Kürtün’de Hurda Musluklardan Ortaya Çıkan Zanaat: Doğadan Gelen Melodi
Kürtün’ün Cami Yanı Mahallesi’nde yıllardır sürdürülen bir el sanatı, atık metallerin ustalıkla dönüştürülmesiyle yeni bir hayat buluyor. Hurdacılardan toplanan musluk, batarya ve pirinç karışımlı metaller yüksek sıcaklıkta eritilerek döküm aşamasına hazırlanıyor. Bölgenin doğal kumu ve ustaların deneyimi birleşince ortaya hem işlevsel hem de estetik ziller çıkıyor.
Üretim Süreci: Geri Dönüşümden Sese
İşlem, hurda metalin yüksek ısıda eritilmesiyle başlıyor. Ustalar, Harşit Çayı kıyısından temin ettikleri özel kumu kullanarak kum kalıplar oluşturuyor. Eritilen metal bu kalıplara döküldükten sonra soğuyup sertleşiyor; ardından ziller tornada parlatılıp yüzey işlemlerinden geçiriliyor. Üretimde bakır veya çinko gibi ilaveler yapılarak istenen ses ve dayanıklılık yakalanıyor.
Akort Aşaması: Zilin Karakterini Belirleyen İnce İş
Bu zanaatın en kritik kısmı ses ayarı; ustalar her bir çanağa farklı tekniklerle müdahale ederek istenen tonu ve yankıyı elde ediyor. Geleneksel kullanımda hayvanların boyunlarına takılan ziller, günümüzde dekoratif obje olarak da talep görüyor. Farklı boy ve ağırlıklarda üretilen modellerin her biri ayrı bir işçilik gerektiriyor.
Ustalar ve Kuşaktan Kuşağa Aktarım
Mahallede yıllardır bu işi sürdüren ustalar, aile içinde aktarılan bilgiyle üretimi devam ettiriyor. Uzun yıllardır zillere hayat veren ustalar, kalıp hazırlamadan döküm ve son işlemeye kadar bütün aşamaları el emeğiyle gerçekleştiriyor. Genç kuşak da sosyal medya ve internet sayesinde üretimi daha geniş kitlelere ulaştırıyor.
Pazar ve Kullanım Alanları
Üretim genellikle iç pazara yönelik olmakla birlikte ürünler Avrupa’ya da gönderiliyor. Müşteri taleplerine göre ince veya kalın ses ayarı, farklı boyutlar ve dekoratif formlar hazırlanabiliyor. Bazı ziller hayvancılıkta kullanılırken, büyük boylarda olanlar dekorasyon amacıyla tercih ediliyor.
Sürdürülebilirlik ve Kültürel Değer
Atık metallere değer kazandıran bu zanaat hem ekonomik hem de çevresel açıdan sürdürülebilir bir model sunuyor. Bölgenin kültürel mirasını yansıtan bu üretim biçimi, el emeğiyle işlenen nesnelerin yerel kimliği güçlendirmesine katkı sağlıyor. Geleneksel bilgi ve tekniklerin korunması, bu zanaatın gelecek kuşaklara aktarılması açısından önem taşıyor.
Bu geleneksel üretim biçiminin Somut Olmayan Kültürel Miras kapsamında değerlendirilmesi, hem zanaatın görünürlüğünü artırabilir hem de korunmasına yardımcı olabilir.