Ford’da şok etkisi: Çinli elektrikli araç üreticilerinin mühendislik düzeyi beklentileri aştı

Ford’un üst yöneticisi, şirketin Tesla ve Çinli markaların modellerini parça parça incelemesi sonrası ortaya çıkan mühendislik farklarının, firmada köklü değişikliklere yol açtığını açıkladı. Yapılan teknik demontajlarda verimlilik ve tasarım açısından belirgin üstünlükler tespit edildiğini belirtti.

CEO, ekiplerin önce Tesla Model 3’ü sonra Çinli araçları sökerek yaptığı detaylı analizlerin kendilerinde şaşkınlık yarattığını; karşılaşılan uygulamalar ve mühendislik çözümlerinin beklenenden çok daha ileri olduğunu ifade etti.

Kablolama örneği: Verimlilikte somut fark

Yapılan karşılaştırmalarda öne çıkan somut bir bulgu, kablolama uzunlukları oldu. Ford’un Mustang Mach‑E’sinin, Tesla Model 3’e kıyasla yaklaşık 1,6 kilometre daha fazla kabloya sahip olduğu tespit edildiği ve bunun genel enerji verimliliği ile üretim maliyetleri üzerinde olumsuz etki yarattığı vurgulandı.

Bu değerlendirmeler, şirketin elektrikli araç bölümünde yaşanan kayıpların ve yeniden yapılanma gereksiniminin arkasındaki nedenler arasında gösteriliyor: 2024 yılı içinde elektrikli araç faaliyetleri 5 milyar doları aşan zarar bildirmişti ve mevcut görünüm benzer bir mali tabloyu işaret ediyor.

Çin endüstrisi küresel standart haline geliyor

Uluslararası otomotiv mühendisliği çevrelerinden gelen değerlendirmeler, Çinli üreticilerin artık yalnızca düşük maliyetli üretimde değil; aynı zamanda tasarım, parçalaşma yönetimi ve tedarik zinciri organizasyonunda da ön plana çıktığını ifade ediyor. Çin’in ölçek ekonomisi ve entegre tedarik ağları, kaliteyi ve rekabet gücünü artırıyor.

Resmi veriler de bu trendi doğruluyor:

• Ekim ayında ülkede satılan yeni enerji araçları (NEV), toplam otomobil satışlarının ilk kez %40’ını aştı.
• Aynı dönemde NEV ihracatı %20,4 artışla 256.000 adede ulaştı.
• Bu ihracat rakamı, geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık %50’ye yakın bir büyümeyi gösteriyor.

Gelecek projeksiyonları

Otomotiv analistleri, mevcut hız korunursa 2030’lu yıllarda küresel elektrikli araç pazarının yarısından fazlasının Çin merkezli markalar tarafından domine edilebileceğini öngörüyor. Bu tablo, küresel rekabet dinamiklerini değiştirirken, üreticileri verimlilik, tasarım ve tedarik zinciri optimizasyonuna daha fazla odaklanmaya zorluyor.