Balıkesir ve Kütahya’da Meydana Gelen Depremler Yerinde İncelendi: Bölgedeki Risk Değerlendirmesi
Balıkesir Sındırgı (6.1) ve Kütahya Simav (5.4) merkezli son depremler, yerinde incelemelerle değerlendirildi. İncelemelerde, bölgedeki fay sistemlerinin durumu, artçı sarsıntıların yoğunluğu ve olası riskler ele alındı.
“Fay zonunda büyük deprem potansiyeli”
Uzman değerlendirmelerine göre Simav hattı uzun ve aktif bir fay zonu. Yaklaşık 200 kilometreyi bulan bu sistem geçmişte büyük sarsıntılar üretmiş; bunun ışığında aynı hatta 7 büyüklüğüne yakın depremler oluşma olasılığı tamamen göz ardı edilemiyor. Tarihsel deprem verileri, fay zonlarının enerji biriktirip belirli aralıklarla büyük sarsıntılar verebildiğini gösteriyor.
Üç ayrı merkezde ardışık sarsıntılar
Son dönemde bölgede üç ayrı merkezde önemli büyüklükte depremler kaydedildi: Ağustos başında Balıkesir Sındırgı’da 6.1’lik ana şok ve Eylül sonlarında Simav’da 5.4 büyüklüğünde bir sarsıntı. Bu olayların ardından yoğun bir artçı aktivite gözlemleniyor; Sındırgı bölgesinde artçıların sayısı on binleri bulurken, Simav çevresinde de yüzlerce artçı kaydedildi. Birbirine yakın mesafede gerçekleşen bu sarsıntılar, fay zonunda farklı segmentlerin eş zamanlı olarak hareket ettiğine işaret ediyor.
Eskimiş (’ölü’) fayların yeniden etkinleşmesi
Jeoloji incelemeleri, daha önce jeolojik anlamda pasif kabul edilen bazı fayların, son depremlerle birlikte yeniden aktifleştiğini gösteriyor. Bu tür fayların tetiklenmesi, bölgedeki genel sismik üretkenliği artırabiliyor ve geçmişte sessiz kalan hatların da deprem üretmesine yol açabiliyor.
Deprem fırtınası birkaç ay sürebilir
Stres aktarım mekanizmaları göz önünde bulundurulduğunda, ana şokların ardından birkaç ay boyunca 4.0–4.5 büyüklüğünde devam eden bir deprem serisinin (deprem fırtınası) sürmesi beklenebilir. Bölgedeki stresin farklı yönlere aktarılmasının, zaman içinde yeni odakların devreye girmesine neden olabileceği belirtiliyor.
Yer bilimleri altyapısının güçlendirilmesi çağrısı
Uzmanlar, saha çalışmaları ve risk analizlerinin yüksek düzey bilimsel yetkinlik gerektirdiğini vurguluyor. Bölgesel değerlendirmelerin hızla ve doğru biçimde yapılabilmesi için daha fazla yerbilimleri uzmanına ihtiyaç olduğu; bölge bazlı araştırma enstitülerinin yaygınlaştırılmasının önem taşıdığı ifade ediliyor. Bu tür kurumsal yapılanmalar, afet öncesi hazırlık, erken uyarı ve risk azaltma çalışmalarını güçlendirecektir.
Sonuç: Balıkesir ve Kütahya’da yaşanan sarsıntılar, bölgedeki fay sistemlerinin karmaşık ve dinamik yapısını ortaya koyuyor. Kısa ve orta vadede artçıların devam etmesi muhtemel; bu yüzden yerel yetkililerin ve halkın hazırlıklı olması, yapı güvenliğinin gözden geçirilmesi ve jeolojik çalışmaların hızlandırılması öncelikli adımlar olmalıdır.