40,4343$% 0.24
47,1614€% 0.49
54,2613£% 0.02
4.344,14%0,72
3.349,56%0,33
10.366,16%-0,04
Sıkı para politikası, artan faiz oranları ve finansmana erişimdeki zorluklar, bireyler ve şirketler üzerinde ciddi baskılar oluşturdu. Bireylerin kredi ve kredi kartı borçları için yapılandırma süreçleri kolaylaştırıldı. Şirketler ise borçlarını çevirebilmek için bankalarla iletişime geçmeye başladı. Borç ödemekte zorlanan birçok şirket, özellikle büyük olanlar, borç yapılandırma ve vade uzatma talepleriyle bankaların kapısını çalmaktadır. Bu taleplerin çoğunluğunu ise vade uzatma isteği oluşturuyor; bu sayede şirketler borç geri ödemelerini ertelemeyi umuyor.
Temmuz ayında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizinde bir indirim süreci başlattı fakat kredi kısıtlamaları konusunda herhangi bir esneklik sağlamadı. Ticari ve bireysel kredilere yönelik uzun süredir devam eden kısıtlamalar ve yüksek faiz oranları, finansmana erişimi daha da zorlaştırdı. Uzmanlar, KOBİ’lerin kredi limitlerini doldurduğunu ve bu yapının yeni kredi alımlarına yeterli olmadığını ifade ediyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), bireysel kredi kartı ve ihtiyaç kredisi borçlarında yapılandırma koşullarını gevşetmiş olsa da, ticari kredilere dair henüz bir adım atılmadı. Ancak bankalar, kendi inisiyatifleriyle hem KOBİ’lere hem de büyük şirketlere yapılandırma seçenekleri sunmaya başladı.
Bankacılık sektörü kaynaklarına göre, yapılandırma talepleri her kesimden gelmektedir. Finansal olarak borç ödemektense nakit tutmanın daha avantajlı olduğunu düşünen şirketler, borçlarını erteleyerek pozisyonlarını koruma çabası içindedir. Özellikle bireysel borçlular arasında yapılandırma talepleri artarken, ticari işletmeler de aynı durumu yaşamaktadır. Büyük şirketlerin de yapılandırma sürecine katılması, bu durumu bankalar için daha kritik hale getirmiştir. Büyük şirketlerin ekonomideki etkisi nedeniyle yapılan taleplerin kolayca reddedilmediği, aksi takdirde sistemik risklerin ortaya çıkabileceği belirtiliyor.
Mayıs ayı sonunda Zorlu Holding’in borç yapılandırma adımı kamuoyuna duyuruldu. Holding, 1.3 milyar dolarlık kısa vadeli Türk Lirası borcunu, vadesi 15 yıla kadar uzanan Euro cinsinden kredilerle yeniden yapılandırdı. Ayrıca, piyasa dalgalanmalarına karşı bir ek güvence olarak 500 milyon Euro (yaklaşık 564 milyon dolar) finansman sağladı. Bu adımla, kısa vadeli borcun toplam borç içindeki payı yüzde 60’tan yüzde 40’a düşürüldü. Zorlu Holding’in bu hamlesi, diğer büyük grupların da benzer adımlar atmasının önünü açtı.
Ekonomim’den Şebnem Turhan’ın haberine göre, bir diğer banka kaynağı, büyük şirketlerin ekonomideki dolaylı etkilerinden dolayı bankaların yapılandırma taleplerine olumsuz yanıt verme konusunda zorlandıklarını aktardı. Eğer yapılandırma süreçleri gerçekleşmezse, ekonomide sistemik risklerin oluşabileceği vurgulandı. Fakat başka bir kaynak, her büyük şirketin yapılandırma talebinde bulunmadığını, sadece bazı büyük oyuncuların bu yönde adım attığını belirtti. Yapılandırma taleplerinde en çok vade uzatımının talep edildiği, bazı durumlarda ise borç kesintilerine gidildiği ifade edildi.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB), 2019’da uygulanmaya başlanan Finansal Yeniden Yapılandırma (FYY) çerçeve anlaşmalarına dair verileri paylaştı. Haziran ayında, banka ve mali kurumlara 100 milyon TL ve üzerinde borcu bulunan yalnızca 4 şirketle FYY anlaşması imzalandı ve toplamda 849 milyon TL’lik borç yeniden yapılandırıldı. Aynı dönem içerisinde bir enerji şirketinin 6 milyar TL’yi aşan borcu ise FYY dışındaki yöntemlerle yeniden yapılandırıldı. 2025’in ilk yarısında toplamda 12.6 milyar TL’lik borç yeniden yapılandırılırken, önceki yılın aynı dönemindeki rakam yalnızca 836 milyon TL olarak kaydedilmişti. Mart 2025 itibarıyla, TBB’ye üye bankaların bilançosunda yapılandırılmış veya itfa planına bağlanmış kredilerin toplamı 814.6 milyar TL’ye ulaştı.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings’in yayınladığı son rapora göre, Türk sanayi şirketlerinin kredi notları 2025 yılı boyunca baskı altında kalmaya devam edecek. Ekonomik yavaşlama, sıkı kredi koşulları, daralan marjlar ve yüksek borçlanma maliyetleri likidite riskini artırdığına dikkat çekiliyor. Ayrıca Türk Lirası’nın sürekli değer kaybı, ithal girdiler ve döviz cinsi borçların maliyetini yükseltiyor. Yüksek enflasyonun alım gücünü azalttığı ve işçilik maliyetlerini artırdığı bilgisi verildi. Fitch, ihracata dayalı çalışan Arçelik ve Vestel gibi firmaların, artan maliyetleri fiyatlara yansıtmakta zorluk yaşadığını belirtti. Raporda, para ve maliye politikalarındaki belirsizliklerin, şirketlerin uzun vadeli planlamalarını ciddi şekilde zorlaştırdığı belirtiliyor.
Emekliden SGK’ya seyyanen davası