Antalya’da Bakırcılık Geleneğini Yaşatan Usta: Mesleğin Geleceği İçin Uyarılar
Yıllardır bakırcılık yapan bir usta, Kahramanmaraş’ta küçük yaşta başladığı çıraklık döneminden bu yana edindiği tecrübeyi Antalya’da sürdürüyor. Aileden gelen zanaatı çocuklarına da öğreten usta, günümüzde zanaata ilginin azaldığını ve mesleğin desteklenmesi gerektiğini vurguluyor.
Mesleğe Başlangıç ve Antalya’ya Yerleşme
7 yaşında babasının yanında çalışmaya başlayan usta, 1994 yılında Antalya’ya yerleştiğini ve kentin el sanatları açısından tarihsel bir öneme sahip olduğunu söylüyor. Eskiden çarşıların ve zanaat ortamlarının daha canlı olduğunu, zamanla bu canlılığın azaldığını ve turizme yönelik el sanatlarına daha fazla değer verilseydi sektörün daha güçlü olacağını belirtiyor.

Çırak Sıkıntısı ve Eğitim İhtiyacı
Yeni nesillerin zanaata yeterince ilgi göstermediğini aktaran usta, çırak bulmanın güçleştiğini ifade ediyor. Gençlerin emeksiz kazanç arayışının mesleğin devamını tehlikeye attığını söyleyen usta, emekli olsa bile işi severek sürdürdüğünü ve usta eğitici belgesine sahip olduğunu belirtiyor. Fırsat verilirse bu bilgiyi yeni ustalara aktarmaya hazır olduğunu ekliyor.

Bakırın Sağlığa Etkileri ve Kullanım Önerileri
Usta, bakırın doğal ve katkısız bir madde olduğunu, bakırdan yapılan sahan, cezve, bardak ve kaselerin sağlıklı kullanım sunduğunu belirtiyor. Çelik, alüminyum veya teflon gibi malzemelere kıyasla bakırın daha sağlıklı olduğunu, bakır kaplarda saklanan veya pişirilen yiyeceklerin tadının ve bazı durumlarda faydasının arttığını söylüyor.
Doğru Kullanım Önemli
Bakır ürünlerin ömrünü uzatmak için bazı kurallar gerektiğini vurgulayan usta, şu tavsiyelerde bulunuyor: bakır mutfak gereçleri bulaşık makinesine konulmamalı, sert aşındırıcılarla temizlenmemeli, pişirmede ahşap gereçler tercih edilmeli ve yemekler kısık ateşte pişirilmeli. Bu şekilde yapılan kalayın 8 ay ile 1 yıl arası dayanabildiğini, yanlış kullanıldığı takdirde kalayın çok daha kısa sürede bozulacağını ifade ediyor.

Ürünler, Talep ve Fiyatlandırma
Atölyeye gelen çoğu müşterinin eski bakır eşyalarını onartmak için başvurduğunu anlatan usta, aile yadigârı gereçlerin yeniden mutfakta kullanılmasını sağladıklarını söylüyor. Kına tepsisi, kahve cezvesi ve küçük kaseler gibi geleneksel ürünlere talep bulunduğuna dikkat çekiyor. Ürün fiyatlarının işçilik ve işlem yoğunluğuna göre değiştiğini, örneğin bir cezvenin 150-200 lira arasında, bazı sahanların ise 250-300 lira civarında satıldığını belirtiyor.
Kültürel Değer ve Sürdürülebilirlik
Bakırcılığın bir kültürel miras olduğunu ve yaşatılması gerektiğini söyleyen usta, sanatın gelecek kuşaklara aktarılması için devlet desteklerinin önemine işaret ediyor. Mesleği oğullarına devretmiş olsa da bu geleneğin torunlara kadar devam edip etmeyeceğini bilemediğini aktarıyor; ancak doğru destek ve eğitimle zanaatın sürdürülmesinin mümkün olduğunu vurguluyor.