42,3514$% 0,24
49,1277€% 0,44
55,6710£% 0,25
5.529,82%-0,38
4.065,53%-0,51
10.565,74%-0,59
02:00
1999 Marmara depreminin ardından belirlenen yüzlerce deprem toplanma alanının büyük bölümü, geçen yıllarda yapılan imar uygulamalarıyla yok edildi. O dönemde yaklaşık 475 alan işaretlenmiş; ancak günümüzde bu alanlardan geride kalan çok az sayıda yer bulunuyor.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan bir uzmana göre, şehir merkezinde kalan toplanma alanlarının sayısından ziyade “toplanma alanı kaldı mı” sorusunu sormak gerekiyor. O dönemde boş alanlar ve acil ulaşım yolları tespit edilirken, zaman içinde bu alanların imara açıldığı, plaza, AVM ve yüksek yapıların yapıldığı belirtiliyor.

Yetkililerle yapılan görüşmelerde, bazı alanların imara açıldığı ve bu sayede gelir elde edildiği ifade ediliyor. Ancak uzmanlar, afet yönetiminde gerekli olan kamusal açık alanların ticari amaçlarla yok edilmesinin kabul edilemez olduğunu vurguluyor. Bu tür uygulamalar sonucunda kent içinde acil toplanma ve barınma için kullanabilecek geniş açık alan sayısının azaldığı belirtiliyor.

Şehir dışına kurulan geçici toplanma noktalarının faydalı olduğu, fakat yalnızca bunlara dayanmanın yetersiz kaldığı vurgulanıyor. Metropol büyüklüğündeki bir kentte, nüfusun önemli bir bölümü etkilendiğinde, kişileri şehir dışındaki noktalara taşımak lojistik olarak zorluklar çıkarıyor. Ayrıca taşınan bölgelerin altyapı donanımı eksikse bu alanlar uzun süreli barınma için uygun olmuyor.

Uzmanlar, “acil toplanma alanı” ile “barınma alanı” kavramlarının karıştırılmaması gerektiğini belirtiyor. Acil toplanma alanları, deprem anı ve hemen sonrasında insanların panik anını atlatıp aileleriyle buluşabileceği küçük yeşil alanlar, okul bahçeleri veya sitelerin ortak kullanım alanları olabilir. Buna karşılık barınma alanları; elektrik, su, sağlık ve altyapı hizmetlerinin sağlanabildiği, insanların uzun süre yaşamasına uygun geniş alanlar olmalıdır. Kentlerin acil olarak bu tür barınma alanlarını belirlemesi ve altyapılarını tamamlaması gerekiyor.

Metropol nüfusunun milyonlara ulaşması ve kentteki yapı stokunun önemli kısmının risk altında olması durumunda, geniş bir kesimin çadır, konteyner veya geçici barınaklarda yaşamak zorunda kalacağı öngörülüyor. Örneğin nüfusun yaklaşık yüzde 25’inin etkilenmesi durumunda milyonlarca insanın barınma ihtiyacı doğuyor; bu büyüklükteki insan kitlesini kısa sürede güvenli alanlara yerleştirmek ve temel ihtiyaçlarını karşılamak büyük bir lojistik çalışma gerektiriyor.
Uzmanlar, kalıcı bir çözüm için şehir içinde yeterli sayıda ve donanımlı barınma alanlarının ayrılmasını, mevcut açık alanların korunmasını ve acil müdahale planlarının halkla şeffaf şekilde paylaşılmasını öneriyor. Geçici barınma alanlarının planlanması, altyapı yatırımları ve düzenli tatbikatlarla toplumun afetlere daha dirençli hâle getirilebileceği vurgulanıyor.
Dondurma zinciri iflas etti: Onlarca şubesi kapanıyor
1
TÜİK açıkladı: Mevsimsellikten arındırılmış ekim enflasyonu belli oldu!
4622 kez okundu
2
Yeni Türk Lirası banknotların zaman aşımı yıl sonunda dolacak
1020 kez okundu
3
1 Bakan Pakdemirli: 84 projeye 113 milyon liralık hibe desteği sağlanacak
895 kez okundu
4
2 Meksika son 30 yıldaki en büyük petrol rezervini keşfetti
876 kez okundu
5
3 Türk bilim insanlarının Antarktika seferleri meyvelerini veriyor
812 kez okundu