41,4982$% 0,23
48,4907€% 0,43
55,5495£% 0,23
5.164,58%0,74
3.761,21%0,33
11.169,17%-1,83
ABD’nin Ankara Büyükelçisi yaptığı açıklamada, Orta Doğu’nun standart ulus-devlet şablonuna uymadığını savundu. Bölgedeki sosyal ilişkilerin bireyden başlayarak aile, köy ve aşiret gibi yerel yapılara dayandığını belirterek, mevcut diplomasi anlayışının bu gerçekliği yeterince dikkate almadığını ifade etti.
Açıklamada, 20. yüzyılın başında çizilen sınırların bölgeyi ulus-devlet biçiminde düzenlemeye çalıştığı, ancak yerel dinamiklerin bu kurguya uymadığı görüşü öne çıktı. Buna göre, dışardan dayatılan sınır ve yönetim modelleri, toplumun doğal örgütlenme biçimleriyle çelişebiliyor.
Bölgedeki sosyal yapıyı hiyerarşik olarak tanımlayan Büyükelçi, sürecin bireyle başlayıp aileye, köye, aşirete ve topluluklara, ardından dine ve en sonunda ulusa çıktığını belirtti. Bu bakış açısı, yerel bağların ulusal kimlikten önce geldiğini vurguluyor.
“Bireyden başlayan yakın ilişkiler ağı, birçok yerde ulusal kimliğin önünde yer alıyor.”
Bu yaklaşım, dış politika ve barış inşası projelerinin hedeflerini yeniden değerlendirmeye çağırıyor. Ulus-devlet merkezli stratejiler yerine, yerel aktörlerin güç dengeleri, kabile ve topluluk bağları ile dini yapılanmaların rolü dikkate alınarak daha ince ayarlı politikalar geliştirilmesi gerektiği söylenebilir.
Söylenenler, Orta Doğu’da sürdürülebilir çözümler üretmek isteyen politika yapıcılar için önemli bir hatırlatma niteliğinde: bölgenin karmaşık toplumsal dokusunu anlamadan yalnızca sınırlar ve resmî kurumlar üzerinden planlar uygulamak başarılı olmayabilir. Bu perspektif, hem bölgesel aktörlerle ilişkilerde hem de uzun vadeli istikrar arayışlarında farklı yaklaşımları gündeme getiriyor.
Son dakika… CHP İstanbul’da ‘kayyum’ itirazına ret: Gürsel Tekin’in ‘kayyumluğu’ sürecek