İnşaat Malzemesi Sanayi Bileşik Endeksi temmuzda 81 puan oldu

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

İnşaat Malzemesi Sanayi Bileşik Endeksi’nin temmuz ayı sonuçları açıklandı. Haziran ayında kaydedilen düşüşün ardından, temmuzda endeks tekrar yükseliş gösterdi.

Çalışma gün sayısındaki normalleşme faaliyetleri desteklerken, temmuzda siyasi ve jeopolitik risklerin azalmasının etkisiyle endeks olumlu yönde etkilendi. Ancak ihracat pazarlarında yaşanan tarife belirsizlikleri olumsuz bir etki yarattı. Temmuz ayında Faaliyet Endeksi artış kaydederken, Güven ve Beklenti Alt Endeksleri hafif geriledi.

Sonuçlar ışığında, İnşaat Malzemesi Sanayi Bileşik Endeksi, temmuzda bir önceki aya göre 0,3 puan artarak 81 puana yükseldi. Geçen yılın aynı ayında ise endeks 91,1 puan olarak kaydedilmişti.

Üçüncü çeyrekte faiz indirimleri ve enflasyondaki düşüşle Bileşik Endeks’in olumlu etkileneceği, ayrıca ihracat pazarlarındaki belirsizliğin azalması ve siyasi risklerin gerilemesiyle endeksin desteklenmesi bekleniyor.

FİYAT ENDEKSİ 1,9 PUAN ARTTI

Faaliyet Endeksi, temmuz ayında yükseliş gösterdi. Çalışma gün sayısının normalleşmesi, siyasi risklerin azalması ve belirsizliklerin etkisi, temmuzda Faaliyet Endeksi’nin 1,9 puan artarak 126 puana çıkmasına katkı sağladı. Ancak bu seviye, 2024 yılı temmuz seviyesinin altında kaldı.

Yurt içi satışlar, temmuz ayında belirgin bir artış gösterdi. Bu artışta, çalışma gün sayısının normalleşmesi, siyasi risklerin azalması ve faiz indiriminin etkisi önemli rol oynadı. Küresel ticaretteki tarife belirsizliğinin devam etmesi, pazarların durağan kalması ve jeopolitik gerginliklerin azalması ile birlikte, üretim ve cirolarda önemli yükselişler gözlemlendi.

İnşaat malzemesi sanayisinde, dezenflasyon politikaları ve ihracat pazarlarındaki gelişmeler, faaliyetlerin yönünü belirlemeye devam etti. Yurt içi talebin artması, mevsimsel etkilerin de olumlu katkısı ile gerçekleşti. İhracat pazarlarındaki belirsizliklerin azalması ve TL’nin değer kaybının da ihracatı desteklemesi bekleniyor.

GÜVEN ENDEKSİ 54,5 OLDU

Temmuz ayında Güven Endeksi’nde hafif bir gerileme yaşandı. Jeopolitik risklerin azalması ve Merkez Bankası’nın faiz indirimleri, ekonomik istikrarı korudu.

Yurt içi faaliyetlerdeki artış, güveni olumlu yönde etkilerken, uzun bir aradan sonra iç pazarın güven seviyesi de yükseldi. Ancak ihracat pazarlarındaki tarifelerin yarattığı belirsizlikler, güven endeksini olumsuz etkiledi. Temmuzda güven seviyesi, bir önceki aya göre 0,1 puan düşerek 54,5 puana geriledi. Güven Endeksi 2024 temmuzunu ise 66,8 puanla tamamlamıştı.

Yerli ekonomideki güvenin temmuzda durağanlaşması bekleniyor, inşaat sektörü ve malzeme sanayiinde güven ise çok sınırlı bir düşüş göstermiştir. Ancak ihracat pazarlarına olan güven, sınırlı bir azalma yaşadı.

BEKLENTİ ENDEKSİ 66 PUANA İNDİ

Temmuz ayında Beklenti Endeksi de sınırlı bir azalma gösterdi. Bu durum, yılın ikinci yarısına olumsuz bir başlangıç yaptı; ancak gerileme hızı azaldı.

Merkez Bankası’nın faiz indirimleri ve enflasyondaki düşüş, beklentileri olumlu yönde etkiledi. Siyasi ve jeopolitik risklerdeki azalma, temmuzda beklentilere destek sağladı. Aynı zamanda iç pazardaki hareketlenme de olumlu katkılar sundu.

Beklenti Endeksi, 2025 temmuz ayında bir önceki aya göre 0,1 puan azalarak 66 puana düştü. 2024 temmuzunda ise endeks 76,6 puan seviyesindeydi.

Türkiye ekonomisindeki beklentilerin temmuzda durağanlaşması bekleniyor. Gelecek üç ay için sipariş ve beklentiler değerlendirildiğinde, yurt içi siparişlerin temmuzda sınırlı bir düşüş gösterdiği, ancak ihracat siparişlerinin artış kaydettiği görülmektedir.

Üretim beklentileri artarken, yatırım ve istihdam beklentilerinde ise sınırlı bir azalma söz konusu oldu. Üretim beklentilerinin artış göstermesi, sektör için olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi.

Rapor, 2025’in ikinci yarısında ekonomik, siyasi ve jeopolitik gelişmelerin beklentiler üzerinde etkili olacağı öngörüsünü taşımaktadır. Faiz indirimlerinin reel sektörü rahatlatması beklenirken, ihracat pazarlarındaki nihai tarifelerin açıklanması ile belirsizliklerin azalması umulmaktadır. Fakat, siyasi ve jeopolitik risklerin beklentiler üzerinde belirleyici olmaya devam edeceği düşünülmektedir.