Anayasa Mahkemesi: Alacakların Enflasyona Karşı Korumaması Nedeniyle Etkili Başvuru Eksikliği
Olayın özeti
Başvurucu, bir konutu satın almak için özel bir bankadan konut finansman kredisi kullandı. Şirkete 20.000 TL, bankaya ise 28.854 TL ödemeler yaptı. Konutun teslim edilmeyeceğinin anlaşılması üzerine başvurucu, ödemelerin tamamından bankanın müştereken sorumlu olduğunu ileri sürerek 2010 yılında icra takibi başlattı.
Yargılama süreci
İcra takibine yapılan itiraz nedeniyle takip durdu. Başvurucu daha sonra bankanın itirazının iptali ve asıl alacağa ticari faiz işletilmesi talebiyle dava açtı. Tüketici mahkemesi kararıyla 2020 yılında yıllık yüzde 9 faiz uygulanarak başvurucuya 119.114 TL ödendi.
Başvurucu, ödenen tutarın on yıl içindeki enflasyon kaynaklı değer kaybını karşılamadığını ileri sürerek 100.000 TL’nin 2020 tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte ödenmesini talep etti. Tüketici mahkemesi bu davayı reddetti ve karar kesinleşti.
Anayasa Mahkemesi başvurusu ve hüküm
Tüketici mahkemesinin reddi üzerine yapılan bireysel başvuruda Anayasa Mahkemesi, başvurucunun mülkiyet hakkı (Anayasa m.35) ile etkili başvuru hakkının (Anayasa m.40) ihlal edildiğine karar verdi.
Mahkeme, ihlinin yapısal sebeplerden kaynaklandığını belirleyerek pilot karar usulünün uygulanmasına hükmetti ve çözümün Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bildirilmesine karar verdi.
Pilot kararın sonuçları
AYM, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından itibaren aynı konuda yapılacak başvuruların ve geçmişte mülkiyet hakkı iddiasıyla yapılan başvuruların 6 ay süreyle ertelenmesine karar verdi. Bu erteleme, yapılacak düzenlemelerin hayata geçirilmesi için zaman tanınması amaçlıdır.
Gerekçe: Enflasyonun etkisi ve hukuki boşluk
Mahkemenin gerekçesinde, yıllık faiz oranları ile enflasyon verilerinin karşılaştırılması sonucu 3095 sayılı Kanun’da öngörülen faiz oranlarının enflasyonun altında kaldığı tespit edildi. Bu durumun, alacağın zaman içinde enflasyona karşı değer kaybetmesine yol açtığı vurgulandı.
Mevcut hukuki düzenlemelerin (818 sayılı mülga Kanun’un 105. maddesi ve 6098 sayılı Kanun’un 122. maddesi kapsamında açılan munzam zarar davaları dahil) alacakların enflasyon karşısındaki değer kaybını gidermekte yetersiz kaldığı, içtihatın bu konuda etkili bir yol sunmadığı belirtildi.
Başvuruların artışı ve TBMM’ye yapılacak bildirim
Mahkeme, özel hukuk kişileri arasındaki alacakların enflasyon nedeniyle değer kaybetmesi nedeniyle yapılan bireysel başvuruların sayısının arttığını ve bunun yapısal bir sorun teşkil ettiğini kaydetti. Bu nedenle açık ve etkili bir kanuni düzenleme gerektiğine işaret ederek, sorunun TBMM’ye bildirilmesine karar verdi.
Mahkemenin inceleme yönü
AYM, her somut başvuru için yıllık faiz oranları ve tüketici fiyat endeksi (TÜFE) verileri doğrultusunda enflasyonun başvurucu üzerinde olumsuz etkisi olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini belirtti. Bu tespitler, benzer uyuşmazlıklarda uygulanacak çözümün kapsamını ve ihtiyaç duyulan yasal düzenlemeyi belirleyecek.
Sonuç
Anayasa Mahkemesi kararı, alacakların enflasyon karşısında uğradığı değer kaybını gidermeye yönelik etkili bir hukuki yol bulunmadığını ortaya koydu. Mahkeme, bu yapısal eksikliğin giderilmesi amacıyla pilot karar uygulamasıyla TBMM’ye düzenleme önerisinde bulunulmasını kararlaştırdı ve benzer başvuruların belli bir süre ertelenmesine hükmetti.