41,2949$% 0,26
48,4885€% 0,46
56,0401£% 0,31
4.850,69%0,47
3.650,17%0,46
%
12 Eylül 2025 Cuma
Yapay zekanın iş dünyasında köklü değişikliklere yol açtığı bir dönemde, teknoloji alanının önde gelen isimlerinden biri ilginç bir değerlendirmede bulundu. Yapay zekanın yükselişinden bir endişe duyduğunu ifade eden bu isim, bazı mesleklerin bir asır sonra bile insanlara özgü kalacağını savunuyor.
Yapay zekanın, özellikle kod ayıklama gibi tekrarlayan görevleri otomatikleştirebileceğine dikkat çekilirken, programcılığın temelinde yatan yenilikçi problem çözme yeteneğinin derin bir insan anlayışı gerektirdiği belirtildi. Kod yazmanın yalnızca komut girmekten ibaret olmadığı, karmaşık sorunlar çözebilme becerisinin insanlara özgü bir yetenek olduğu vurgulandı.
Enerji, biyoloji gibi alanların da yapay zekanın üstesinden gelemeyeceği etik boyutlar ve incelikler gerektirdiği ifade edildi. Bu durum, insani unsurların önemli olduğu alanların gelecekte de insanlara ait kalacağını gösteriyor.
Bunun yanında, yapay zekanın iş gücü üzerindeki etkilerine dair endişeler de dile getirildi. Yapay zekanın 2030 yılına kadar global ölçekte milyonlarca iş kaybına yol açabileceği, ancak farklı sektörlerde yeni iş imkanları yaratma potansiyelinin de bulunduğu belirtiliyor.
Bu dönüşümün başarılı bir şekilde yönetilmesi durumunda yapay zekanın üretkenliği artırarak insanlara daha fazla boş zaman sağlayabileceği ve iş anlayışının hayatta kalma mücadelesinden kişisel tatmine evrilebileceği öngörülüyor.
Yeni nesil iş yerlerinde, idari asistanlık ve grafik tasarım gibi bazı pozisyonların, yapay zeka teknolojileri nedeniyle ciddi risk altında olduğu vurgulanıyor. Bu durum, gelecekte işlerin yok olmasından ziyade sürekli adaptasyon gerektiren bir yapı oluşturacağını gösteriyor. Çalışanların yeteneklerini sürekli olarak güncellemeleri ve yapay zeka ile iş birliği yapmayı öğrenmeleri önem kazanıyor.
Son yapılan araştırmalar, teknik alanlarda bile insana dair eleştirel düşünme ve karmaşık problem çözme becerilerinin en değerli yetkinlikler olacağını ortaya koyuyor. Uzmanlar, bu niteliklere sahip entelektüel mesleklerin gelişmeye devam edeceği konusunda ümit varlar.
Türkiye’deki bazı işyerlerinde çalışanların maaşları, kısmen banka yollarıyla, kalan kısmı ise elden ödenmektedir. Bu uygulama, bordrolarda gerçek ücretlerin gizlenmesine neden olmaktadır. Bordroda yanlış gösterilen ücretler, işçinin sadece fazla mesai ödemelerini değil, aynı zamanda emeklilik maaşı ve kıdem tazminatını da olumsuz etkilemektedir. Yargıtay kararları, bu konuda işçilere rehberlik etmekte önemli bir rol oynamaktadır.
Bordroda maaşın eksik gösterilmesi, işçinin SGK primlerinin düşük yatırılmasına yol açmakta ve bu durum, ileride düşük emekli aylığı ile eksik kıdem tazminatı anlamına gelmektedir. Fazla mesai ödemeleri de bordroda yer alan maaş üzerinden hesaplandığı için işçiler, hak ettikleri mesai ücretlerini tam olarak alamamaktadır.
Yargıtay, fazla mesai iddialarında işyeri giriş-çıkış kayıtları, resmi belgeler ve yazışmaları delil olarak kabul etmektedir. Yazılı kanıtın yokluğunda ise tanık ifadeleri geçerli olabilmektedir. İşin yoğunluğu ve niteliği de göz önünde bulundurulmaktadır.
İmzalı bordroda belirtilen fazla mesai saatleri işçiyi bağlayıcı nitelikte olmaktadır. Ancak işçi, daha fazla çalıştığını yazılı belgelerle ispatlayabilirse, bordroda gösterilen ödemeden mahsup edilerek gerçek alacağı hesaplanabilir. Aksi takdirde bordrodaki süre esas alınmaktadır.
İşçi bordrosunu imzalamadığında, fazla mesai saatlerini hem belgelerle hem de tanıklarla kanıtlayabilmektedir. Bu koşulda, hesaplamalar işçinin gerçek maaşı üzerinden gerçekleştirilmektedir.
