 bin hektara düşmüştür.
Türkiye’de buğday üretimi 2010-2024 yılları arasında dalgalı bir seyir izlemiştir. 2010 yılında 19 milyon 674 bin ton olan buğday üretimi, 2015 yılında yüzde 14,9 artışla 22 milyon 600 bin tona yükselmiştir. Ancak bu artış kalıcı olmamış, 2020 yılında üretim tekrar 20,5 milyon tona gerilemiştir. 2024 yılı itibarıyla ise üretim yeniden artarak 20 milyon 800 bin tona ulaşmıştır.
Böylece 2010 ile 2024 yılları arasında Türkiye’nin nüfusu yüzde 16,2 artarken, buğday üretimindeki artış yalnızca yüzde 5,7 düzeyinde kalmıştır.
Türkiye’nin buğday üretiminde uzun yıllardır kısır bir döngüye sıkışıldığını belirten TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada şunları ifade etti: “1950’li yıllarda 7 milyon hektar olan buğday ekim alanları, 1980’lerde 9 milyon hektara kadar çıkmıştır. Ancak 2010’dan sonra bu alanlarda yeniden düşüş yaşanmıştır. Üretim ise uzun süredir 20 milyon ton bandını aşamamaktadır. Verimlilikte kısmi bir artış var ama bu yeterli değil. Kuru tarım alanlarında ciddi verim kayıpları yaşanmakta, bu durum nüfus artsa da üretimin yerinde saymasına sebep olmaktadır.”
Üretim maliyetlerinin dövize bağlı olarak sürekli arttığını, buna karşılık alım fiyatlarının düşük kaldığını vurgulayan Suiçmez, tarımda üç yıllık planlı üretim modeline geçildiğini ancak bu uygulamanın karmaşık ve belirsiz olduğunu dile getirdi. Ayrıca, “Buğdaya verilen destekler genelde bir yıl sonra ödeniyor; bir yıl sonra ödenen destek, gerçek bir destek sayılmaz. Önünü göremeyen buğday üreticileri alandan çekiliyor, bu durum buğday üretim alanlarının ve üretiminin azalmasına yol açıyor.” şeklinde ifade etti.
Genç nüfusun tarımsal üretime ilgisinin azaldığını dile getiren Suiçmez, “Türkiye’de çiftçilerin yaş ortalaması 58 olarak tespit edildi. Gençler, babalarının tarımdan kar edemediklerini gördükleri için bu alandan uzaklaşıyor. Tarımsal altyapı yetersiz; okul yok, sağlık tesisi yok, internet yok. Ekonomik baskılar da eklenince üretim sürdürülebilir olmaktan çıkıyor.” dedi. Suiçmez, stratejik ürünlerde planlı ve güçlü destek politikalarıyla tarımın yeniden cazip hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Ticaret Bakanlığı, “Doğrudan Satışlar Hakkında Yönetmelik”i Resmî Gazete’de yayımlayarak yürürlüğe soktu. Bu yeni düzenleme, doğrudan satış sistemleri aracılığıyla tüketici haklarını artırmayı, piyasa düzenini sağlamayı ve suistimalleri engellemeyi amaçlıyor.
Yeni yönetmelikle birlikte, doğrudan satış şirketleri için belirlenen asgari sermaye şartı 10 milyon TL olarak belirlenmiştir. Ayrıca, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalarda en az 3 milyon TL tutarında bloke hesap bulundurma zorunluluğu getirildi. Şirketlerin, faaliyetlerine başlamadan önce Ticaret Bakanlığı’ndan doğrudan satış yetki belgesi alması gerekecek.
Yönetmelik, hızlı zenginlik vaatleri ve sisteme katılım için baskı yapılmasını yasakladı. Sistemin, yeni üye kazandırma üzerine değil, mal veya hizmet satışına dayanması gerektiği vurgulanmaktadır.
Doğrudan satış şirketlerinin doğrudan satıcılara sağladığı komisyon, prim ve diğer menfaatlerin, yıllık net satışların yüzde 50’sini geçemeyeceği belirtilmektedir. Yeni üye kazanımına yönelik ödemeler ise toplam menfaatlerin yüzde 30’unu aşamayacaktır.
Tüketiciler, doğrudan satış yoluyla edindikleri mal veya hizmetlerden 30 gün içinde koşulsuz cayma hakkına sahip olacaklardır. Şirketler, cayma hakkı kullanılan ürünlerin bedelini 30 gün içinde iade etmekle yükümlü olacaktır.
Ayrıca, mevcut doğrudan satış şirketleri, en geç 30 Ocak 2026 tarihine kadar yeni düzenlemelere uyum sağlayarak yetki belgesi başvurusunda bulunmalıdır.
Sancaktepe Sarıgazi’de, önceki gün saat 03.00 civarında polise, bir akaryakıt istasyonunda alkollü bir kişinin çevreyi rahatsız ettiği ihbarı yapıldı.
İhbar üzerine bölgeye sevk edilen polis, taşkınlık çıkaran kişiye sert bir şekilde müdahale etti. Görüntülerde, tekme ile yere düşürülen alkollü şahsın yere düştükten sonra hareketsiz kaldığı, buna rağmen polis memurunun vurmaya devam ettiği görüldü. Bu görüntülerin sosyal medyada dolaşıma girmesiyle birlikte İstanbul Valiliği’nden açıklama yapıldı.
Açıklamada, emniyet ekiplerinin çağrı üzerine şahsı kontrol altına almak için olay yerine gittiği, fakat müdahale sırasında istenmeyen görüntülerin oluştuğu belirtildi. “Olay sonrası müdahalenin usulüne uygunluğu yönünde inceleme başlatılmıştır. Bir personel görevden uzaklaştırılmıştır. Ayrıca, konuyla ilgili bir polis başmüfettişi talep edilmiştir.” ifadelerine yer verildi.
Kaynak: AA – İrem Demir – Güncel