40,4343$% 0.24
47,1614€% 0.49
54,2613£% 0.02
4.344,14%0,72
3.349,56%0,33
10.366,16%-0,04
01 Ağustos 2025 Cuma
2025’in ilk yarısına dair ticari gayrimenkul raporu, Türkiye ekonomisinin zorlu koşullarını yeniden gözler önüne serdi. Kiralar rekor seviyelere ulaşırken, yatırım faaliyetleri durmuş ve lojistik hacmi ciddi bir düşüş göstermiş. Bu durum, sektörü ayakta tutanların yalnızca döviz zengini şirketler ve lüks tüketiciler olduğunu ortaya koyuyor.
Cushman & Wakefield TR International tarafından yayımlanan rapora göre, İstanbul’da birincil ofis kiraları metrekarede 46 dolara çıkarak tarihindeki en yüksek seviyeye ulaştı. Dolar bazında yüzde 10, TL bazında ise yüzde 31 oranında artış gösteren kiralar, 1.779 TL’ye dayandı. Bu fiyatlar, dövize erişimi olmayan yerel işletmeler için ofis sahibi olmayı neredeyse imkânsız hale getiriyor.
Levent bölgesi, kira fiyatlarında ilk sırayı alırken, Anadolu Yakası’nda 35 dolar, Maslak ve Esentepe-Gayrettepe hattında ise 32 dolarlık kiralama bedelleri gözlemlendi. Ankara ve İzmir ise 20 dolarla listeye son sıralardan girdi. Ancak her bölgede ortak sorun, yeni arzın olmaması ve mevcut ofislerin yalnızca yabancı sermaye veya büyük holdingler tarafından karşılanması.
Kiralarda yaşanan bu artış, firmaların yeni yer arayışlarını durdurmasına ve mevcut ofislerine bağlı kalmasına yol açtı. Kiralamaların yüzde 81’i yeni sözleşmelerden oluşmasına rağmen, geçen yıla göre yüzde 30’luk bir daralma dikkat çekiyor. Bu da piyasadaki sıkışıklığın açık bir göstergesi.
Sanayi ve lojistik alanındaki durum ise daha da olumsuz. Kiralama hacmi, yüzde 33’lük düşüş ile 120.959 metrekareye geriledi. Üretimdeki duraksama, azalan nakliye ve şirketlerin küçülmesi, lojistik talebin de ciddi oranda kesilmesine yol açtı.
Perakende sektöründe ise çarpıklık belirgin bir şekilde kendini gösteriyor. Ana caddelerdeki 250 dolarlık metrekare fiyatları, yalnızca lüks moda markaları ve zincir kahveciler için sürdürülebilir bir hale gelirken, orta sınıf perakendeciler pazardan silinmeye başladı. Yeni alışveriş merkezi yatırımları da yapılmadığı için arz artışı yaşanmıyor.
Fitch Ratings, Türkiye’deki sanayi şirketlerinin 2025 yılında yüksek kredi baskıları ile karşılaşmaya devam edeceğini bildirdi. Yavaşlayan ekonomik büyüme, sıkı kredi koşulları, yüksek borçluluk oranları ve azalan nakit akışları, sektördeki riskleri artırmakta. Fitch, makroekonomik koşullar kötüleşirse yeni not indirimlerinin söz konusu olabileceğine de dikkat çekti.
Fitch Ratings’in Türkiye için yayımladığı araştırma raporunda şu ifadeler yer aldı:
“Türk lirasındaki değer kaybı, ithal girdilerin maliyetini artırarak döviz cinsi borç yükünü yükseltiyor. Yüksek enflasyon, hem satın alma gücünü azaltıyor hem de iş gücü maliyetlerini yükseltip fiyatlama baskısı oluşturuyor. Bu durum, Arçelik (BB-/Negatif) ve Vestel (B-/Negatif) gibi hem Türkiye hem Avrupa Birliği’ne satış yapan tüketici odaklı firmaları özelikle zorluyor.”
Belirsiz para ve maliye politikaları, faiz oranlarındaki dalgalanmalar ve sermaye kontrolleri iş ortamını daha öngörülemez hale getiriyor. Avrupa’da büyümenin yavaşlaması ve Türkiye’deki yüksek faiz oranları, tüketici harcamalarını kısıtlıyor. Çinli üreticilerin artan rekabeti ve son dönemde reel olarak değer kazanan lira da ihracatçıları zorluyor. Ayrıca, bireylerin tasarruf yapmayı tercih etmesi iç talebi daha da baskılamaktadır.
Sektördeki birçok şirketin net borç/FAVÖK oranının 2022 yılında %2,3 seviyesinden 2025’te %3,8’e yükselebileceği öngörülmektedir. Düşük faaliyet nakit akımları ve artan işletme sermayesi ihtiyacı borçlanmayı artırıyor. Negatif ya da zayıf serbest nakit akışlarının kısa ve orta vadede devam etmesi bekleniyor.
