40,4343$% 0.24
47,1614€% 0.49
54,2613£% 0.02
4.344,14%0,72
3.349,56%0,33
10.366,16%-0,04
İstanbul’da bugün önemli bir fuar gerçekleşiyor. Milli Savunma Bakanlığı’nın ev sahipliğinde, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı’nın destekleriyle, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’nın yönetim ve sorumluluğunda, KFA Fuarcılık A.Ş. organizatörlüğünde düzenlenen 17. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF 2025) İstanbul Fuar Merkezi’nde (İFM) yapılıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin askeri gücünü sergileyen bu fuarda yer aldı. Erdoğan’ın konuşmasından önce Türk savunma sanayiine ait çeşitli askeri araçlar sergilendi.
Etkinlikte bir konuşma gerçekleştiren Erdoğan, savunma sanayindeki yerli üretimin önemini vurgulayarak, “Savunma sanayimizin yerlilik oranı yüzde 80’lerin üzerine çıktı. 20 milyar doları aşan ciro ile savunma sanayimiz adeta destan yazıyor. Tüm ihtiyaçlarımızı kendi kaynaklarımızla karşılıyoruz” dedi.
“Değerli misafirler, sizleri en içten selamlarımla karşılıyorum. IDEF 2025 açılışında sizinle olmak benim için büyük bir mutluluk. Dünyanın dört bir yanından gelen misafirlerimize İstanbul’umuza hoş geldiniz diyorum. Bu yıl etkinliğe 33 ülkeden bakan ve 120’den fazla bakan yardımcısı, genelkurmay başkanları ve kuvvet komutanları katılacak. 44 ülkeden katılımcılar stant açıyor ve IDEF 2025’te 400’ün üzerinde uluslararası firma ürünlerini sergiliyor. Fuar alanında kara araçları, ana muharebe tankları, zırhlı muharebe araçları, elektronik harp sistemleri, roket ve güdümlü füzeler, taktik balistik füzeler, hava savunma füzeleri ve insansız kara araçları (İKA) yer alacak.”
Özellikle Milli Savunma Bakanlığımızı ve burada yer alan firma ve kurumları tebrik ediyorum. İleri teknolojiye sahip savunma ürünleri sergileyen firmalarımıza da teşekkür ederim. Burada bir milletin bağımsızlık mücadelesine tanıklık ediyoruz. Fuarımıza olan ilginin her geçen yıl artmasından kıvanç ve onur duyuyoruz. 99 ülke ve 219 heyeti temsilen 937 heyet üyesini burada ağırlıyoruz. 1000’e yakın yerli ve 400’ün üzerinde yabancı firma, güvenlik alanlarında geliştirdikleri ürünleri 6 gün boyunca sergileyecekler. Burada tanıtım ve satış yapılan pazar olarak görmüyoruz; asıl mesele uzun vadeli ortaklıklar kurmaktır. Türkiye bu noktada hazır ve çok yönlü işbirliklerine açıktır. IDEF’le ilgili firmalarımıza başarılar diliyorum. IDEF 2025’in sektör ve firmalar arasındaki ilişkilere katkı sağlamasını, dostluk ve kardeşliğimizi pekiştirmesini umuyorum.”
Güç dengelerinin yeniden belirlendiği ve küresel ağırlık merkezlerinin yer değiştirdiği bir süreçten geçiyoruz. Her geçen gün yeni bir krize tanıklık ediyoruz. Kimse yarının ne getireceğini tahmin edemiyor. Uluslararası sistemin işleyişi tam anlamıyla işlerlik kazanmıyor. Türkiye, tarihi konumu itibarıyla bu yeni dengelerin etkilerini en çok hisseden ülkelerden biri. Gazze’deki olaylar, İsrail’in bölgeyi istikrarsızlaştırma çabaları ve genel olarak yaşanan gerilimler bizi yakından ilgilendiriyor ve tedbir almamız gerektiğini gösteriyor. Etrafımızın ateş çemberi ile kuşatıldığını ifade ederken gerçeği dile getiriyoruz.”
