40,4343$% 0.24
47,1614€% 0.49
54,2613£% 0.02
4.344,14%0,72
3.349,56%0,33
10.366,16%-0,04
11 – 12 yaşlarındayken bir gün komşumuz Zeynep abla, elime para tutuşturup dönemin popüler gençlik dergilerinden birini almamı istedi. Dergiyi aldıktan sonra dönerken kapağındaki Nilüfer’in fotoğrafını görünce, kaldırıma oturup dergiyi biraz karıştırdım. İçinde bir poster de vardı. Dergiyi komşuma geri verirken; “Poster, benim olsun mu?” diye sordum.
Zeynep abla, posterin kimin fotoğrafının olduğunu görünce; “Yoksa âşık mısın?” diye yanıtlayarak posteri bana verdi. “Seviyorum” cevabımla birlikte aldığım posterle hemen eve gidip, yerlerdeki talaşları süpürerek basit bir çerçeve yaptırdım. Bende bıraktığı etkinin ana nedeni, ‘Göreceksin Kendini’ adlı şarkıya olan hayranlığımdı.
Çalıştığım eczanenin karşısındaki Sıdalı Pasajı’nın girişinde bulunan bir tuhafiyeci Rauf amca, gün boyu yüksek sesle Nilüfer’in şarkılarını çalardı. Aralarından en çok “Göreceksin Kendini” şarkısını severdim.
Karakteri, çalışkanlığı ve azmi ile hangi mesleği icra etseydi başarılı olabileceğini düşündüğüm Nilüfer’in şarkı söylemek için doğmuş birisi olduğuna inanıyorum. Ses güzelliği kariyerinin temel taşı iken, bir sanatçıda daha fazlası olmalıdır. Olması gerekenler, onu her dönemin yıldızı yaparak zamansız bir sanatçı olma kimliğini kazandırır. İşini sevmesi, mesleğine ve meslektaşlarına saygı duyması, şarkıyı paranın ötesinde, içten bir şekilde seslendirmesi bu özelliklerindendir.
Dinlerken zihnimde vahayı betimleyen Nilüfer, bu özellikleri ile sevilen, saygı duyulan ve zamansız bir sanatçı olmayı başardı. Her nesle hitap eden bir sanatçı olarak kendini yeni dönemlere taşımayı da başardı.
Nilüfer, bir yandan hayatının 70. yılını, diğer yandan kariyerinin 53. yılını kutluyor. 1 Ağustos’ta Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda vereceği konserinde hayranlarıyla buluşacak ve sürprizlerle dolu bir repertuvar sunacak.
Konser öncesinde Habertürk’e verdiği röportajda dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
1970 yılında ses yarışmasında birinci olduğumda henüz 15 yaşındaydım. 1972’den bu yana profesyonel müzik hayatım sürüyor. 17 yaşında bir genç kız için televizyona çıkmak, dergilerde yer almak ve sokağa çıktığımda tanınmak büyük bir deneyim oldu. Hızla popüler olmam da ince bir çizgiydi. Şöhreti taşımak zor olabilir; bu açıdan aileme çok şey borçluyum. Onların yetiştirmesi sayesinde olgunlukla karşıladım. Hiç şımarıklık yaptığımı hatırlamıyorum. Yanlışlarım olmuş olabilir ama bunları kendi otokontrolüme borçluyum. Genç yaşlardan beri böyle bir karaktere sahibim.
Bence her işte olduğu gibi müzikte de dürüst olmak çok önemlidir. Kendinize karşı dürüst olduğunuza emin olmalısınız. Çalışmak şart. Doğru yolda ilerleyebilmek için iyi hissetmek, iyi koku almak ve aklınızı kullanmak önemlidir. Şöhret büyük bir ayrıcalık, fakat geçici olabileceğini unutmamak gerekir. Kendimi her zaman buna hazır hissettim; şöhretimi kaybedebilirim veya müzik yapmaktan vazgeçebilirim. Böyle durumlarda sağlam durmak, olgunlukla karşılamak ve hayatın çeşitli yönlerinden keyif almak önemlidir.
Yapım itibarıyla her zaman net olmaya çalıştım. İnsanlarla olan ilişkilerimde dürüst ve üretken oldum ama kendi kurallarımdan ödün vermeden var olmaya çalıştım. 53 yıl içinde çok şey değişti ama ben kendi inandığım değerleri güncel olaylarla harmanlayarak ilerlemeye çalışıyorum. Genç kızım Ayşe Nazlı’nın bana çok şey kattığını söyleyebilirim. 25 yaşına geldi ve onu yetiştirirken, aramızdaki jenerasyon farkı olmasına rağmen ondan birçok şey öğreniyorum. Para kazanmayı hiçbir zaman birinci hedef yapmadım; inandıklarımdan vazgeçmek benim için doğru değildir. İyi bir şey yaptığın zaman para kazanmak zaten arkasından gelir. Zamanla diğer mesleklerde olduğu gibi müzik de daha para odaklı hale geldi. Gençlerimiz üretken olmanın ve iyi bir iş yapmanın yolunu aramalıdır. İlk plağım çıktığında para kazanmak bana öncelikli bir kaygı değildi; önemli olan sevdiğim bir şeyi, sevdiğim şekilde yapmaktı.
