Tek Böbreküstü Bezi Kalan Hastada Minimal İnvaziv Yöntemle Koruyucu Adrenal Cerrahi Başarıyla Uygulandı

35 yaşındaki bir hastada, sağ böbreküstü bezinde 3 cm çapında hormon salgılayan bir kitleye bağlı gelişen Cushing sendromu, laparoskopik minimal invaziv cerrahi ile sadece hastalıklı doku çıkarılarak tedavi edildi. Operasyonda infra-kırmızı floresan görüntüleme teknolojisi kullanılarak kitlenin sınırları ve damar yapıları net şekilde görüntülendi; böylece böbreküstü bezinin sağlıklı kısmı korunabildi.

Operasyon ve uygulanan teknoloji

Laparoskopik yaklaşımda infra-kırmızı floresan teknolojisi ile doku ve damar yapıları ayrıntılı olarak görülebildiği için tüm hastalıklı doku çıkarılırken ana damarlar korunabildi. Bu sayede böbreküstü bezinin sağlam kalan bölümü işlevini sürdürebilecek şekilde bırakıldı ve minimal invaziv yöntemle ameliyat tamamlandı.

Neden kritik bir uygulama?

Hastanın diğer böbreküstü bezi daha önce alınmış olduğundan, mevcut tek bezin tamamen çıkarılması durumunda yaşam boyu steroid replasman tedavisi ve böbreküstü bezi yetmezliği riski doğacaktı. Koruyucu cerrahi ile bu risk ortadan kaldırıldı; hastanın ilave ilaç kullanımı gerektirmeden normal yaşantısına dönmesi sağlandı.

Preoperatif ve postoperatif klinik seyrin değişimi

Ameliyat öncesinde hastada görülen bulgular:

• Yüksek tansiyon
• Aşırı kilo artışı
• Yüksek kan şekeri
• Vücutta artmış tüylenme
• Ödem ve halsizlik

Operasyonun üçüncü ayında tüm bu klinik belirtiler belirgin şekilde geriledi; hasta antihipertansif ve şeker ilaçlarını kullanmayı bıraktı, ödemler azaldı ve enerji seviyesi normale döndü.

Bilimsel katkı

Bu vaka, uygulanan görüntüleme destekli koruyucu adrenal cerrahisinin uluslararası literatürde örnek teşkil eden bir vaka olarak sunulmasına ve video sunumu şeklinde paylaşılmasına yol açtı.

Sonuç

Infra-kırmızı floresan görüntüleme eşliğinde gerçekleştirilen laparoskopik koruyucu adrenal cerrahisi, tek taraflı adrenal hastalıkta organ fonksiyonunu koruyarak hastanın yaşam kalitesini ve uzun dönem sağlık sonuçlarını olumlu etkiledi. Bu yaklaşım, uygun seçilmiş hastalarda adrenal yetmezlik riskini azaltan etkili bir tedavi alternatifi olarak öne çıkmaktadır.