Suriye’deki insani durum bizim derdimizdir. 8 Aralık devrimi ile yeniden umutların filizlendiği bu bölgede saldırılar, bizi de etkiliyor. Karadeniz’deki çatışmalar endişe kaynağımız. Nerede bir sorun ya da istikrarsızlık varsa, bu konuları dikkatle takip etmemiz gerekiyor. Amacımız hiçbir şekilde nüfus ya da tahakküm derdi değil; bölgemizde barış ve dayanışmayı sağlamak. Bunu sağlarken gereken adımları atmaktan çekinmiyoruz. Nerede bir zulüm yaşanıyorsa doğru üslupla sesimizi çıkarıyoruz. Gazze’deki insanlık dramına dikkat çekmeye devam ediyoruz ve ateşkesin sağlanması için diplomatik çalışmalarımızı artırıyoruz.
Gazze’deki kitlesel ölümlerle karşılaşan bu karanlık günlerde tüm uluslararası toplumu insanlık adına birlik olmaya davet ediyorum. Bu caniliğe karşı tepki vererek birleşelim. Gelin, bu zulme ve vahşete ‘artık yeter’ diyelim. Aksi halde bu kan lekesi sadece Netanyahu’nun eline değil, Gazze’ye sessiz kalan herkesin vicdanına bulaşacaktır. Türkiye olarak ilk günden beri adil ve sürdürülebilir bir dünya düzeni oluşturmak adına çalışmalar yürütüyoruz; daha fazla trajedinin önlenmesi için her türlü adımı atıyoruz.
Bir diğer prensibimiz ise şudur: ‘Hazır ol cenge eğer istersen sulhu salah.’ Onurunuzla yaşayabilmek için savunma sanayini güçlendirmek zorundasınız. Bunun yolu da yerli ve milli savunma sanayinden geçiyor. Dışa bağımlılığın sonuçlarını daha önce tecrübe ettik; Kıbrıs krizinde ve 90’lı yıllardaki terörle mücadelede dost ve müttefiklerden yeterince destek alamadık. En temel iletişim araçları dahi bir süre ülkemize verilmedi. Bu nedenle, kötü komşunun insanı mal sahibi yaptığı bir gerçeği öğrenmiş olduk. Her ambargo yeni fırsatlar yaratmıştır ve biz de bu fırsatları değerlendirmeyi başardık.
Öz kaynaklarımızla bu alanda önemli bir mesafe kat ettik. Bir yandan insani ve proaktif bir siyaset izlerken, diğer yandan savunma güvenlik yatırımlarımıza hız verdik. Dışa bağımlılığımızı ciddi oranda azalttık. Savunma sanayimizin yerlilik oranı yüzde 80’in üzerine çıktı. 20 milyar doları aşan ciro ile savunma sanayimiz büyük bir başarı gösteriyor. Tüm ihtiyaçlarımızı kendi kaynaklarımızla karşılama noktasına geldik. SİHA’larımız dünyada yankı uyandırırken, Türkiye aynı zamanda kendi savaş gemisini tasarlayan 10 ülkeden birisi olma özelliğine sahiptir.
Türkiye, bugün en büyük 11. savunma ihracatçısı haline gelmiştir. Araçlarımız dünya genelinde rağbet görmekte. 2024 yılında savunma ve havacılık ihracatımız % 29’luk bir artışla 7 milyar 154 milyon dolara ulaşmıştır. 2025 Haziran ayı ihracatımız bir önceki yıla oranla % 10,4 artarak 623 milyon dolara ulaşmıştır. Yakın gelecekte rekabet gücümüzü daha da artırarak sürdüreceğiz. Ülke olarak en büyük avantajlarımızdan biri nitelikli ve dinamik insan gücümüzdür; bu insan gücü teknoloji atılımımızı ileri taşıyacak kapasitedir. Bütün bu başarıların arkasında yatan kurumlarımızı, firmalarımızı ve tüm çalışanlarımızı tebrik ediyorum. Türk savunma sektörü ile gurur duyuyoruz ve gelecekte daha iyi seviyelere ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz. Tam bağımsız Türkiye hedefine kararlı adımlarla ilerleyeceğiz. Savunma ve güvenlik yatırımlarımızla dostlarımıza güven, düşmanlarımıza korku salan bir Türkiye inşa etmek için mücadele vereceğiz.
Bakan Fidan, İsrail’in gerçek niyetini açıkça anlattı: Biz buna izin vermeyeceğiz