Bana göre hayatımın dönüm noktası, 1970 yılında katıldığım ses yarışmasıydı. Hafta Sonu Gazetesi’nin düzenlediği ‘Altın Ses Yarışması’nda birinci olmam hayatımı değiştiren bir an oldu.
Nilüfer, bu yarışmada sözlerini Fikret Şenes’in yazdığı, bestesini Eduardo Franco ile Cacho Valdez’in yaptığı ‘Sensiz Yıllarda’ şarkısını seslendirdi.
İyi bir şarkının kriterlerini belirlemek zor olabilir… Müzik çok geniş ve derin bir alan. Fakat etkili bir şarkıda dikkat edilmesi gereken bazı unsurlar var. Örneğin, mükemmel bir söz ve iyi olmayan bir beste ya da çok iyi bir beste ile uyumsuz bir söz, o şarkının başarısını olumsuz etkiler. Şarkı sözleri ile bestenin birbirini bütünlemesi çok önemlidir. Müzik, bir duyguyu anlatmalıdır. Doğru duyguyu yakalamak ve o yönde söz yazmak, müziği başarılı kılan unsurlardan biridir.
Yaptığım işin pek çok güzel yanı var ama zorlukları da yadsınamaz. Tanınmak ve şöhret sahibi olmak hayatın bazı yönlerinde kısıtlamalar getirebilir; bu da kararlarınızı etkileyebilir. Küçük bir hata veya yanlış anlama, sosyal medya çağında birçok olumsuz duruma yol açabilir. Ancak işin en tatmin edici yanları, güzel bir şarkı yapmanın ardından sanatçının sevilmesi ve takdir edilmesidir. Bunu hiçbir meslekle kıyaslayamam, çünkü bu duygular insanı ciddi şekilde mutlu ediyor.
Doğuştan biraz temkinli bir karaktere sahibim. Bununla birlikte, insan ilişkilerinde ve iş hayatında zaman zaman riskler almak gerekebilir. Aldığınız kararların sonuçları olabileceğini bilseniz de, bazen almanız gereken riskler vardır. İşte bu, bence çok doğru bir şey. İş hayatında risksiz durmak ve sağlamcı olmak, zaman zaman insanı kısıtlar. Bu yüzden risk almaktan kaçınmamak önemlidir.
Biraz farklı hissediyorum… Yaşımı gizlemek bana anlamlı gelmiyor. Yaşım ve yaşadıklarım konusunda gurur duyuyorum. Neden gizlenmeliyim ki? Tam 70 yaşındayım ve sağlıklı bir yaşam sürmek, en önemli şeydir. Bunun ötesinde bir şey yok. Sağlıklı yaşamak, dinç bir şekilde yaş almak ve müzik yapabilmek… Kendimi emekli olacak biri gibi görmüyorum ve böyle bir hayat biçimini hayal etmiyorum. Genelde huzurlu ve mutluyum, bunu söyleyebilirim.
Pişmanlık duyduğumu sanmıyorum. Eğrisiyle doğrusuyla güzel bir hayat yaşadığımı düşünüyorum.
Kariyerimin başlarında Musevi veya Ermeni olduğuma dair söylentiler çıkmıştı. Bunların aslı yoktu, artık unutuldu. Gerçek şu ki, Türk bir ailenin kızı olarak Cihangir’de doğdum.
♦ Nilüfer, Cihangir’de dünyaya geldi. Ailesi Şişli’ye taşındığında mahalle sakinleri çoğunlukla Musevi vatandaşlardı.
♦ Nilüfer’in ailesi, bir süre de Kınalıada’da Ermeni vatandaşlarının olduğu bir mahallede yaşadı.
Bu durumlar nedeniyle, bir dönem Musevi ya da Ermeni asıllı biri olarak anıldı.
Gerçek olmayan söylemler ve yargılamalar beni kızdırıyor. İlk başta daha fazla kızardım ama sosyal medya sayesinde bu duruma alıştık. Genellikle insanlar güzel yorumlar yazıyor ama nadiren olumsuz yorumlarla da karşılaşıyorum. Artık bunlardan fazla etkilenmiyorum. Kızsam bile bu durum kısa sürüyor. Zamanımı buna harcamayı tercih etmiyorum. Hayattaki her dakikamız çok değerli.
Umut benim için her şeydir. Umudumu kaybetmeden yaşamaya çabaladım. Her zaman bir umudum vardır; her konuda… Çözümü olmayan tek şey ölüm. Diğer her şeyin bir çaresi bulunmaktadır.
Evet, bu konuda iddialar duydum. Müzik sektöründe manipülasyona açık bir durum olduğunu gözlemliyorum. Ancak net bilgi olmadan kesin bir şey söylemek zor. Eğer bilimsel bir araştırma ile bu sorun ortaya çıkarsa ben de merakla takip etmem mümkün olur.
Hadise, beğendiğim bir sanatçı; çok çalışkan ve işini ciddiyetle yapan biri. Yorum yapmak istemiyorum, insanlar sahnede ne kadar dekolte kullanacaklarıyla kendileri için bir sınır koymalılar. Bu konuda daha fazla bir şey söylemek istemiyorum.
Nilüfer’i; önce Musevi, sonra da Ermeni sandılar