42,5143$% 0.18
49,2560€% -0.14
56,2546£% -0.1
5.687,41%0,37
4.164,23%0,22
10.930,15%-0,14
02:00
OECD’nin 2025 emeklilik raporu, nüfusun hızla yaşlanmasının hem işgücü piyasaları hem de emeklilik sistemleri üzerinde ciddi yük yarattığını vurguluyor. Raporda, ülkelerin emeklilerin çalışma hayatına daha kolay dâhil olmasını sağlayacak düzenlemeler yapmasının önemine dikkat çekiliyor; Türkiye ise 2050 sonrası yaşlı nüfus artışında öne çıkacak ülkeler arasında gösteriliyor.
Rapor verilerine göre OECD genelinde 65 yaş ve üzeri kişilerin, 20–64 yaş grubuna oranı 2000’de %22 iken 2025’te %33’e ulaştı. Bu oranın 2050’de yaklaşık %52 seviyesine çıkması bekleniyor. Türkiye de bu eğilimi izleyerek 2050 sonrasında OECD ortalamasının üzerine çıkacak ve 2050–2075 döneminde Şili, Kolombiya, Kosta Rika, İzlanda, Litvanya ve Meksika ile birlikte yaşlı nüfusu en hızlı artan ülkeler arasında yer alacak.
Türkiye’ye ilişkin rapor, emeklilik sonrası çalışmaya getirilen sınırlamalara dikkat çekiyor. 8 Eylül 1999’dan önce sigorta girişi olanlar, emekli maaşları kesilmeden 4/a (işçi) veya 4/b (esnaf) statüsünde çalışabiliyor. Buna karşın 1 Ekim 2008’den sonra ilk kez sigorta girişi yapanların, emekli olduktan sonra çalışmaya devam etmeleri halinde emekli aylıkları kesiliyor. Bu farklı düzenlemeler, emeklilik yaşına göre değişen grupların ekonomik davranışlarını etkiliyor; bazıları 58–60 yaşlarında, bazıları ise 61–65 yaş aralığında emekli oluyor.
Nüfus yaşlanmasında en önemli etkenlerden biri “baby boomer” kuşağının ilerleyen yaşları. OECD ülkelerinde önümüzdeki 40 yılda çalışma çağındaki nüfusun ortalama %13 azalacağı tahmin ediliyor. Mevcut istihdam oranlarına bakıldığında, OECD genelinde 55–64 yaş grubunun %65,5’i, 65–69 yaş grubunun %25,7’si, 25–54 yaş grubunun ise %82,5’i işgücünde yer alıyor. Türkiye’de ise 55–64 yaş grubunun istihdam oranı yalnızca %38 ile OECD içinde düşük seviyelerde bulunuyor.
Doğurganlıktaki düşüş de yaşlanmayı hızlandırıyor. OECD ülkelerinde 1960’lardan bu yana doğurganlık oranları yaklaşık yarı yarıya azaldı ve pek çok ülkede nüfus yenileme düzeyi olan 2,1’in altına geriledi. Geçmiş projeksiyonların aşırı iyimser kaldığı örneği verilirken, 1994’te 2025 için öngörülen 2,01’lik oranın gerçekçi olmayıp fiilen 1,46’ya indiği belirtiliyor.
Rapor, düşen doğurganlık ve hızla yaşlanan nüfus karşısında emeklilik sistemlerinin mali sürdürülebilirliğinin risk altında olduğunu kaydediyor. Bu çerçevede, normal emeklilik yaşını geçmiş kişilerin çalışmaya devam etmeleri halinde emekli maaşlarının kesilmesine yönelik engellerin kaldırılması öneriliyor. Emekli olmaya devam edip aynı zamanda çalışmayı sürdürenlerin gelirlerinin korunmasının, daha uzun süre çalışma teşvikine ve ekonomiye daha yüksek üretim ile vergi geliri sağlanmasına katkı vereceği vurgulanıyor.
Raporun bir diğer eleştirisi, emekli aylığı almak için iş sözleşmesinin zorla feshedilmesinin yaşlı çalışanları zayıf konuma ittiği yönünde. Bu uygulamanın, yaşlı işçilerin daha kötü çalışma koşullarına itilmesine yol açtığı ve istihdam kalitesini düşürdüğü ifade ediliyor.
Genel olarak rapor, nüfus yapısındaki değişimle başa çıkmak için en etkili yolun emeklilerin işgücüne katılımını kolaylaştırmak olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye özelinde ise demografik dönüşümün hızı ve mevcut emeklilik sonrası çalışma kısıtlamaları, kapsamlı politika reformları gerektiren güçlü bir uyarı niteliği taşıyor.
Yapay zeka rüzgarı dev borç fırtınasına dönüştü: 100 milyar dolarlık yük küresel ekonomiyi sallayacak?
1
TÜİK açıkladı: Mevsimsellikten arındırılmış ekim enflasyonu belli oldu!
4636 kez okundu
2
Yeni Türk Lirası banknotların zaman aşımı yıl sonunda dolacak
1033 kez okundu
3
1 Bakan Pakdemirli: 84 projeye 113 milyon liralık hibe desteği sağlanacak
899 kez okundu
4
2 Meksika son 30 yıldaki en büyük petrol rezervini keşfetti
882 kez okundu
5
3 Türk bilim insanlarının Antarktika seferleri meyvelerini veriyor
819 kez okundu