Yargıtay’ın (Esas No: 2025/649, Karar No: 2025/4104) kararına göre, bordro hilesi yalnızca fazla mesaiyi değil, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ödemelerini de kapsamakta. Ancak bu hakların elde edilebilmesi için işçinin çalıştığını kanıtlaması gerekmektedir.
Temmuz ayında kümes hayvancılığı üretiminde önemli artışlar gözlemlendi. Bu ayda toplamda 239 bin 876 ton tavuk eti üretildi. Geçtiğimiz yılın aynı ayına göre üretimde yüzde 16,6, bir önceki aya göre ise yüzde 18,4 oranında artış kaydedildi.
Tavuk yumurtası üretimi ise temmuzda aylık bazda yüzde 6,9 artış gösterirken, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 4,9 oranında bir düşüş yaşandı. Bu süreçte toplam 1 milyar 623 milyon 487 bin tavuk yumurtası üretimi gerçekleşti.
Ayrıca, kesim yapılan tavuk sayısı, yıllık bazda yüzde 14,8 artışla 131 milyon 88 bin olarak belirlendi.
Ocak-temmuz döneminde ise tavuk yumurtası üretiminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,7 oranında bir azalma görülürken, kesilen tavuk sayısı yüzde 11,4 ve tavuk eti üretimi yüzde 14,5 oranında artış gösterdi.
Altın fiyatlarındaki artışlar nedeniyle dolandırıcıların artan ilgisi, birçok sahte altının piyasaya sürülmesine yol açtı. Bu durum, Türkiye’deki birçok kuyumcunun mağdur olmasına ve maddi kayıplar yaşamasına neden olmaktadır. Bu sorunun çözülmesi adına çeşitli tedbirler alınırken, Adana’daki kuyumcular, altın satışlarında köklü bir değişikliğe gideceklerini açıkladı.
Adana Kuyumcular Odası’nın almış olduğu karar gereği, kent genelindeki tüm kuyumcularda sarrafiye grubu altınların sadece 2025 tarihli olarak satışa sunulacağı duyuruldu. ‘Eski çeyrek’ veya ‘eski gram’ olarak bilinen altın türleri, kuyumcular tarafından alımına devam edecek ancak bu altınlar bir daha satılamayacak. Eski tarihli altınlar, satın alındıktan sonra kesilerek eritilecek ve yerine darphaneden yeni üretilmiş altınlar satılacak.
Piyasada dolaşan sahte altınları gerçeklerden ayırmanın giderek zorlaştığını vurgulayan kuyumcular, bu yeni uygulamanın hem halkın hem de kuyumcuların mağduriyetlerini azaltmaya yönelik bir adım olarak hayata geçirileceğini belirtti. Başlangıçta Adana’da uygulamaya konulan bu sistemin yakın zamanda çevre illerde de devreye girmesi bekleniyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre, temmuz ayı süt ve süt ürünleri üretiminde önemli artışlar kaydedildi. Temmuz ayında toplanan inek sütü miktarı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,3 artışla 946 bin 158 ton olarak gerçekleşti. Ocak-temmuz döneminde ise, 2024’ün aynı dönemine göre yüzde 0,7 artışla toplam 6 milyon 715 bin 968 tona ulaşıldı.
İçme sütü üretimi, temmuz ayında yıllık bazda yüzde 19,2 artış göstererek 127 bin 164 ton seviyesine çıktı. Ayrıca, bu yılın ilk yedi ayında içme sütü üretimi, geçen yıla göre yüzde 8,4 artışla 958 bin 122 tona yükseldi.
Yoğurt üretimi de önemli bir artış sergileyerek, temmuz 2024’te yıllık bazda yüzde 4,4 artışla 135 bin 276 tona ulaştı. Ocak-temmuz döneminde, yoğurt üretimi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,9 artışla 795 bin 838 ton olarak kaydedildi.
Temmuz ayında inek peyniri üretimi, bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 3,2 artışla 70 bin 21 ton oldu. Ocak-temmuz döneminde ise bu üretim yüzde 2 artışla 484 bin 172 tona yükseldi.
Ayran ve kefir üretimi de temmuz ayında yüzde 10 artarak 97 bin 689 ton seviyesine çıktı. Tereyağı ve sade yağ üretimi ise bir önceki yıla göre yüzde 12,1 artışla 8 bin 954 ton oldu. Ocak-temmuz döneminde ayran ve kefir üretimi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 artışla 584 bin 445 ton; tereyağı ve sade yağı üretimi ise yüzde 10,6 artarak 67 bin 40 tona ulaştı.
Haziran ayında 935 bin 49 ton olan ticari süt işletmelerince toplanan inek sütü miktarı, temmuzda yüzde 1,2’lik bir artış gösterdi. Özellikle, aynı dönem içerisinde 124 bin 852 ton olan içme sütü üretimi de yüzde 1,9 artış kaydetti.