40,4343$% 0.24
47,1614€% 0.49
54,2613£% 0.02
4.344,14%0,72
3.349,56%0,33
10.366,16%-0,04
Türkiye, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen bir dünya mirasının kabulünün 40. yıl dönümünü kutluyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın belirttiği ‘Türkiye Yüzyılı’nın temel noktalarından biri olan ‘Değerlerin Yüzyılı – Kadim Hazinemiz’ içerisinde Türkiye’nin hedefleri arasında UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde ilk 10’a ulaşmak da yer alıyor.
Geçtiğimiz hafta, Sardes Antik Kenti ve Bin Tepeler Lidya Tümülüsleri’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenmesi, bu hedefe ulaşma konusunda büyük bir motivasyon sağladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, ‘Kültürel’, ‘Doğal’ ve ‘Kültürel – Doğal’ kategorilerde birçok değerimizi listeye alabilmek için titiz bir çalışma yürütüyor.
Listedeki yeni değerler, Türkiye’nin 22. gururu olarak kaydedildi.
Tüm insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerleri barındıran kültürel ve doğal varlıkların tanıtılması, toplumda bu değerlere sahip çıkma bilincinin oluşturulması ve çeşitli sebeplerle yok olan kültürel mirasların yaşatılması amaçlanıyor. Bu işbirliğini sağlamak için UNESCO, 17 Ekim – 21 Kasım 1972 tarihleri arasında Paris’te gerçekleştirilen 17. Genel Konferansında, 16 Kasım 1972’de Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması için bir sözleşme kabul etti. O tarihten bu yana özel öneme sahip yerler UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmaktadır.
Söz konusu sözleşmeyi kabul eden üye devletlerin UNESCO’ya yaptıkları başvurularla başlayan süreç, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) ile Uluslararası Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) uzmanlarının değerlendirmeleri sonucunda devam etmektedir. Aday varlıklar, Dünya Miras Komitesinin onayıyla bu statüsü kazanmaktadır.
Bir alanın Dünya Mirası Listesi’ne alınması, toplum ve hükümetler nezdinde önemli bir farkındalık yaratma işlevi görmektedir.
Listeye dahil olmuş kültürel varlıkların tanınırlığı artmakta, bu alanları ziyaret eden yerli ve yabancı turist sayısında artış gözlemlenmektedir.
UNESCO listesine giren kültürel varlıklar, yerel halk tarafından sahiplenilmekte ve bu durumun kente önemli ekonomik katkılar sağladığı anlaşılmaktadır.
UNESCO tarafından oluşturulan fonlar aracılığıyla bu varlıkların korunması için finansal destek sağlanabilir. Ayrıca, ‘Tehlikedeki dünya mirası’ listesinde yer alan alanlarda meydana gelen hasarların giderilmesi için de kullanılmaktadır.
Dünya Mirası Listesi’nde yer alan varlıkların korunmaması durumunda, komite bu alanların listeden çıkarılma kararını alabilmektedir. Bu durum, korunmalarını teşvik etmektedir.
Türkiye’de UNESCO Dünya Mirası statüsüne sahip şehirler arasında önemli yerler bulunmaktadır.
Günümüzde toplam 1248 ayrı dünya mirası bulunmaktadır. Bunların 972’si ‘Kültürel’, 235’i ‘Doğal’ ve 41’i ‘Kültürel-Doğal’ kategorilerinde yer almaktadır.
♦ İtalya… 61
♦ Çin… 60
♦ Almanya… 56
♦ Fransa… 54
♦ İspanya… 50
♦ Hindistan… 55
♦ Meksika… 36
♦ Birleşik Krallık… 36
♦ Rusya… 33
♦ İran… 30
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan 22 değerimiz şunlardır:
7. yüzyılda kurulan İstanbul, coğrafik olarak önemli bir konumda yer almaktadır. Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan tarihi boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. İstanbul, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının başkenti olma özelliğini taşımaktadır.
Farklı din ve kültürlerin bir araya geldiği İstanbul, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde dört bölge ile yer alır.
♦ Sultanahmet Kentsel Arkeolojik Sit Alanı (Hipodrom, Ayasofya, Topkapı Sarayı, Aya İrini, Küçük Ayasofya Camii)
♦ Süleymaniye Koruma Alanı
♦ Zeyrek Koruma Alanı
♦ İstanbul Kara Surları Koruma Alanı
Hititler dönemine kadar uzanan Divriği’nin Ulu Camii, estetik mimarisi ve Anadolu taş işçiliği örnekleri ile dikkat çekmektedir.
Kapadokya, olağanüstü kaya oluşumları ve tarihi yerleri ile tanınmaktadır. Bölgede, Hristiyan topluluklar için önemli bir yerleşim alanı olarak bilinir.
Hitit İmparatorluğu’nun başkenti olan Hattuşa, tarihi kalıntıları ile oldukça önemlidir.
Nemrut Dağı, tarihi heykelleri ve mezar yapıları ile dikkat çekmektedir.
Beyaz travertenleriyle meşhur olan Pamukkale, antik kalıntılar ile buluşan doğal bir güzelliktir.
Likya’nın yönetim merkezi olan Xanthos, antik dönemin izlerini taşımaktadır.
Safranbolu, Osmanlı dönemine ait geleneksel şehir dokusu ile önemli bir yerleşim alanıdır.
Troya, antik kent kalıntıları ve tarihi derinliği ile dikkat çekmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun mimari şaheserlerinden biri olan Selimiye Camii, eşsiz detayları ile dikkat çekmektedir.
Yerleşik hayatın ilk örneklerini barındıran Çatalhöyük, kültürel önemi ile öne çıkmaktadır.
Bursa, özgün kentsel yapısıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti olarak tarihi bir öneme sahiptir.
Bergama, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış önemli bir kültürel alan olarak bilinmektedir.
Diyarbakır Kalesi, zengin bir kültürel geçmişi simgelemektedir.
Efes, antik dönemin en önemli yerleşim alanlarından biridir ve kültürel ağırlığıyla dikkat çekmektedir.
Ani, çok kültürlü tarihi ve mimari özellikleri ile dikkat çekmektedir.
Aphrodisias, mermer işçiliği ile özellikle dikkat çekmiş bir antik kenttir.
Göbeklitepe, tarihin en eski tapınak merkezi olarak büyük bir öneme sahiptir.
Arslantepe, erken devlet yapılarının izlerini taşıyan tarihi bir bölgedir.
Gordion, antik tarihin önemli medeniyetlerinin buluşma noktasıdır.
Bu camiler, Orta Çağ dönemi mimarisinin önemli örneklerini sunmaktadır.
Sardes Antik Kenti, Lidya Krallığı’nın başkenti olarak bilinir ve zengin tarihi ile dikkat çeker.
Hedef ilk 10’a girmek