41,0980$% 0,50
47,6388€% 0,57
55,3813£% 0,60
4.465,83%-0,27
3.385,39%-0,23
11.372,12%-1,37
27 Ağustos 2025 Çarşamba
Finans ve emtia piyasalarında dalgalanmalar sürüyor. Son gelişmeler ışığında, yatırımcılar dikkatlerini ABD’deki olaylara yönlendirmiş durumda.
Özellikle ABD Merkez Bankası ile ilgili haberlerin piyasalara etkisi son günlerde daha net bir şekilde hissedilmeye başlandı. Fed’in yönetim kadrosundaki ani değişiklikler hem siyasi hem de ekonomik çevrelerde geniş yankılar uyandırdı.
ABD’deki bu gelişmeler, piyasalarda belirsiz bir seyir gözlemlenmesine yol açtı. ABD Merkez Bankası (Fed), Yönetim Kurulu Üyesi Lisa Cook’un, eski Başkan’ın kendisini görevden alma girişimine karşı yargıya başvuracağını açıkladı. Bu durum, bankanın mahkeme kararlarına uyacağı anlamına geliyor.
Bu olaylar, altın yatırımcıları arasında bir panik atmosferi yarattı. Eski Başkan’ın bu eyleminin altın fiyatlarını nasıl etkileyeceği merakla bekleniyor. Piyasa uzmanı, 2026 yılı için gram altın fiyatlarına dair öngörülerde bulundu.
2025 yılına 3.050 liradan başlayan gram altın, bugün itibarıyla 4.475 lira seviyesine yükseldi. Son 8 ayda gram fiyatının 1.425 lira arttığına dikkat çeken uzman, altının her zaman değerli bir emtia olduğunu vurguladı.
Altın almak için beklemenin faydalı olduğunu söyleyen uzman, “Nakit ihtiyacı olmayanlar ellerinde tutmaya devam etmeli. Altın ihtiyaç olmadan satılmamalı. 2026’nın ilk yarısında 6.000 lira seviyesini bekliyorum. 2026 yılında düğün yapacak veya altın borçlanacak olanlar buna göre planlarını yapmalı.” dedi.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü, sosyal medya hesabı üzerinden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 1915 olaylarına dair sözlerine tepki gösterdi.
Yapılan açıklamada, “Soykırım şebekesinin başındaki Netanyahu, 1915 olayları ile ilgili beyanlarıyla siyasi yalanlarına bir yenisini daha eklemiştir.” ifadesi kullanıldı.
Açıklamada, “Tarih, hukuk ve insanlık vicdanı önünde, soykırım suçundan yargılanması gereken birinin her sözü yalan olarak değerlendirilebilir.” denildi. Ayrıca, “Türkiye, tarih konusundaki tüm gündemlerini açıkça, hukuk ve diplomasi çerçevesinde yürütmektedir. 1915 olayları ile ilgili yapılan açıklamalar, Türkiye’nin özgüvenli dış politikasını pekiştirmiştir. Netanyahu, ‘tarihin vicdanı’ tarafından yargılanmış bir kişidir. Tarihin ve geleceğin yargıladığı bir kişinin tarih üzerine söylediği sözlerin geçerliliği yoktur.” ifadelerine yer verildi.
İsrail Başbakanı Netanyahu, “1915 olaylarını ‘Ermeni soykırımı’ olarak tanıdığını ve bu konuda Knesset’in bir karar aldığını, şahsen de bunu ifade etmeye hazır olduğunu” belirtmişti.
Kayseri’de yaşayan 73 yaşındaki bir kadının, geçtiğimiz pazar günü kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiği bildirildi. Yakınları tarafından şehir mezarlığı morguna götürülen cenaze, yurtdışındaki çocuklarının gelmesi için salı gününe kadar bekletildi.
Dün sabah saatlerinde morga gelen yakınları, cenazenin burada olmadığını fark etti. Araştırmalara başlayan aile, merhumenin cenazesinin Yozgat’ın Boğazlıyan ilçesine bağlı Ovakent Beldesi’ne götürüldüğünü ve burada defnedildiğini öğrendi. Ovakent’e giden cenaze sahipleri, vefat eden kadının üzerinde bulunan eşyalarını gördüler. Bunun üzerine, savcılık kararı ile mezar açılarak cenaze, Kayseri’ye getirildi.
Cenaze sahipleri, Ovakent’teki aile ile irtibata geçti ve durumu açıkladı. Ovakent’teki ailelerin, merhume kadını anneleri zannederek cenazeyi aldıkları öğrenildi.
Cenaze, Hulusi Akar Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Talas ilçesindeki Başakpınar Mahallesi’nde toprağa verildi.
Bir aile üyesi, konuyla ilgili yaşadıklarını aktararak; “Cenazemizi pazar günü aldık ve burada bekletmek zorundaydık. Çocuklar yurtdışındaydı, salı günü defin işlemi yapacaktık. Ancak morgda cenazemizi bulamadık. Araştırmalar sonucunda Yozgat Ovakent’teki bir cenaze ile karıştırıldığını öğrendik. Oraya gittik ve savcı talimatıyla jandarma eşliğinde cenazemizi aldık” ifadelerini kullandı.
