41,8242$% 0,40
48,6374€% 0,78
55,9316£% 0,60
5.634,90%-0,58
4.018,32%1,05
10.720,36%-0,06
Son bir yılda ambalajlı içme suyu ve damacana fiyatlarında gözle görülür bir artış yaşandı. Tüketiciler, temel ihtiyaç listesinde yer alan su için daha yüksek bütçe ayırmak zorunda kalıyor; fiyat artışları bazı bölgelerde en az %50 seviyelerine ulaştı.
İstanbul gibi büyük şehirlerde resmi tarifelerde 19 litrelik damacanaların fiyatları belirli bir düzeyde gösterilse de, market ve eve teslim fiyatları bu rakamların üzerinde seyrediyor. Piyasa fiyatları genellikle 135 TL’den başlayıp bazı markalarda 190–195 TL’ye kadar çıkabiliyor.
Boş damacanayı iade etmeyen tüketicilerden bazı dağıtımcılar yüksek depozito talep ediyor. Bu depozito tutarları 250–300 TL aralığına kadar ulaşabiliyor ve tüketicinin mali yükünü artırıyor.
Gerçekte bir damacanadaki suyun maliyeti çok düşük olmasına rağmen nihai satış fiyatının büyük kısmı ambalaj, dağıtım, depolama, pazarlama ve hizmet giderlerinden oluşuyor. Örnek olarak, piyasada 150 TL’ye satılan bir damacananın içindeki su maliyeti yalnızca birkaç TL civarında hesaplanıyor; geri kalan kısmı operasyonel ve marka kaynaklı giderler oluşturuyor.
Uzmanlar, fiyat artışlarının temel nedeninin suyun kendisi değil lojistik ve pazarlama maliyetleri olduğunu belirtiyor. Artan fiyatların sürdürülemez hâle gelmesi durumunda tüketiciler alternatif çözümler aramaya başlayacak.
Artan ambalajlı su fiyatları, özellikle sabit gelirli hane halkları için ekonomik bir baskı oluşturuyor. Tüketicilerin bilinçli tercih ve uygulamalarla maliyetleri azaltmaları mümkündür; yetkililer ve sektör paydaşları ise fiyat oluşumundaki şeffaflığı artırarak çözüm üretmeli.
Tarihi yükselişin ardından piyasada gümüş kalmadı