Refinansman ve likidite riskleri, özellikle kısa vadeli borçları yüksek ve ‘B’ kategorisinde yer alan şirketler için artış gösteriyor. Ancak birçok firma, yerel bankalarla ilişkilerini koruyarak iç piyasada kısa vadeli borçlarını çevirebiliyor.
Sektörel açıdan, Limak (B+/Durağan) ve Çimko (B+/Durağan) gibi döviz bazlı sözleşmelere sahip veya enerji fiyatlarını yansıtabilen şirketler nispeten avantajlı durumda. Ancak Şişecam (B/Negatif) gibi emtia ve enerjiye duyarlı firmalar küresel fiyat dalgalanmalarından daha fazla etkilenebiliyor.
Makroekonomik, talep ve kaldıraç risklerinin artması veya finansmana erişimin zorlaşması durumunda, 2025 yılında Türk sanayi şirketleri için daha fazla derecelendirme baskısı olası görünüyor.
Altın fiyatlarının rekor seviyelere ulaştığı günümüzde, vatandaşlar birikimlerini güvence altına almak amacıyla altına yönelim gösteriyor.
Altın talebi artarken, fırsatçılar da piyasada yer almaya başlıyor. Son zamanlarda birçok kişi, gram altın alıyorum sanarak aslında değersiz pirinç, bakır veya kaplamalı sahte ürünler satın alıyor.
Görünüm olarak gerçek altınla ayırt edilmesi zor olan bu sahte ürünler, mağduriyetlere yol açıyor.
Özellikle gram ve çeyrek altın alımlarında artan şikayetler üzerine uzmanlar, bazı sahte altınların tamamen pirinçten yapıldığını ve dış yüzeyinin altın kaplama ile süslenerek “gerçek” izlenimi verildiğini belirtiyor.
Bu ürünler, terazide tam gram gösterebilir, rengiyle birebir uyumlu olabilir; hatta bazıları sahte mühürlerle bile satışa sunuluyor. Ancak bozdurma veya test aşamasında gerçeklik ortaya çıkıyor.
Altın yatırımı yaparken ucuzluk peşinde koşmak, büyük kayıplara yol açabilir.
Bu nedenle altın alırken dikkat edilmesi gereken bazı temel hususlar bulunmaktadır:
– Yetkili kuyumculardan alışveriş yapın.
– Mutlaka fatura ve sertifika talep edin.
– Aldığınız altını darphane veya kuyumcu odasında test ettirin.
– Piyasa fiyatının çok altında sunulan tekliflere kanmayın.
Vatandaşlar artık sadece paralarını değil, aynı zamanda hayallerini de sahtecilerin eline kaptırmakta. Uzmanların çağrısı oldukça açık:
“Altın diye aldığınız ürünlerin içinde pirinç olabilir. Lütfen kontrol ettirin!”
Bursa’nın İnegöl ilçesinde dün gece saat 23:30 sıralarında gerçekleşen olayda, çarşı ve mahalle bekçileri devriye sırasında durumu şüpheli buldukları Suriye uyruklu Muhammed K.’yi durdurdu.
Yapılan kimlik kontrolü sonrası ekipler tarafından yapılan üst aramasında, şüphelinin belinde kemer gibi görünen bir kılıf içinde 60 santimetre uzunluğunda bir döner bıçak ele geçirildi. Muhammed K., gözaltına alınırken, bıçağa da el konuldu. Olayla ilgili olarak polis ekipleri soruşturma başlattı.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
Milliyetçi Hareket Partisi Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, sosyal medya üzerinden hasta tutuklular için önemli bir çağrıda bulundu. Yıldız, cezaevinde sağlık problemleri yaşayan bireylerin iyileşene kadar cezalarının infazının ertelenmesi gerektiğini dile getirdi.
Yıldız, Anayasa’nın 17. maddesi ve uluslararası insan hakları sözleşmelerine atıfta bulunarak yaşama hakkının temel bir insan hakkı olduğunu vurguladı. Paylaşımında, “Hapis cezasının infazı, mahkûmun hayatı için ciddi bir tehlike oluşturuyorsa, iyileşene kadar infazı geri bırakılmalıdır. Her insan, doğuştan gelen yaşama hakkına sahiptir. Bu hak, diğer tüm hakların varlık sebebidir.” ifadelerini kullandı.
Yıldız, ceza ertelemesi uygulamalarıyla ilgili güncel verileri de paylaştı. Buna göre:
Adli Tıp Kurumu aşamasında bekleyenler: 286 kişi
Feti Yıldız’ın açıklamaları kamuoyunda yankı bulurken, tutuklu Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık ve Gezi davası tutuklusu Ayşe Barım gibi sağlık sorunları yaşayan diğer tutuklular yeniden gündeme geldi.