Bir diğer aile üyesi, 24 Ağustos Pazar günü cenazeyi morga götürdüklerini ve işlemleri tamamladıktan sonra, yanlışlıkla başka bir cenazeyle değiştirildiklerini belirtti. “Cenazemiz Ovakent’e gitti ve orada defnedildi. Bunun üzerine gerekli yasal işlemleri başlatacağız” dedi.
Oğuz Ünalan, cenazenin teslimat makbuzunu aldıklarını ve yanlışlıkla başka bir cenaze ile karıştırıldıklarını ifade ederek, “Mezar açıldı ve cenazemizin alınması sonucunda önemli bir şekilde deforme olduğu görüldü. Şimdi bu durumu yargıya taşıyacağız” şeklinde konuştu.
İstanbul Boğazı’nda 24 Ağustos’ta 81 ülkeden 2 bin 820 sporcunun katılımıyla gerçekleştirilen Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’nda kaybolan yüzücünün arama çalışmaları devam ediyor.
Yarış sırasında kaybolan yüzücüyle ilgili olarak amatör yüzücü olan bir katılımcı, yarış esnasında bu kişiyi gördüğünü ve yanlış yöne gittiği için uyardığını ifade etti.
İlgili kişi, kaybolan yüzücüyü son gördüğü yere götürülmek üzere sahil güvenlik ekibi tarafından alındı. Yetkililere gösterilen koordinatlar kayıtlara geçti.
Yarışta farklı boneli grupların bulunduğunu belirten bir katılımcı, kaybolan yüzücünün denizde yanlış yöne gitmesi üzerine onu defalarca uyarmaya çalıştığını ancak yüzücünün tavırlarının “ben ne yaptığımı biliyorum” şeklinde olduğunu aktardı.
Kaybolan yüzücüyle ilgili yapılan açıklamalarda, yarış boyunca kullanılan çiplerin yalnızca sahile giriş çıkışını kayıt altına aldığını ve daha gelişmiş sistemlerin kullanılması gerektiği vurgulandı.
Geçmişte de benzer durumlar yaşandığına dikkat çeken bir yüzücü, uyarılara rağmen kaybolan kişinin rotasını değiştirmemiş olduğunu belirtti.
Yüzücünün kaybolduğu an, basında resmini gördükten sonra tanındı ve bu nedenle yardım çağrısında bulunuldu.
Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’ndaki bu dramatik olay, deniz sporlarının tehlikeleri ve güvenlik önlemlerinin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Gümüşhane’nin Torul ilçesine bağlı, 1900 rakımlı Dağdibi köyünde, köy camisinin emekli imamı Ali Ural’ın öncülüğünde başlatılan ağaçlandırma çalışmaları, köyün geleceğini köklü bir şekilde değiştirdi. 1985 yılına kadar meyve ağacı bile yetişmeyen bu köyde, Ural, 40 yıl boyunca 50 binden fazla ağacı kendi çabasıyla köye kazandırdı.
Ali Ural, fidanlarını kendi imkanlarıyla temin ederken, dikim ve sulama gibi tüm bakım aşamalarını da bizzat üstlendi. Masraflarını kendi cebinden karşılayarak, köyde çam, akasya, ladin, köknar ve huş gibi çeşitli ağaç türlerinin yetişmesini sağladı. Bugün, geçmişte ağaçsız kalan köy, yemyeşil ormanlarla çevrili bir hale geldi.
Ağaç dikmeye ilk başladığında köyünde hiç ağaç olmadığını belirten Ural, “İlk başladığımda köyde dikili ağaç yoktu. Çam, ladin, meyve ağaçları yoktu. Komşular, burada başarılı olamayacağımı söylediler, ancak ben inat ettim ve ağaç dikmeye başladım. İlk sene 50-60 ağaçla başladım; meyve konusunda zorlansak da çamlarla ilerledik,” dedi.
Ural, iklim koşullarını öğrenerek, doğru yerlerde ağaç dikmeye başladı. Zamanla büyüyen ağaçlar, Orman İşletmesi tarafından da desteklenince, dikim alanlarını genişletti. “Ağaç sayım 50 bini geçti,” diye ekledi.
Ural, fidan dikmeye devam edeceğini vurgulayarak, “Bu köyün ihtiyacı olduğu için bunu yaptım. Ağaç sevgim var, bu zoraki bir iş değil. 30-40 yıl ağaç dikmek fedakarlık ve içten gelen bir sevgi gerektirir,” dedi. Hala dikilmesi gereken fidanlar olduğunu belirten Ural, vatandaşları da bu konuda teşvik etti.
Ural, “Bizim bölgede, yüksek rakımlarda ormana çok ihtiyacımız var. Artık hayvanlar rüzgardan korunabileceği bir yer bulabiliyor,” şeklinde konuştu.